25. Bölüm "İnsanlar Matematiğe Benzer."

2.3K 115 15
                                    

Onu kendimden çekip, yüzüne bakmaya çalıştım. Başını eğdi. Yanaklarından süzülen gözyaşlarını nazikçe sildim. Tek elimle çenesini kavradım ve yüzünü yukarı kaldırdım. Islanmış gözlerinin beni etkisi altına almasıyla, kalbimin huzursuzluğunu hissettim. Yüzünü okşuyordum. "Neden ağlıyorsun?"

Sanki yüzünü çekmek istiyor da gözleri izin vermiyormuş gibi bir tereddüt içindeydi. "Benim yüzümden..." Gözlerini kapatmasıyla gözyaşları, yüzünde olan ellerimi ıslattı.  "Saçlarını kestin..." Hafif çatılmış olan kaşlarım masum bir hal aldı. Tekrar gözyaşlarını sildim ve saçlarını geriye attım. "Senin yanında saçlarım bir hiç, Derin. Senin için, senin mutlu olman için herşeyi yapabilirim."

Dudaklarımı yavaşça alnına bastırdım. Nazikçe öptüm ve arkama dönerek, aynaya baktım. Ellerimi saçlarıma geçirip, biraz oynadım.

"Biliyor musun, çok hoşuma gitti."

Tekrar eğdiği yüzünü mutlulukla kaldırdı. "Gerçekten mi?" Kafamı 'evet' anlamında sırıtarak salladım. Ona döndüm. Utanarak tek elimi tuttu. "Benim mutlu olmam için herşeyi yaparsın... öyle mi?" Elimi tutan elini kavradım. "Yaparım." Yaklaşıp, dudaklarımı masumca öptü. Aynı yakınlıkta, dudakları dudaklarımı okşarken, titreyen sesiyle fısıldadı. "Herşeyi yapmana gerek yok..." Dudaklarımı tekrar öptü.

"Tek birşey... benden ne olursa olsun vazgeçme, beni bırakma, Rüya."

Bir süre öylece durduk. Kahretsin, ben ona deli gibi aşık olmuştum. Deli gibi... Aniden kollarımı beline sardım ve onu kendime bastırdım.

"Delirdin mi sen? Seni asla bırakmam, Derin. Asla!"

Kollarını boynuma sardı ve tutamadığı gözyaşlarıyla birlikte yüzümün her yerini öptü. Gözlerim dolmuştu. Onu ağlarken görmek istemiyordum, sanki ruhum bedenimden çekiliyordu. Gözlerime bakıp gülümsedi. Ben de ona gülümsedim.

Gerçekten gülümsemeyi özlemiştim... içimden gelerek.

Yarın Sabah, Saat 09:13
Derin'in gözlerinden;

Göğsümden boynuma doğru gelen sıcak hava tüylerimi ürpertmişti. Yavaşça gözlerimi açtım ve göğsüme kafasını koymuş, yakışıklımı gördüm. Bu saç onda o kadar seksi durmuştu ki... şuan onun ellerini kelepçeleyip, kucağına oturarak onu delirtmek istiyordum. Ah tanrım, yine onu arzuluyorum. Hadi ama, o zaten oldukça yaramaz. Sen uslu durmazsan canın çok yanacak, Derin. Çünkü onun uslu duracağı yok.

Tek elimi saçları arasına geçirdim ve nazikçe okşamaya başladım. Yüzüne baktığımda, çatılmış olan şekilli kaşları, ilgimi çekti. Neden hep uyurken kaşları çatılıyor ki... Diğer elimle kaşlarını sevdim. Elim değdiği gibi kaşlarını çatmayı bıraktı. Saçlarını okşamaya devam ederken, gülümsedim.

Koruma içgüdüsü. Kaşları bu yüzden çatıktı her zaman. Bana güven vermeye çalışıyordu. Bir mesaj vermeye çalışıyor. "Benimle güvendesin, seni koruyacağım." artık onu çözebiliyordum. Sert bakışları kaba olduğunu anlatmak istemiyordu ve ben hep bunun farkındaydım. İnsanların birbirini bir problem gibi çözmesi çok güzeldi. Sanırım ilk defa problemlerden böyle bahsetmiştim. İnsanlar matematiğe benziyordu. Her insan bir problemdi aslında değil mi? Hem problem hem de bir başkasının formülüydü insanoğlu. Ve her insanın, bir formülü vardı elbet. Aşk buydu. Karşılıklı olarak, birbirlerini anlayan insanlar. Bunun, cinsiyetle alakası yoktu. O benim formülüm, ben onun formülüydüm.  Onu git gide çözmeye, anlamaya başlamıştım.  

Entrika Kraliçesi (LGBT) [ Askıda ]Where stories live. Discover now