21.Bölüm

5.4K 277 35
                                    

Elimdeki bölümleri bitirene kadar, her cuma ve cumartesi bölüm paylaşacağım. 

Hatırlatma; 

*Siyah yazılmış yerler, Nehir'in geçmişinden kesittir.

*Ali Bolat, Nehir'in dövüş hocasıdır.

İyi okumalar!

-

"Savaş Bey, verdiğiniz tüm talimatları yerine getiriyorum. Gün geçtikçe vücudu daha çok çöküyor, bazen ise sadece gününü uyuyarak geçiriyor. Açlığa, soğuğa ve eziyetlerime karşı bağışıklık kazandı neredeyse, artık sızlanmıyor bile..."   

Kapı aralığından, onları dinliyordum. Babamla konuşan kadını. Bir umut benimle konuşmasını, bunların son bulacağını söylemesini bekliyordum ama sadece, bekliyordum... İçimde bir yerlerdeki kırgın çocuk babasına çizdiği profili karalamak istemiyordu, bu yaşta olgun olmaya zorlanan diğer yanımsa sadece gerçekçi olmamı diliyordu.    

Babam beni bilerek buraya bırakmaz diye düşündüğüm dakikalar, sonrasında korumak için bıraktığına inandığım dakikalara, şimdide gördüğüm her eziyetin nedenin o olduğunu kulağımla duyduğum, vücudumu saran hayal kırıklığını iliklerime kadar hissettiğim dakikalara bırakmıştı...    

Hayal kırıklığı? 

7 yaşında bir çocuğun ilk deneyimiydi. Farkında olmadan beni buraya bıraktığında da böyle bir hissin kol kanadı altına girdiğimi hatırlıyordum ama o zaman ne anlama geldiğini bilmiyordum. 2 yıldır beni buradan kurtarması için beklediğim her dakika, aslında bu duyguyla, hisle yaşıyormuşum... Acı gerçekleri kulaklarım ile duymuştum.   

Yılların, acıların olgunlaştırdığı çocuk bedenimi, hiçbir şeyin savurmasına izin vermeyecektim. Ben yine, aynı bendim!    

Hayatın acılı tarafına karşı bağışıklık kazanmış, küçücük bir beden... Vicdanın, merhametin köreldiği bir yaşamın çocuğu...    

                                                                                                                      ***   

Gözlerime vuran delici güneş ışınlarına, mutlulukla kafa tutuyordum. Kollarımı iki yana açarak, temiz havada olmanın zevkini yaşıyordum. Bugün doğum günümdü... 24 Mart. Kadın tek bir dilek hakkı sunmuştu bana, tek bir!  

Babamdan emir gelmişti galiba yoksa o, vicdan yoksunu kadın, hayatta böyle bir şeye izin vermezdi. İşin komik tarafı o gelip söylemese, bugün doğum günüm olduğunu bile bilmeyecektim. Tam 9 yaşıma bastığımı bilmeyerek, bir yıl geçirecektim... Belki yaşıma ne zaman girdiğimi bilmeden, öyleymiş gibi yaşayacaktım.    

Şu an öyle mutluydum ki, çılgınlar gibi yerimde zıplamak, bahçenin her noktasında dönmek istiyordum. Özgür hissediyordum, kafesinden çıkmış kuş kadar hür... Tek dilek hakkımı dışarı çıkmak için harcadığıma üzülmüyordum, benim diğer çocuklar gibi çocukça isteklerim yoktu. Bana verecekleri oyuncak, belki bir kaç dilim ekmek... Şu anın mutluluğunu veremezdi. Özgürdüm, somut olarak özgürdüm... Ruhum soyut özgürlüğünden çok, gerçeğini yaşıyordu... Benim için dünyanın en büyük mutluluğu buydu işte. Daha ne isteyebilirdim ki?.. Belki, seneye ki doğum günümde, babamın bir dilek hakkı sunacak kadar iyi gününde olmasını. Belki, bu mutluluğu tekrar yaşamama izin vermesini. Belki de, ruhumun mutlak özgürlüğünü bir daha sağlamasını...     

SİYAH MELEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin