LİLY LUNA POTTER VE ZAMAN DÖNDÜRÜCÜ-SCORİLY (tamamlandı)

Gizli Oda

"Profesör! Profesör Dumbledore!"

Yine duymamıştı. Oldukça telaşlı görünüyordu. "PROFESÖR DUMBLEDORE!!!"

"Şimdi olmaz, bayan Potter!"

Arkasından seslendim. "Profesör dün gece ne yaptığımızı biliyorsunuz. O kaçmış! Peter Pettigrew kaçmış! Konuşmamız gerek!"

---

Dumbledore'un odasına geldiğimizde Dumbledore oldukça endişeli bir şekilde düşünerek volta atıyordu odanın içinde. Düşündüğü aslında başka birşeymiş de benimlede ilgilenmeye çalışıyormuş gibi gözüküyordu. "Nasıl kaçtı bayan Potter? Bay Pettigrew birilerinin elinden kaçabilecek kadar zeki bir öğrenci değildir."

"Animagus!... Sanırım aimagusunu kullandı, profesör! Onun animagusu bir fareydi!.. Biz onu insan formunda bağladığımızda bunu yapabileceği tamamen aklımızdan çıkmış. Ama kabuluk onu kör bırakmıştı. Ve asası da şu an bizde." dedim açıklamaya çalışarak. Sonra endişeyle devam ettim. "Nicholas Flamel'le konuşmalısınız profesör. Felsefe taşı bir an önce yok edilmeli. Kılkuyruk verilen vaatlere karşın hepimizi teker teker satacaktır.... Ve o benim kim olduğumu bulduğunda zihnime girmeye çalışmaktan çekinmeyeceğine eminim."

"Korkarım ki Voldemort çoktan harakete geçti bayan Potter.." diye yanıtladı beni.

Nefesim kesilmişti. "Bu da ne demek profesör?"

Odaya henüz girmiş olan Scorpius cevapladı. "Bu sabah üçüncü kat koridorunda duvarda kanlı bir yazıyla 'Salazar Slytherin'in varisi döndü' yazıyordu. Sırlar odası açıldı Lily."

"Ama açıldıysa günlük okuldaki öğrencilerden birinde olmalı. Bu Hogwarts öğrencileri tehlikede demektir. Inanamıyorum!" Aklıma dolan düşünce titrememe neden oldu. "Kan kime ait?" diye bağırdım korkumu kontrol edemeyerek.

Scorpius üzgünce başını sallayarak beni onayladı ve açıkladı. "Korkma Lily.. Kan görünüşe göre öğrencilerden birine ait değil. Ama ne olursa olsun, öğrenciler tehlikede..."

Fikrini belirtmek için devam etti. "Günlüğün okulda olduğunu sanmıyorum. Onun şu an bir vücuda ihtiyacı yok. Enerjisini emmek için bir öğrenciye de ihtiyacı yok. Yanlızca Basiliski dışarıya çıkarabilmek için zihin kontrolüyle öğrencilerden birini kuklası olarak kullanıyor olmalı. Harekete geçmek zorundayız."

Demek istediği şey belliydi. Hortkuluk avının vakti gelmişti...

----

"Lily saçmalama oraya tek başına giremezsin. Orada yaşayan varlığın ne olduğunu 4.sınıfta KSKS dersinde gördük. Tek başına bakamadığın bir şeyle nasıl baş edeceksin?!" diye isyan etti Scorpius.

"Tek başıma olmayacağım, bir planım var... Hem beni anlamıyormuş gibi davranıyorsun Scorp. Kimseyi tehlikeye atamam. Bana birşey olsa dahi siz devam etmelisiniz... Hikayeyi en az benim kadar iyi biliyorsun ve bunu yapabilirsin, tamam mı? Hem Teddy abim bana ders dışında da o yaratığın nasıl birşey olduğunu anlattı. Onunla başa çıkabilirim ." Dedim ikna etmeye çalışarak.

Sonra derin bir nefes alıp devam ettim. Bende korkuyordum. "Burada kal ve aileme göz kulak ol. Onları senden başka kimseye emanet edemem. Dumbledore'a bile..." dedim ona güvendiğimi sonuna kadar belli ederek.

Buruk bir şekilde gülümsedi. "Yanılıyorsun Lily Potter! Onları bana bırakırsan yüksek ihtimalle Sirius'u sabah akşam çenesini tutmadığı için lanetlerim."

"Scorpius Hyperion Churchill(!) beni caydırmaya çalışma!" dedim gülerek.

"Hey! O soyadı söylemesen olmaz mıydı?" diye yalandan yakındı.