Anı Dolu Kolye

2.8K 175 121
                                    

Ağacın altındaki tünelden sırasıyla büyük annem, büyük babam, Sirius ve Lupin sese çıkarken derin bir nefes aldım. Peki onlar buradaysa bu kim?

Malfoy korumacı bir şekilde beni arkasına alıp yerdeki siluete yürüdü. Bende temkinlice arkasından yaklaştım. Yerde yatarak inleyen kısa adamı çevirdiğinde Peter Pettigrew'ı gözleri kanlar içinde inlerken gördüm. "Pettigrew.." dedim şaşkın bir fısıltıyla. Ama onlar beni bu kadar sessiz söylememe rağmen duymuşlardı.

Üç çapulcu koşarak hain arkadaşlarının yanına çöktüler. Lupin endişeyle sordu. "Nasıl bu hale geldin Kılkuyruk?"

Sorusunu ben cevapladım. "Izinsiz ağaca girmeye çalıştığı için kabuluk gözlerini oymuş olmalı. Hogwarts yavaş yavaş adil olmaya başladı."

"O da ne demek Lily?" diye sordu büyük annem şaşkınlıkla.

"Bunu size anlatacağım. Önce onu bağlayıp aşağıya götürelim. Hava aydınlandı sayılır. Onun icabına akşam bakmalıyız." dedim keskin bir ses tınısıyla. Aslında bu bir ricaydı. Şimdi soru sormamaları için bir rica... Şuan birşey anlatamayacak kadar aklım karışık ve uykusuzdum.

James Potter tavrıma sinirlenmişti. "Arkadaşımızı niye bağlıyoruz?"

"Ah James Potter! Biri neden herşeye karşı çıktığımı sorarsa ona büyük babamın genlerini aldığımı söyleyeceğim." diye isyan ettim.

Kılkuyruk'tan biraz uzaklaşıp "Levicorpus" diye bağırarak onu görünmez iplerle bağladım. Kabuluk tanıdığı insanları gördüğünde ağaçtan geçmemiz için yumruya dokundu. Ona küçük bir öpücük gönderip "Wingardium Leviosa" diyerek Kılkuyruk'u asamla tünele çektim. Diğerleri de olan biteni öğrenmek için peşimden tünele inmekte hiç düşünmediler.

Malfoy hemen arkamda aptal aptal sırıtıyordu. Şu olayı yaşamamış olsak bende aynı şeyi yapıyor olurdum...

Bağıran barakanın üst kattaki yatak odasına çıktığımızda Pettigrew'i odaya kilitleyip hepsini salonda topladım. Yüzlerinde bariz endişe vardı. Hain olduğunu bilmedikleri arkadaşları için duydukları endişe...

---

Hikayenin bildiğim kadarını anlatmam bile üç saate yakın bir süre tutmuştu. Sirius Pettigrew'ın ihanetine küfürler savuruyordu. Lily tanımadığı oğlunun başına gelenlerin etkisiyle ağlıyordu. James onu omuzlarından sıkı sıkı tutmuş, sakinleştirmeye çalışıyordu. Lupin ise oldukça sessizdi. Tepki vermeden öylece durmuştu. Malfoy ve ben de karşılarına geçmiş hüzünle onların suratlarına bakıyorduk.

Sanki kaybettiklerini bildikleri hayatlarının yasını tutuyor gibiydiler.

Lupin en sonunda yavaşça ayaklandı. "Oğlum nasıl biri? Yani Ted?"

Sonunda bir tepki vermesi gülümsememe neden olmuştu. Diğerleri de onun bu sorumlu baba tavrına şefkatle gülümsemişti. "Bunu şimdi anlatmak isterim ama..." Hermione teyzenin hediyesi muggle saatime baktım. "Biraz daha burada kalırsak bütün Hogwarts bir saat içinde uyanacak ve biz de buradan çıkamayacağız."

Sıkıntıyla omuz silkti. Üzülmüş gibiydi. Hınzır şekilde sırıttım. "Sana mükemmel muzip metamorfmagus bakıcım Teddy abiyi şimdi anlatamayabilirim. Ama onları sizinle şimdi tanıştırabilirim."

Büyük annem heyecanla ayağa kalktı. "Nasıl?!"

"Hey! Sakin ol! Gerçek anlamda tanıştıramam. Ama onları size gösterebilirim."

Boynumda taşıdığım kalpli kolyeyi cüppemin içinden çıkardım. "Bu annem Ginevra Weasley'in hediyesi. Bana doğum günümde vermişti. Lanet ve tılsımda en az büyük annem kadar iyidir. Bu bir Düşünseli Kolyesi. Anıları içine hapsediyor. Ve ben yalnızca en güzel anılarımı hapsettim."

LİLY LUNA POTTER VE ZAMAN DÖNDÜRÜCÜ-SCORİLY (tamamlandı)Where stories live. Discover now