Zaman Kayması

2K 167 135
                                    

"Bu mükemmel planınızı bana ne zaman anlatmayı düşünüyordun Lily! Öldükten sonra mı? Yoksa varsayımlar üzerine tekrar dirildikten sonra mı?"

"Scorpius, içimizdeki herhangi birinin bu konuda hata yapacağını düşünüyor musun?"

"Ya geri dönemezsen Lily?! Merlin aşkına! Nasıl bu kadar vurdumduymaz olabiliyorsun?"

Büyük babam araya girdi. "Malfoy haklı Luna. Bu berbat bir plan. Ebeveynin olarak izin vermiyorum."

"Izin alacak bir konumda değilim James Potter!" dedim ona ciddi bir ses tonuyla.

Büyük annem olasılıkları tartıyor gibiydi. En şakacı Sirius bile sessizliğe gömülmüştü. Remus iç geçirip konuştu. "Felsefe taşının nasıl çalışacağını umuyorsunuz?"

Profesör Dumbledore benim yerime cevapladı. "Diriltme taşı gibi."

"Merlin aşkına Dumbledore! O sadece saçma bir masal! Torunumu buna alet etmene izin vermeyeceğim!" diye bağırdı James Potter.

Petunia ve Vernon Dursley yemek masası üzerinde kavga eden büyücülere konuyu anlamaya çalışarak bakıyorlardı. 'Torunum' kelimesini duyunca Petunia merakla sordu. "Torun mu?"

Büyük annem ve büyük babam aynı hızda ve aynı hışımla cevapladılar. "KAPA ÇENENİ!!"

Petunia ve Vernon, büyük Potterların bu cevaplarından irkilip odayı terkettiler.

"Yeter!" diye bağırdım. "Bu benim planımdı."

Scorpius başını elleri arasına aldı. "Beni sinirlendirende bu zaten. Neden kendi canını hiçe sayıyorsun Lily?"

"Çünkü bu yara iziyle geleceğe dönemem. Babamdan sonraki diğer hortkuluk ben olurum Scorpius. Voldemort'un bir inferius olarak vücut bulana kadar benim zihnimi fend ederek müritlerini azkabandan teker teker toplamasına göz yumamam. Geleceğe dönmenin bir çaresini bulsak bile babam benden vazgeçmeyi asla kabul etmeyecektir. Benim o zamanda belirli bir saati doldurmadan yok edilmem gerekecek ve ne yazık ki Godric Gryffindor'un kılıcının narin vücuduma batmasını istemiyorum. Bu benim tek seçeneğim."

Büyük annem sessizce sordu. "Planın detaylarını anlat Luna. Belki bir çıkış noktası bulabiliriz..."

"Çıkış noktası yok Lily..." dedi Dumbledore nazikçe.

Bu sefer beklediğim cevap Scorpius yada büyük babamdan değil, ilk defa bu kadar ciddi gördüğüm Sirius'tan gelmişti. "Buna siz karar veremezsiniz, profesör. Bu kararı biz vereceğiz..."

"Tamam, pekala..." dedim tartışmayı önlemek için. "Bu zamana geldim ve birkaç şeyi zamanından önce yaptık. Yani Scorpius ve ben bu zamanda kayma yarattım..." Biraz duraksayıp devam ettim. "Birkaç gündür kütüphanede bilgi arıyorum.. Aradığım bilgiyi buldum. Zaman kaymalarını önlemek ve bu zamandan kurtulmak için portal açmamız lazım.Portalı açmak için de Ölümün Efendisi olmak lazım.."

"Ölümün Efendisi mi?" diye sordu Sirius kaşlarını kaldırarak.

Büyük annem bilmiş tavrıyla benim yerine cevapladı. "Ozan Biddle'ı daha önce okumadın değil mi Sirius?"

Sirius da dürüstçe "Hayır tabiki o saçma şeyi okumadım." dedi.

Remus mırıldanırcasına açıkladı. "Ölümün efendisi olmak demek mürver asa, diriltme taşı ve görünmezlik pelerinine sahip olan kişi demek.. Yani ölüm yadigarlarına.."

"Ölüm yadigarları sadece bir varsayım, gerçek değil." diye bağırdı büyük babam öfkeyle.

Scorpius fısıltıyla konuştu. "Hayır, Potter. Onlar kesinlikle gerçek. Varislerden biride sensin."

Büyük babam hışımla Scorpius'a döndü. "Bu da ne demek?"

Remus yeni hatırladığı detayı dillendirdi. "Ignatius Peverell'in pelerini. Merlin aşkına James! Senin görünmezlik pelerinin bir ölüm yadigarı.."

Sessizce kafamı salladım. "Annen Iloanthe Peverell Potter, Ignatius Peverell'in torunuydu büyük baba.."

Scorpius sinirle profesör Dumbledore'a döndü. "Peki diriltme taşı zaten sizdeyken neden felsefe taşını diriltme taşı gibi kullanmaya çalışıyoruz? Bu riskli!"

Onu ben cevapladım. "Izin verirseniz ben anlatacağım. Bu benim planımdı."

Bakışları bende buluşan diğer altı kişinin sustuğuna kanaat getirdiğimde anlatmaya başladım. "Diriltme taşı yerine felsefe taşını kullanmayı ben istedim. Diriltme taşına eğer şimdi ben sahip olursam Voldemort'un Dumbledore'dan çekinmesi için en büyük sebep yok olmuş olacak. Bu da dikkatleri benim üzerime çeker... Dolayısıyla sizin... Yani ölümün efendisi olarak Dumbledore'dan şüphelenmeye devam etmeli."

"Felsefe taşının işe yarayacağını nasıl varsayıyoruz?" dedi Sirius sabırsızca.

Dumbledore sakin bir ses tonuyla "Ikisi neredeyse aynı işlevi görüyor çünkü bay Black. Biri öleni diriltirken diğeri ölümsüzlüğün anahtarı." diye açıkladı.

"Ama diğer yadigarlar olmadığı sürece yine de başarılı olamazsın Lily. Bu çok saçma! Ölüm efendisi olabilmek için diğerlerine de ihtiyacın var." diye isyan etti Scorpius.

"Burada siz devreye giriyorsunuz. Bunu gerçekten başarıp koskoca bir nesli kurtarmamızı istiyorsanız, sakın bu fikrime karşı çıkmaya çalışmayın." diye uyardım.

Sirius gözlerini devirdi. "Tehlikeli bişey isteyeceğimde uyguladığım taktiği uyguluyorsun Tüykuyruk! O yüzden şimdiden kabul edilmedi."

Büyük Lily zekasıyla planı tarttığında mantıklı bulmaya başlamıştı. "Sus ve dinle Black!"

"Evet...Şey..." deyip nasıl söyleyeceğimi düşünmek için duraksadım. "Eğer ölümü kandırırsam yadigarlara gerek olmadan ölümün efendisi olabilirim.."

"O da ne demek?!" diye sordu Remus bağırarak. Aslında çapulcuların en zekisi olarak ne demek istediğimi zaten anlamıştı. Scorp ağlamak üzereydi. Sirius gözünü yere dikmişti.

Büyük babam acı dolu bir sesle sordu. "Yani bunu denemek için ölmen mi gerekiyor?"

Dumbledore mırıldandı. "Korkarım ki öyle olması gerekli bay Potter.."

Scorpius dolmuş gözlerini Dumbledore'a dikip "Bir çaresi olmalı profesör. Bu çok riskli. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz." diye yalvardı.

"Scorp... Böyle yapma... Benim ne olursa olsun ölmem gerek.. Ben bir hortkuluğum.. Bunun hepiniz farkındasınız. Eninde sonunda ölmem gerekecek. Eğer planı geciktirirsek herşeyi tehlikeye atarız... Olur da dönmeyi beceremezsem benim yerime devam edin..."

Büyük annem boynuma sarıldı. "Böyle konuşma küçük şeytan. Sen benden daha zekisin. Elbette planın işe yarayacak! Umutsuz olma! Sen bir kızılsın!"

Burukça gülümsedim. Büyük babam da yanımıza gelip bizi sardı. "Peki bunu nasıl yapacağız?"

"Lily'yi Voldemort öldürmeli.." dedi Scorpius çaresizce.

"Ve sen beni oradan çıkaracaksın Scorp.. Tarih tekerrür ediyor. Yine bir Malfoy bir Potter'ı ölümden kurtaracak."

Artık tutamadığı gözyaşlarıyla yanıma gelip bana sarıldı. Burnunu boynuma gömüp derin nefesler aldığını duyabiliyordum.

Profesör Dumbledore her kötülüğün içinde sevginin daima olduğunu bir kez daha kanıtıyla görmenin mutluluğuyla gülümseyip seslendi. "Bayan Dursley! Umarım bizim için yatacak yeriniz vardır. Yarın uzun bir gün olacak.."

"Merlin aşkına! Hızınıza yetişemiyorum. Yine ne yapacağız?" diye isyan etti Remus.

"Hadi ama Aylak eğleniyorsun, kabul et!" dedi Sirius uluyarak güldüğünde.

Bizde onun kahkahasına ortak olduk. Az önceki gergin hava anında dağılmıştı. Büyük babam merakla sordu. "Yarın ne yapacağız ki?"

Sinsice güldüm. "Bakan Cornelius Fudge gizem dairesindeki rafların tozlarını almamız için çok ısrar etti. 'En iyisi sizsiniz' dedi. Bende egom okşanınca dayanamadım, kabul ettim."

Arkadaşlar ben bunca sınavın ortasında yazıyorum ama siz okuyup yorum yapmaya üşeniyor gibi davranıyorsunuz. Lütfen ilgi biraz...

LİLY LUNA POTTER VE ZAMAN DÖNDÜRÜCÜ-SCORİLY (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin