You're Becoming Like Shila

1.2K 123 82
                                    

Michael, sessizce odaya girdiğinde Luke'un yatağında kıvrılıp uyuduğunu fark etti. Gülümseyerek yatağın bir köşesine oturup Luke'un kafasına kadar çekmiş olduğu yorganı hafifçe indirerek yüzünün gözükmesini sağladı.

Luke hafifçe iç çekerken Michael elini Luke'un saçlarına bıraktı. Hafifçe severken gülümsemeden edemiyordu. Yaşadıklarına rağmen bu kadar saf ve temiz kalması Michael'ın kalbini acıtıyordu. (Klişe kusucam şimdi kb)

Luke'un gözleri hafifçe aralandığında Michael gülümseyerek Luke'un alnını öptü. Luke iç çekerek yerine daha çok sinerken Michael kaşlarını çattı. "Neyin var bebeğim?" Michael'ın sesi ile Luke ağlamaya başlarken Michael neler olduğunu anlamakta zorluk çekiyordu. Kaşlarını çatarak sarışına doğru eğildi.

"Luke? Bir problem mi var? Polisler sana bir şey mi dediler? Yoksa bir şey mi yaptılar? Anlat bana." Michael'ın endişeli sesine karşılık Luke sadece kafasını olumsuz yönde salladı.

"O zaman ne oldu bebeğim? Neden ağlıyorsun?" Michael'ın yalvarırmış gibi çıkan sesi ile Luke burnunu çekip yattığı yerde doğruldu. Açıkçası kafasını yorgana gömüp bir daha çıkmak istemiyordu. Michael'a bakamıyordu. Bu halde bile bu kadar kötü hissederken mahkemede ne yapacaktı? Luke iç çekip Michael'a birden sarıldı. Michale'ın sıcak göğsü ile yanağını buluşturduğunda ister istemez gözlerini kapatıp huzurla bir nefes aldı.

İşte burasıydı, olması gereken ve olabileceği tek yer.

Michael endişe ile Luke'un belini sarmalarken sakinleşmesi için saçına hafif öpücükler konduruyordu. "Bebeğim, sakinleş. Neler oluyor? Bir yerin mi ağrıyor? Canın mı acıyor Luke?" Michael'ın meraklı sorusu ile Luke kafasını sallarken Michael'a daha sıkı sarılıyordu. "Neren acıyor?" Michael'ın sorusu ile Luke burnunu çekti.

"Ruhum." (Of klişeden uyuduğunuzu hissediyorum ekşın mı istiyorsunuz? Bekleyin :))))))9) Luke'un sesindeki ton Michael'ı öldürmeye yetiyordu bile. Michael tek kelime etmeden Luke'a sarılmayı sürdürdü.

"M-mahkemeye çıkmak z-zorunda m-mıyım?" Luke kafasını kaldırıp Michael'a bakarken dudakları titriyordu. "Evet bebeğim, oraya çıkıp o kadının sana yaptıklarını anlatman gerek. Bunu kendi özgürlüğün için yapmalısın." Michael hafifçe gülümserken Luke kafasını hayır anlamında sallayıp Michael'ın boynuna doğru sokuldu.

"İ-istemiyorum, e-eğer a-anlatırsam evd-evden neden ka-kaçtığımı soracak." Luke'un titrek sesi ile Michael aklındaki soruyu hatırladı. "Neden evden kaçtın Luke? Annenden veya babandan şiddet mi görüyordun? Seni dövüyorlar mıydı?" Michael'ın soruları üzerine Luke sadece ağlamayı sürdürdü.

Neden ısrarla soruyordu? Acı çektiğinin farkında değil miydi?

Luke sadece omuz silkmekle yetindi. (Omuz sikmedi silkti...) Michael, fazla üzerine gitmek istemediği için kafasını sallayıp geçiştirdi.

Ashton'a rahatça söyleyebiliyordu fakat Michael'a söylemeye bile tenezzül etmiyordu.

Michael ayağa kalkarken Luke'u itti. Luke yavaşça yatağa düşerken kalbinin kırıklarına bastığını hissetti. "Hadi seni giydirelim, doktor taburcu olabileceğini söyledi." (aklıma burcu burcu şarkısı geldi kim söylüyordu onu? nasıldı o şarkı olamadım taburcu mu diyordu ve her neyse taburcu ne kadar saçma bir kelime değil mi? Taburcu.. Tabur? ıgh nys) (ldkmvıed ŞAKA GİBİ AMA ŞİMDİ DE AYNI ŞARKI AKLIMA GELDİ)

Luke hafifçe kafasını sallarken titrekçe yataktan aşağıya indi. Bacaklarındaki acı birden beynine işleyince yere düşeceğini sandı. Michael belinden yakaladığında Luke korkuyla nefes verdi. Michael yavaşça Luke'u serbest bırakırken Luke'un yüzünü elleri arasına aldı. "Biraz dikkatli ol bebeğim." Michael'ın gülümsemesi ile Luke afallarken kafasını salladı.

Not Your Enemy ♠Muke♠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin