Ama bir şeyler yanlış gidiyordu işte. Ağzından çıkan şeyi fark ettiği an gözü pişmanlıkla dolmuştu ama pişman olmamalıydı. Canım bu yüzden yanmıyordu. 

Canımın yanmasının en büyük sebebi, onun üzülüyor olmasıydı. '' Evet, eskiden aramızda koca duvarlar örülüydü. Senin sayende. '' 

Bir anlık sinirle ağzımdan çıkan sözlere engel olamadım, daha sonrasında onun verdiği tepkiyi izledim. Üzülmüştü. Çok fazla. 

Daha fazla üstelemek istemediği çok belliydi. Bana cevap vermeden arkasını döndü ve sınıfına doğru gitti. Evet, biraz fazla kırgın ayrılmıştık. 

Günün geri kalanında ikimiz de konuşmadık birbirimizle. O da benim yanıma gelmiyordu. Ben onu çocukların yanında gördüğüm an arkamı dönüp sınıfıma geri dönüyordum. Arkamdan Namjoon yalnız kalmamam için yanıma geliyordu ama ben yine mutlu olmuyordum. 

Çünkü yanımda Jungkook' u istiyordum. Bir başkasını değil. Bu kişi abim bile olsa ben jungkook u özlüyordum, bir saat ayrı kalsak bile. 

Tamam, biraz psikopatça bir ilişki olduğunu kabul etmeliyim. Günün sonunda ben eve yalnız gitmeyi tercih etmiştim, çünkü dolaşmaya ihtiyacım vardı. Ben dolaşırken namjoon çoktan eve gitmiş olmalıydı ki, attığı mesajtan belliydi.

namjoon: haru

namjoon: eve gelirken bir şeyler almanı istesem, olur mu

haru: ne gibi? 

namjoon: atıştırmalık şeyler işte 

namjoon: ya da tatlı bir şeyler 

namjoon: kafana göre takılabilirsin 

namjoon: yalnız öyle tek kişilik alma yani

namjoon: 4-5 ya da 6 kişilik falan al sen 

haru: amaç ne peki?

haru: fil olmayı mı amaçlıyorsun?

namjoon: açım işte, tek kişilik yemek beni kesmez biliyorsun

haru: hayır bilmiyorum 

haru: eve geldiğimde parasını söküleceksin, ona göre 

Yoğun isteği üzerine yemek ve atıştırmalık bir şeyler alıp evin yolunu tuttum. Kapıyı çalacağım sırada içeriden gürültüler geldiğini duydum. Aklıma gelen ihtimal belliydi ama, kapının açılmasını bekledim. 

Kapıyı tahmin edildiği gibi, Taehyung açtı. 

'' Hoşgeldin, güzellik. '' 

Pardon? 

Ben cevap vermeyince '' ah, özür dilerim '' deyip yoldan çekildi, ve geçmem için içeriyi işaret etti. Sanki ben onun evine misafirliğe gelmişim gibi. 

Ona aldırmadan yanından geçip salona yürüdüğümde yalnız olmadığını anladım. Duyduğum gürültü boşuna değildi. 

Namjoon, Taehyung, Jimin, Jin, Yoongi hatta Jungkook. 

Tüm tayfa toplanmışlardı. Jungkook' un ne işi vardı peki?

Bizim aramız bozuktu. Beni gördüğü an kafasını tekrar Namjoon' a çevirdi. '' Hani Haru' nun işi vardı? '' 

Bu cümleyi duymamla sinirlerimin bozulması bir olmuştu. Ben olsam gelmeyecek miydi? 

'' Ben olsam gelmeyecek miydin? '' diye sorduğumda cevap alamadım. Elimdeki şeyleri mutfağa doğru götürürken arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. 

Ben tezgaha poşetleri koyarken arkamdan Namjoon ''pardon haru'' diye konuştu. 

'' Ne için pardon? '' 

'' Seni bu şeye mecbur ettiğim için. '' dediğinde cevap vermemeyi tercih ettim. 

'' Bak, çocukluk ediyorsunuz. '' diye konuştu ama onu ısrarla reddettim. 

'' Çocukluk yapan o. '' Benim de suçum vardı, ama alttan alabilirdi. Veya çekip gitmeyebilirdi. 

'' Sen tamamen temiz sayılmazsın. '' dedi. '' İçeriye gel de, şunu çözmeye çalışın. '' 

Benim vereceğim cevabı dinlemeden içeriye gitti. Aldığım atıştırmalıkları hazırlayıp içeriye götürdüm ve masaya yerleştirdim. Bu süre zarfında onun gözleri tamamen bendeydi. 

Her dakika beni süzüyordu. Aptal. 

Ben de umursamamaya çalışıyordum ama başarılı olduğum söylenemezdi. Çocuklar masaya geçtiğinde ben ona en uzak sandalyeye oturdum. Aramızdaki bu garip ilişki çocukları da geriyordu. 

Benden habersiz içki almışlardı. Ne kadar ''içmeyin'' diye ısrar etsem de beni dinlemediler. Pes etmiş bir tavırla koltuklardan birine kendimi atıp gözlerimi kapattım. Geri kalan zamanın sorunsuz geçmesini istiyordum. 

Cidden öyle istiyordum, ama olmamıştı. 

Aradan bir saat geçtiğinde hepsi zil zurna sarhoş olmuştu ve sarhoş bir erkek grubu ile aynı evde takılmak inanın hiç hoş değildi. 

En azından bizim çocuklarla değildi çünkü şu an onların bel altı muhabbetlerine tanıklık ediyordum. 

Onlar konuşurken Namjoon bir köşeden '' şşt, susun kardeşim duymasın. o daha çocuk '' diye seslendikten sonra kahkahayı bastı. Tabii diğerleri de gülmeye başladı. 

Yaa, çocuk. Senin çocuk zannettiğin kız sevgilisiyle ne haltlar yedi. Bir bilsen?

Tam aklımdan bunlar geçerken Jungkook '' hyung aslında kız kardeşin bunları gayet iyi - '' diye konuşurken bir anda yanına uçtum ve elimi ağzına kapattım. Cümlenin geri kalanını tahmin edebiliyordum. 

Ben elimi ağzına kapadığımda avuç içime dudaklarını bastırdı ve uzunca öptü. 

'' Mmm. '' diye bir mırıltı çıkardı. '' Özlemişim. '' 

Bu tepkinin üzerine diğer çocuklar tekrar kahkahayı bastı. Sarhoşluğun etkisiyle her şeye gülüyorlardı. Jungkook da onlar kadar sarhoştu ama en azından o saçma saçma gülmüyordu. 

Ben hala yanındayken ağzına kapadığım elimi çektim. Kalbim çok hızlı atıyordu. 

Bir anda oturduğu yerde kafasını boynuma gömdü ve kokumu içine çekti. Ellerini ise belime sardı, usulca. 

'' Ya- yapma. '' diye konuştum. Neden kekeliyordum ki?

Çocukların önünde bu hale girmek istemiyordum ama hiçbirinin bizi umursadığı yoktu. 

'' Aptal kız. '' diye sayıkladı boynuma doğru. '' Aptal Haru. '' 

'' Ne diyorsun Jungkook? '' 

'' Bir erkeği düşürdüğün hale bak. '' diye sayıkladı. '' Üstelik benim gibi bir erkeği. '' 

Sarhoş olmasa muhtemelen böyle şeyler söylemezdi. Aklına ne geliyorsa söylüyordu. 

Ben cevap vermeden onu dinlediğimde cümlesine devam etti.

 '' Eserinle gurur duymalısın, güzel kız. '' 

BÖLÜM SONU 

Ayrıca hikaye sıkmaya başladığında beni uyarın, tadında bırakıp final yapayım. BYES

lover | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin