*FİNAL*

229 26 13
                                    


Yağmur dinmişti, genç kadının yüzünden süzülen damlalar çenesine oradan da aşağı damlıyordu.

Uzun bir sessizlikten sonra avcundaki eli tekrar okşadı ve gözlerini yumup beklemeye başladı. Düşünceler rüzgar gibi geçip gidiyordu aklından.

"Peki ya sen?" diye tekrarladı. "Gerçek misin?"

Cevap veren olmadı. Avcundaki eli artık hissedemz olmuştu, korktu. Gözlerini hızla açtı. Kalbi tam huzura kavuştuğunda içinde beliren duyguya anlam veremiyordu. Mutlu olması gerekirdi değil mi? Ama mutsuzdu. Ters giden bir şey vardı sanki.

Gözlerini açar açmaz fark etmişti nedenini. Derin yoktu, o gitmişti.

"Nasıl gidersin bu kadar çabuk?" diye mırıldandı kendi kendine. Ağaçların yapraklarından süzülen birkaç damla yüzüne düştü.

"Derin?" dedi karanlığa...

Cevap gelmedi. Etrafı sanki ölüm sessizliği kaplamıştı. Belki de buna fırtına öncesi sessizlik demek en mantıklısı olurdu.

İçinden bir ses bu anın gerçek olmadığını söylüyordu.

Koşa koşa arabasına bindi ve evinin yolunu tuttu. Cevabın nerede saklı olduğunu yeni anlamıştı.

Islak yollarda son sürat gidiyordu ama sanki yol çok uzundu.

Telaşla evinin anahtarını buldu ve kapıyı açtı. Ayakkabılarını dahi çıkaramayacak kadar acelesi vardı.

Odasına vardığında ışığı yaktı ve elbise dolabını açtı. Askılara dizili gömlekleri, ceketleri hırsla çekip aldı ve birer birer yatağına fırlattı. Ta ki en arkadaki gizli kasayı ortaya çıkarıncaya dek.

Seri bir şekilde şifresini gidip kasayı açtı. Kasada bir tek ufak mavi bir defter vardı. Defteri aldı ve bir an bile duraksamadan el yazması notlarının olduğu başka bir çekmeceye yöneldi.

Notaların ve üzerine düşülen notların ellemekten karardığı birkaç sayfa kağıdı masaya koydu ve günlüğün rastgele bir sayfasını da açıp hemen yanına bıraktı.

"Bu imkansız.." diye mırıldandı.

İkisindeki el yazıları tıpa tıp aynııydı.

Günlüğün açık olan sayfası ise Derin'in ağzından yazılmıştı.

Yere çömeldi. Kafasını ellerinin arasına aldı ve histerik bir kahkaha attı.

"O aslında hiç var olmamıştı." dedi. Gülüyor mu ağlıyor mu olduğunun farkında değildi.

"Onu ben yarattım." Hafifçe iç çekti. "Aman Tanrım onu ben yarattım."

Yerinden kalkıp sendeleyerek odadan çıktı.

Sokak kapısını açtı ve karşısında dikilen kızı görünce beyninden vurulmuşa döndü adeta.

"Sen," dedi öfkeyle. "Sen..."

Kız sadece gülümsedi.

"Ben.." yutkundu. "Ben sanmıştım ki," Gözlerini tekrar kapatıp açtı. "Ben deli olduğumu sanmıştım," diye bitirdi zar zor sözlerini.

Kız hala gülümsüyordu.

"Bana cevap ver." dedi öfkeyle.

Kız, birkaç saniye daha bekledi ardından da, "Hoş geldin," diye mırıldandı genç piyaniste sarılıp onu öpmeden hemen önce.

"Benim dünyama hoş geldin Nick..."




Yazardan;

Arkadaşlar kitabı bitirmeye karar verdim. Umarım en kısa zamanda yepyeni ve daha güzel bir kitap yazarım ve sizlerle yeniden bir arada olabiliriz Piyanist ailem. İşte o zamana dek kendinize iyi bakın. Beni desteklediğiniz ve güzel yorumlar ve mesajlar attığınız için hepinize tek tek teşekkür ederim. Sizleri seviyorum...

PİYANİST 2Where stories live. Discover now