Esaret Bitiyor mu?

14.9K 896 136
                                    


Emir kapıda durmuş duyduğu ismi kafasında tartıyordu. "Hakan Korhan" diye mırıldandı. Başta bir şeyler çağrıştırsa da üzerinde durmadı. Kapıyı tamamen açarak içeriye girdi. Onu görünce ayağa kalkan Hakan'a aldırmadan yatakta uyuyan Gökçe'nin yanına gitti. O sırada Gökçe'nin naklini yapacak adamlarda odaya girmişlerdi. İri yarı İki kişi Hakan'ı zorla dışarı çıkarırken diğer iki kişi Gökçe'nin yatağını hareket ettirdiler. Hakan ne kadar iri bir adam olsa da karşısında ki adamlara tek başına direnmesi mümkün değildi. Emir ise büyük bir titizlikle Gökçe'nin başında duruyordu. Doktorun ona verdiği ilaç yüzünden uyanmayacağını bilse de bu hastaneden çıkana kadar ipleri elinden bırakmaya niyeti yoktu. Hastane odasından ambulansa gidene kadar Gökçe'nin elini bırakmadı. Ellerin de hissettiği soğukluk kalbinin üşümesine neden oluyordu. Onu bu halde görmek içinde bütün dünyayı yakacak kadar büyük bir öfkeye neden oluyordu. Gökçe söz konusu olduğunda hislerinin ortası yoktu zaten. Bütün hisleri tepe noktasındaydı. Üzüntüsü, öfkesi, aşkı, nefreti ve daha bir sürü şey. Gökçe'nin arkasından ambulansa bindi. Geriye dönüp baktığında Hakan'ın adamların arasında debelenmeye devam ettiğini gördü.

"Gökçe'yi merak etme" dedi "O iyi olacak. Benim yanımda!"

"Kendini boş yere kandırma. O hiçbir zaman senin yanında iyi olmayacak. Geçmişte olmadı gelecekte de olmayacak. Bunu o kalın kafana sok!"

Hakan'ın sesi ortalığı inletiyordu. Dediklerinin haklılığı Emir'in canını yaksa da bunu ona belli etmeyecekti.

"Gerçekten mi?" dedi alaycı bir ses tonu ile. "Sen bizim ne yaşadığımızı nereden bileceksin ki!"

Emir'in sesi de en az Hakan'ın ki kadar öfke doluydu. Onun Gökçe'nin hayatına bu kadar hakim oluşunu sindirmekte zorlanıyordu.

Hakan bir yandan kollarından tutan adamlardan kurtulmaya çalışıyor diğer yandan da Emir'e laf yetiştiriyordu.

"Bırak lan beni!" dedi adamlardan kurtuldu. "Bekle!" dedi tehdit edercesine "Bekle beni! Gökçe ile geçirdiğin zamanların tadını çıkar. Çünkü kısa bir süre sonra Gökçe'yi bırak görmeyi onun sesini bile duyamayacaksın"

Hakan'ın sesinde ki kararlılık buna ne kadar inanarak söylediğini kanıtlar nitelikteydi. Emir de zaten bu adamın boş konuşmayacağını biliyordu. Yine de dediklerini kabullenmek istemedi. Sessiz bir şekilde "O benim" diye fısıldadı ve ardından yüksek sesle "Gidelim" dedi

***

"Uyanıyor!"

Gökçe gözlerini açmaya çalışıyor ama bir türlü başaramıyordu. Kafasının içinde davullar çalıyor gibi hissediyordu. Boğazı çok acıyor ve yutkunmakta zorluk çekiyordu. Zor da olsa gözlerini açınca kafasında dikilen iki kişiyi gördü. Hızla etrafı taradı ve yabancı bir odada olduğunu anlaması çok zamanını almadı.

"Neredeyim ben?" dedi zor çıktığı belli olan kısık bir sesle. "Hakan nerede?" dedi

Gökçe'nin uyanmasıyla az da olsa rahatlayan Emir onun daha ilk saniyeden Hakan'ı sormasıyla yeniden gerildi.

"Hakan yok" dedi yaslandığı yerden doğrularak "Ben buradayım" diye de ekledi. "Başka da kimseye ihtiyacın yok senin"

Gökçe şok olmuş bir şekilde görüş alanına giren Emir'e bakıyordu. Kalkmaya niyetlendi ama kendinde bunu yapacak gücü bulamadı. Zaten Emir "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diyerek çoktan dibinde bitmişti. Omuzlarından nazikçe bastırarak yeniden yatmasını sağladı. "Kalkma! Dinlenmen gerek"

Gökçe onun ellerini iterek uzaklaşmasını sağladı. "Dokunma bana. Benim burada ne işim var. Hakan istiyorum ben'"

Onun ağlamaklı sesi derin bir üzüntü hissetmesine neden olurken Hakan'a olan ihtiyacını çekinmeden dile getirmesiyle taş kesilmişti.

Sensiz Geçen YıllarWhere stories live. Discover now