HASTALIK II

12K 821 71
                                    

Gökçe elinde ki fırçayı hırsla sürtüyordu havuzun kirli fayanslarına. Rukiye'nin yapabileceklerinin elbette farkındaydı ama şu an içinde bulunduğu durum onun yapabileceklerinin de çok ötesindeydi. Acımasızcaydı. Hem de fazlasıyla acımasızca. Havanın soğukluğa aldırmamaya çalışarak titreyen elleri ile temizlediği yerlere su tutmaya başladı. Ne kadar dikkat etmeye çalışa da üzerinin ıslanmasını engelleyemiyordu. Elleri morarmıştı artık ama pes etmeyecekti. Güniz ve Rukiye ye kendini alt etme tadını vermeyecekti. Havuzdan çıkarak tepeden sulamaya devam etti. Sonunda bittiğinde artık Gökçe de bitmişti. Bütün malzemeleri toplayarak içeriye girdi. Elinde ki herşeyi banyoya atarak odasına yöneldi. Çok üşüyordu ve sıcak bir duş almadığı takdirde hastalanacağını bilecek kadar tanıyordu bedenini. Rukiye'nin "Gökçe" diye haykırmasına aldırmadan banyoya girdi ama hemen arkasından banyoya giren Rukiye'nin mahremiyete saygısı olmadığı ortadaydı.

"Sana ne dedim. O havuz pırıl pırıl olacak demedim mi ben? Senin temizlik anlayışın bu mu? Havuz hala simsiyah!"

Sesini kısma gereği duymadan bağırıyordu Rukiye ama Gökçe'nin onu dinleyecek hali yoktu. Onun banyodaki varlığına aldırmadan üzerinde ki kıyafetlerden kurtuldu. Kadın da olsa bir başkasının yanına çıplak kalamayacağı için çamaşırları ile duşa girdi. Suyun sıcaklığını bedenin dayanabileceği seviyeye getirip suyun altına girdiğinde Rukiye'yi çoktan ardında bıraktı. Sıcak su iliklerine işlerken hiçbir şey yapmadan öylece dikildi. İşi üşüyordu. İçi hiç olmadığı kadar çok üşüyordu. Dişlerinin birbirine vurmasıyla suyu daha da sıcağa getirdi. Teni sıcak suyun etkisiyle kıpkırmızı olmuştu ama onun üşümesinde gram azalma yoktu. Duştan çıkınca banyoda yalnız olduğunu görünce sevindi. O kadına daha fazla tahammül etmek istemiyordu. Üzerinde ki ıslak kıyafetlerden kurtulduktan sonra odadan çıktı. Sıcak bir şeyler içmeye ihtiyacı varı. Belki bu sıcak suyun yapamadığını sıcak bir çay sağlayabilirdi. Bu umutla girdiği mutfakta Rukiye'nin üst perdeden çınlayan sesini işitince bütün umutları suya düştü.

"Prenses de geldi sonunda"

Kadının varlığını yok sayarak kendine sıcak bir çay doldurdu. Daha içtiği ilk yudumda içinin ısındığını hissetti. Artık Rukiye ile baş edebilirdi. Zarif bir şekilde kadına döndü. "İstediğiniz gibi havuzu temizledim. Bu hava şartlarında ancak bu kadar oldu. Malum dışarıda hava buz gibi. Ama beğenmediyseniz gerisini siz tamamlarsınız. Benim yukarıda işim var"

Böyle bir çıkış beklemeyen Rukiye daha da hırslansa da daha fazla üzerine gitmek istemedi. Söz konusu Gökçe olunca Emir beyin ne yapacağını kestiremiyordu. Olay kendinden yana döndüğünde Güniz'in tavrının kendisini kurtarmaya yetmeyeceğinin gayet farkındaydı.

"Bugün bu kadar yeter yarın devam edersiniz temizliğe"

Rukiye'nin ardından elinde ki bezi fırlatan Suzan derin bir nefes aldı. Sabahtan beri canı çıkmıştı ama Gökçe herkesten daha fazla yorulmuştu. Kadın resmen canını çıkarmıştı Gökçe'nin. Üst katların yerlere kadar olan camlarını sildirmiş bir de bununa yetinmeyip buz gibi havada dışarıda ki havuzu tek başına temizletmişti.

"Sanki havuza girecek hava var da dışarıda"

Öfkeli adımlarla yukarıda ki camları silmeye devam eden Gökçe'nin yanına gitti. Onu elleri kafasında oturur halde bulunca telaşla yanına gitti.

"Gökçe iyi misin kuzum?"

Gökçe eğdiği kafasını kaldırarak baktı Suzan'a. Çok üşüyordu. İçinin titremesine mani olamıyordu.

"Çok üşüyorum Suzan. Bir de başım çok ağrıyor. Ama daha burası bitmedi"

"Saçmalama be kızım. Kalk odana götüreyim seni? Çok kötü görünüyorsun"

Sensiz Geçen YıllarNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ