Hastalık...

11.4K 794 80
                                    

Akşam olup da gitme vakti geldiğinde Gökçe'nin istediği en son şey o eve gitmekti. Ama buna mecbur olduğunu da biliyordu. Sıkıntıyla önünde ki yemekle oynadığı için Can ve Hakan'ın büyük bir merakla kendisini izlediğinin farkında değildi. Derin bir of çekip çatalı bırakıp kafasını kaldırdığında iki çift keskin bakışla karşılaştı.

"Ne! Neden bakıyorsunuz bana öyle!"

Hakan kafasını iki yana sallayıp susmayı tercih ederken Can, Hakan kadar sabırlı değildi.

"Etrafına ışık saçıyorsun da bakışlarımızı alamıyoruz senden"

Canı ne kadar sıkkın olursa olsun Can'ın kendisini güldürebilmesine şaşırıyordu Gökçe. Cüssesinden beklenmeyecek kadar esprili ve hazır cevap bir adamdı Can ve oldukça eğlenceli bir kişiliği vardı. Ama ilk bakışta kızları ürküttüğü için kimse onun derinlerine inemiyordu. Ya da onu derinlemesine anlayan bir kadın çıkmamıştı karşısına henüz. Önünde ki yemeğe işkence yapmayı bırakıp ayağa kalktı.

"Gitsem iyi olur. Geç oldu"

Gökçe ayaklanınca iki adamda hemen kalktı yerlerinden.

"Kızım sen bugün tamamen izinli değimlisin? Sabah gidersin işe, bu gece burada kal"

Gökçe de bu gece burada kalmak istiyordu ama Emirden de çekinmiyor değildi. Genç adamın yapacaklarının sınırını bilememek Gökçe'yi oldukça rahatsız ediyordu. Ondan bu denli çekinmeyi içine sindiremese de gerçek buydu.

"Yok ben gideyim. Yarın sabah Emir'in sinirli haliyle uğraşmak istemiyorum.

"Başlatma Emir'in sinirinden"

Bu sefer sabredemeyen Hakan olmuştu. "Bu gece burada kal , yarın sabah ben seni götürürüm. "

Gökçe daha fazla direnmeden kabul etti Hakan'ın teklifini. Hiçbir şekilde o eve gitmek istemiyordu ama başka da bir seçeneği de yoktu. Elinde ki çatalı masaya bırakarak ayağa kalktı.

"Ben yatıyorum. Size iyi geceler"

Gökçe'nin odadan çıkmasıyla birlikte Hakan da fırladı oturduğu sandalyeden. Bir yandan deli gibi odayı arşınlarken bir yandan da anlaşılmaz bir şeyler mırıldanıyordu.

"Otur şuraya Hakan. Başımı döndürüyorsun!"

"Böyle eli kolu bağlı olmaktan nefret ediyorum. O herifin Gökçe'nin üzerinde bu şeklide hak iddia etmesini kaldıramıyorum"

Can da Hakan ile aynı hisleri paylaşıyordu ama sakin kalmaları gerektiğinin de farkındaydı.

"Ben de senin gibi düşünüyorum ama sakin olmamız lazım. Gökçe'nin hayatı zaten yeterince karışık daha fazla karıştırmanın manası yok"

Gökçe yattığı yerden arkadaşlarının konuşmalarını dinliyordu. Onları da üzdüğünü biliyordu ama yanında oldukları için de çok mutluydu. Şimdiye kadar katlanabileceğinden fazla yük binmişti omuzlarına ve bir yerde çöküp kalmaktan çok korkuyordu. O iki can dostunun onu düştüğü yerden kaldıracağını bilmek savaşmak için güç veriyordu. Yanağından süzülen yaşları silerek yattığı yerde sırt üstü döndü. Görmeyen gözlerle tavana bakarken yarının ne kadar zor geçeceğini düşünüyordu.

Emir dördüncü kadehi kafasına dikerken Gökçe'nin bu gece gelmeyeceği gerçeğini sindirmeye çalışıyordu. Tehditlerinin Gökçe üzerinde işe yaramaması daha da sinirlenmesine neden oluyordu. Gökçe'nin hayatı her şekilde avuçlarının arasındaydı ama gel gör ki sanki üstün taraf kendisiymiş gibi davranıyordu. Ayağa kalkarak camın önüne gitti. Aç karnına içtiği içkiler midesini yakmıştı ama içinde ki kıskançlık daha çok canını yakıyordu. Arif den aldığı bilgiye göre Gökçe Can denen herifin yanındaydı o bu gerçeği kaldıramıyordu.

Sensiz Geçen YıllarUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum