#Özür Dilerim Meleğim#

3.5K 212 96
                                    

 Jimin'in verdiği adrese gelince taksiciye parasını uzatıp para üstünü alma gereği duymadan hızlıca arabadan indim. Gerçekten de etrafta hiç kimse yoktu. Sadece nehrin manzarasıyla güzelleşen boş bir arazı vardı. Burayı nereden bulduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı bile.

 Etrafta gözlerimle Jimin'i ararken, ileride bir yere oturduğunu gördüm. Öfke dolu adımlarımla yanına gittiğimde geldiğimi fark ederek bakışlarını bana çevirdi. Gülümseyerek oturduğu yerden kalktı ve yerlerin tozlu oluşu sebebiyle pantolonunu temizledi.

 ''Gelmişsin.'' dedi gülümseyerek.

 Evet. Gülümsüyordu. Ben ise onun aksime bağırmamak için dişlerimi dudaklarıma geçirmiştim. Surat ifademde ki öfkeyi görünce gülümsemesi anında yok oldu.

 ''Young Jae sorun ne? Zaten telefonda da sesin bir garipti.''

 Ellerimi ne zamandan beri yumruk şeklinde sıktığımı bilmiyorum ama tırnaklarımın içine girdiği avuç içlerim inanılmaz acıyordu. Üstelik bu acı, yumruk yaptığım ellerimi serbest bıraktığımda 2 katına çıkmıştı.

 Cebimden telefonumu alıp açtım. Açar açmaz karşıma Jimin'in o fotoğrafı çıktı. Bir kez daha canımı yakmak pahasına fotoğrafa baktım ve ardından Jimin'e döndürdüm. Gözleri telefonuma kaydığında bir süre konuşmadan fotoğrafa baktı daha sonra anlamamış bakışlarını bana çıkardı.

 ''Bu ne?''

 Gözümden nihayetinde akmayı başarabilen yaşla beraber dilimde çözülmüştü.

 ''Asıl bunu benim sormam gerek! Sevgili olduğumuzu açıklamamızın üzerinden henüz bir gün geçmişken bu da ne demek oluyor Jimin?! Daha hiçbir şeye başlamadık bile. Neden her yerde senin benimle olması gereken ilişki skandal haberlerin bu kızla çıkıyor? Kim bu kız?!''

 Çığlık atarcasına bağırıyordum. Bu tepkiyi benden beklemediği için Jimin'de şaşkındı.

 ''Young Jae kendine gel. O kız benim çocukluk arkadaşım.''

 Telefonu tutan elimi aşağıya indirip var gücümle sıktım. Şu an yumruğumu Jimin'in suratına geçirmek istiyordum ve kendime bu konuda zar zor hakim oluyordum.

 ''Her çocukluk arkadaşınla böyle yakınlaşır mısın?!''

 ''Hiçbir şey bildiğin yok! Bu kızın bana geçmişte yaptığı şeyler hakkında en ufak bir fikrin olsaydı emin ol böyle aptalca bir konuşma geçmezdi aramızda!'' dedi Jimin yükselen sesiyle.

 Verdiğim tepkiye karşı gözle görülür bir şekilde sinirlenmişti ve bu sinirini o da çekinmeden gösteriyordu.

 ''Anlat ki bileyim değil mi?! Ne yapmamı istiyorsun? Saesang*psikopat fanlara deniyor* fanların gibi senin her şeyini araştırmam mı gerekiyor? Ben seninle sevgili ilişkisi yaşamak istiyorum. İdol-fan ilişkisi değil! Bana bir şeyleri anlatman gerek ki öğrenmeliyim değil mi?!'' 

 Ne zamandır, akan gözyaşlarıma boğulduğumun farkında değildim ama sabahtan beri tuttuğum yaşlar şimdi durmaksızın akıyordu. 

 Jimin sinirle elini saçlarının arasından geçirdi ve öfkeli bakışlarını bana dikti.

 ''Gerçekten geçmişimi öğrenmeye değecek biri olduğunu mu düşünüyorsun?''

 Bir soru insanın canını nasıl bu denli yakabilir ki? Beynimden vurulmak bile daha az acı verirdi. Şu an ona çoktan teslim etmiş olduğum sevgimi, kalbimle birlikte ayaklarının altına alıp ezmişti. Gerçekten böyle kötü sözleri fark etmeden söyleyecek kadar masum muydu, yoksa bir insanın canını böylesine acıtmanın yolunu çok mu iyi biliyordu?

WINGS | pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin