27.BÖLÜM -Dost-

6K 402 75
                                    

"Bir insanın yaşayıp yaşamadığını,

atan nabzından değil;

onurlu duruşundan anlarsınız."

Ernesto Che

Bir süre daha olduğum yerde kaldıktan sonra yavaş adımlarla yürümeye başlamıştım. Burak hafifçe koşarak yanıma yetiştikten sonra yanımda yürümeye başladı. Ona ufak bir bakış attıktan sonra yürümeye devam ettim.

"Nereye gidiyorsun Hazal? Bu şekilde bir yere yalnız gitmesen daha iyi olur."

Söylediklerine karşın omuzlarımı kıstım hafifçe. "Kendimi öldürmemden mi korktun?"

Sorumla birlikte hafifçe kahkaha attıktan sonra adımlarını hızlandırıp önüme geçti ve ters adımlarla yürümeye başladı. "Neden olmasın, öldürebilirsin."

Kısa bir süre duraksadıktan sonra devam etti. "Seni böyle yalnız bırakırsam vicdanım rahat etmez. Ailem yardıma ihtiyacı olan bir kızı yalnız bırakmamam gerektiğini söylerlerdi."

Tekrar yanıma geçip normal yürümeye başladı. "Sevgilin miydi o çocuk? Nereye gitti? Neden böyle kötü oldun?"

Art arda sorduğu sorularla derin bir iç çektim sıkıntıyla. "Çok fazla konuşuyorsun."

Söylediğim kelimelere güldükten sonra eliyle zafer işareti yapmıştı.

"Sonunda benden daha kapalı kutu olan birisini bulabildim."

"Anlatmakla derdimin azalmadığını fark ettiğimden beri susuyorum." Söylediğim kelimeler üstüne ıslık çalmıştı. "Güzelmiş, kullanırım ben bu cümleyi."

Kafamı ne yaparsan yap dercesine salladıktan sonra boş olan bir taksiyi durdurmuştum.

"Buradan sonrasına tek devam edebilirim, teşekkürler."

Uzattığım elimi sıktıktan sonra dudaklarını bastırmıştı birbirine. Sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi.

"Tanıştığıma memnun oldum Hazal. Senin yanında kendimden bahsetmek zorunda kalmıyorum. Bu güzel bir his."

"Beni de kendim hakkımda konuşmak zorunda bırakmazsan iyi dost olabiliriz." Hafifçe gülümsedikten sonra taksiye binmiştim. O ise taksi hareket edene kadar el sallamıştı.

**

"Kavga da ne demek oluyor Hazal? Bana bunu açıkla!"

Annem ve Hakan abi beni oturttukları sorgu koltuğunun karşısına geçmiş kollarını göğüslerinde birleştirmişlerdi.

"Senin yüzünden kavga ettim."

Kısılan bakışlarım anneme yönelmişken ayağa kalktım hızlıca ve annemle aramdaki mesafeyi kapatarak önünde durdum.

"Eğer sen beni o lanet olası yere göndermeseydin anne..." Bir süre duraksayıp ikisinin yüzüne bakmıştım. "Şimdi o insanların elinde kullanacağı bir koz olmazdı. Hayatım boyunca benimle gelecek bir geçmişim olmazdı anne!"

Sesim yükselince Hakan abi kollarını gevşetmişti. Hızla iki-üç adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattıktan sonra kolumdan tutup annemden uzaklaştırmıştı beni.

"Annenle doğru konuş Hazal. Bu kavga etmeni gerektirecek bir konu değil!"

Tuttuğu kolumu hızlıca kurtardıktan sonra bir-iki adım gerilemiştim. "Sen hiç karışma işimize Hakan abi." Dedim parmağımı tehdit edercesine sallarken. Şu an ne söylediklerimin farkındaydım ne de hareketlerimin.

AKVA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin