14.BÖLÜM -24 Saat-

9.1K 554 97
                                    

"Bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir,

Ansızın aklına getirip yalnızlaşıyorsa, işte o zaman sevmiştir. "

Turgut UYAR

Efdal'le ikimiz şaşkın gözlerle birbirimize bakarken doktor odadan ayrılmıştı bile. Yirmi dört saati nasıl geçireceğimizi aklımın ucundan dahi geçiremezken sanırım o da benimle aynı düşüncedeydi ki, bakışları gözlerime dalmıştı.

Dikkatini dağıtmak için hafifçe öksürdükten sonra sedyenin üzerinde doğruldum hızlıca. Dağılan dikkatiyle birlikte kafasını salladıktan sonra yaslandığı duvardan uzaklaşmıştı hızlıca. Elimi tutup kalkmama yardımcı olduktan sonra hafifçe elimi çektim.

"Kendim yürüyebilirim."

"Uykun var mı?"

Sorduğu soruya olumlu bir şekilde kafamı salladıktan sonra ne yapacağını bilmediği zamanlarda yaptığı gibi saçlarını karıştırdı.

"Bu gece uyumaman lazım. Yarın akşama kadar hatta."

Bir yandan yürürken ara ara bakış alanımın bulanıklaştığını hissetmem dışında bir sorunum yoktu. Uykum gelmişti hafiften ama dayanmam gerekiyordu.

"Sen odana git, camı açıp önünde otur biraz. Sakın yatağa yatma. Ben geleceğim."

Söylediklerini kafamla onayladıktan sonra yollarımızı ayırmıştık. Ben asansöre yönelmiştim, o ise çıkış kapısına yönelmişti.

Odama doğru yavaş adımlarla ilerliyordum. Yalnız başıma olduğum sürece uykuyu seven birisi olarak karşı koyamayacaktım.

Odanın kapısını açtığımda lambasının açık olduğunu ve içeriden sesler geldiğini fark etmemle biraz korkmuştum. Hızlı adımlarla odanın içerisine girdiğimde yatağın üstüne oturan Gürkan'la karşılaşmam bir olmuştu.

Bakışlarım kapalı olan kapıya yönelirken Efdal'in ne zaman geleceğini kestiremediğimden onu göndermem gerektiğini anlamıştım. İkisinin arası zaten gergindi. Bir de bu akşam bu şekilde karşılaşırsalar hiç iyi olmayacaktı.

"Hazal, gelebildin sonunda. Seni merak ettim öyle gidince."

Yataktan hızlıca kalkıp yanıma gelmişti. Söylediklerine tebessüm ettikten sonra cama doğru gidip hızlıca camı açmıştım Efdal'in söylediği gibi. Mermerin üstüne zıplayarak oturduktan sonra ayaklarımı sallarken bir yandan da Gürkan'a cevap vermiştim.

"Merak etmeni gerektirecek bir şey yok." Duvardaki saate baktıktan sonra devam ettim. "Saatte geç olmuş."

Yaptığım imayı anlasa da, anlamamazlıktan gelerek önümde dikilmişti tekrar. Gözlerim kapı ve saat arasında mekik dokurken Efdal'in gelme ihtimalini hesaplıyordum.

"Bir sorun mu var Hazal? Birisini mi bekliyorsun yoksa?"

Gürkan'ın sorularıyla dikkatim dağılırken yüzüne baktım şaşkın ördekler gibi.

"Yok, hayır." Derken kapının açılması bir olmuştu. Korkuyla bakışlarım kapıya doğru dönerken Gürkan'da aynı şekilde kapıya doğru çevirmişti bakışlarını.

Gelen kişinin Efdal değil de hemşire olduğunu görmemle birlikte derin bir nefes almıştım. Gürkan bakışlarındaki şaşkınlığı gizleyemeden hemşireye bakıyordu. Hemşire de onu görünce şaşırmış olacak ki şaşkınca konuşmaya başladı.

"Gürkan? Senin ne işin var burada?"

Bakışlarım Gürkan ve hemşire arasında dönerken birbirlerini tanıdıkları net belli oluyordu. Odada neler döndüğüne anlam veremezken kendimi filmin içinde gibi hissetmiştim.

AKVA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin