Can ile İkinci Raunt

Start from the beginning
                                    

"Allah kahretsin seni! Ne beceriksiz şeysin sen ya. Gitti canım masa örtüsü. Sen bunun kaç para olduğunu biliyor musun gerizekalı mahluk?

Koca ev Güniz'in sesi ile inlerken Emir yukarıda üzerini değiştiriyordu. Güniz'in her kelimesi ile daha çok kasılarak aşağıya indi. Gökçe saklayamadığı bir acı ile elini tutarken kesikten hala kan damlamaya devam ediyordu. Emir'in geldiğini fark eden Güniz üzgün bir yüzle Emir'e döndü. Emir'in son bir hafta da Gökçe'ye dediği hiçbir şeye karşı çıkmamasından güç alarak "Baksana şu salak şeyin yaptığına Emir. Mahvetti güzelim örtüyü" diye haykırdı. Ama Emir'in kapkara gözleri ile karşılaşmak beklemediği bir şeydi. Geri adım atmayarak dimdik bu bakışları karşılamak kolay olmasa da pes etmedi.

Emir ise Güniz'i işitmiyordu bile. Odaklandığı tek şey Gökçe'nin çektiği acıydı.

"Nasıl kestin bu kadar derin?"

Gökçe'nin kolundan tutarak alt katta ki banyoya yöneltti. Gökçe ise girdiği şoktan çıkmıştı.

"Ben hallederim"

Gökçe hala kanamaya devam eden elini çekmek istedi ama Emir hafif bir baskıyla bunu engeldi.

"Çekme elini lütfen. Derin kesmişsin dikiş gerekebilir"

"Dikiş gerekeceğini sanmıyorum. Abartmaya gerek yok. Sadece küçük bir kesik"

"Sadece küçük bir kesik olmadığını sende biliyorsun Gökçe. Masa kana bulandı resmen"

Gökçe hem yanan canı hem de Emir'e olan yakınlığı yüzünden zor durumdaydı. Gözlerine hücum eden yaşları geri itti.

"Örtüyü de batırdım. Çok üzgünüm. Maaşımdan..."

Emir onun titreyen sesinin de gözlerine hücum eden yaşlarında farkındaydı. Tam bir şeyler söylemek üzereydi ki işittikleri ile sinirlendi.

"Saçmalama Gökçe. Masa örtüsü kimin umurunda Allah aşkına!!!"

"Güniz hanım..."

Attığı tek bir bakışla Gökçe'yi susturdu.

Yeniden "Saçmalama" demekle yetindi sadece.

Güniz de banyoya gelmiş yaslandığı kapıdan onları izliyordu. Gökçe'nin elinin Emir'in avuçlarında olması sinirlerini bozuyordu. Onun bu korunmaya muhtaç halleri ve Emir'in de bu tuzağa düşmesini kaldıramıyordu.

"Bilerek kestin elini değil mi? Emir sana acısın , seninle ilgilensin. Tek derin bu değil mi? Emir'i yeniden etkilemek. Emir'in seni bu eve getirmesi de umutlanmana neden oldu tabiî ki. Sen de haklısın kim olsa..."

"Güniz yeter artık!"

Emir bulduğu ilk fırsatta araya girdi. "Saçmalamayı kes lütfen. Kızın burada eli kanıyor sen ne derdindesin"

"Ama görmüyor musun Emir? Bu kadar mı köreltiyor bu kadın senin gözlerini"

Gökçe bu saçma muhabbetin içinde daha fazla yer almak istemiyordu. Ama en çok da Güniz'in şimşeklerini üzerine çekmek istemiyordu. Elini Emir'in elinden çekerek aralarına mesafe koydu.

"Ben hallederim. Yardımlarınız için teşekkür ederim"

Hala kapının yanında durmaya devam eden Güniz'e değmeden kapıdan çıktı. Kendilerine ait banyoda eline gerekli ilk yardımı yaptı. Kanaması durmuştu ve dikişi gerektirecek kadar derin bir kesik değildi. Yarayı güzelce bantladıktan sonra yemek servisine yardım etmek için aşağıya indi. Suzan az önce kendi kanıyla kırmızıya boyanan masa örtüsünü yenisi ile değiştirmiş ve sofrayı hazırlamıştı. Kendisi yemek odasına girdiğinde Emir ve Güniz sofaya yeni oturuyorlardı. Gökçe'yi görünce Güniz'in sinirleri yeniden tavan yapsa da yüzüne her zaman ki maskeyi geçirdi.

Sensiz Geçen YıllarWhere stories live. Discover now