Masal, Umuta dolaptan giymesi için eşyalarını çıkardı. Oğlu yatağın üzerine oturmuş tableti ile oynuyordu. O evden çıkıp gideli bir hafta olmuştu. Her gün Emir'in evlenme teklifi etmesini bekleyerek yatıp kalkmıştı ama beyefendiden hâlâ bir ses seda çıkmamıştı. Yaklaşık otuz dakika önce arayıp Umut'u görmek istediğini söylemişti. Masal inadına bu duruma izin vermeyecekti ama Umut, annesinin babasıyla konuştuğunu duyunca hevesle buluşmak istemişti. Masal da oğlunu geri çevirip üzmek istememişti.

Seçtiği ince kazağı oğluna giydirecekti ki Umut  annesine sarılıp "Babamla gidiyoyuz ya neden şen gelmiyoyşun anne?" diye sordu. Annesiyle hiç bir zaman ayrılmak istemiyordu.

"Bugün baba oğul yanlız gezerseniz daha iyi olur. Benim biraz işlerim var."

"Ama şen bizi özlemez mişin?"

"Özlerim ama nasıl olsa gelince sana sarılırım." deyip oğlunu öptü ve önce kazağını daha sonra da pantolonunu giydirdi. Umutun uzun ve uçları kıvırcık olan saçlarını tarayıp parfümünü sıktı.

Zil çalınca Umut hızla odasından çıkarken Masal da son kez aynada  kendine baktı. Sert bir duruşa sahip olmalıydı. Emire tavrını koymalıydı. Evin kapısına ulaştığında ciddi olan suratı bir amda şaşkınlıkla kaplandı. Umutu almaya Emir değil Cenk gelmişti.

"Hoş geldin." dedi gülümsemeye çalışarak. Gözleri Emiri arıyordu. Cenk bir seyler söylerken o da bahçenin dışına göz gezdiriyordu. Emir üstü açık siyah bir arabanın şoför koltuğunda mıydı yoksa yanlış mı görmüştü? Hava hafiften esiyordu. Kış gelmese de sonbahar kendini belli etmişti. Peki bu adam iyi miydi? Umut'un hasta olabileceği ihtimalini hiç mi düşünmemişti?

"Masal!"dedi Cenk. Masal irkilerek arkadaşına baktığında Cenk bir kahkaha attı. "Sana diyorum Umut biraz geç gelebilir mi? Bugün için çok planımız var,"

"Beni merakta bırakmayın ama arada arayın oğlumun sesini duyacağım." dedi.

Umut, Cenk'in kucağındayken annesine el sallayıp kollarını Cenk'in boynuna doladı. Arabaya bindiklerinde Emir oğlunu kucağına alıp yanaklarından öptü.

"Benim oğlum çok mu yakışıklı olmuş ne ?" dedi gülerek.

Umut, babasının dediklerine güldükten sonra "Yeni ayaban çok güzelmiş." dedi heyecanla.

Emr gülüp arabayı çalıştırdı ve oğlunun minik ellerini direksiyona yerleştirdi. Umut sevinç kahkahaları atarken Emir ve Cenk de bu küçük cocuğun mutluluğuna ortak oldu.

Araba durduğunda Umut şaşkınlıkla geldikleri yere baktı. Ne işleri vardı burada ?

"Neden geldik buyaya?"dedi merakla.

"Birazdan görürsün." dedi Emir. Merakla neyle karşılaşacağını bekliyordu. Bir anda içeri girdiklerinde oluşan bağırış sesleriyle Umut şaşkınlıkla ağzını araladı.

~~~ 

Umut ve Cen gittikten sonra Masal kapıyı sertçe kapatıp sinirle bir çığlık attı. Birde oğlunu bile almaya gelmemişti. Bu adamı öldürmek istiyordu. Bu kadar mı silmişti Masal'ı? Umudunu kesmişti artık Masal. Bu adamın evlilik teklifi falan edeceği yoktu. Beklemekten zaten yorulmuştu. Çünkü her umut edişten sonra hayal kırıklığına uğramak insanı yoruyordu,

Sinirle salona yürüyüp saçlarını çekiştirdi. Sevgi televizyon karşısına oturmuş dikkatle televizyon izliyordu. Masalı görmemişti. Sinirinden ağlarken Sevgi arkadaşının ağlama sesleri ile hızla yerinden kalktı. Neden ağlıyordu şimdi?

"Ne oldu canım?"

"Kapıya bile gelmedi Sevgi. Vazgeçti işte, biliyorum teklif falan yok. Bir kere daha hayallerim suya düştü. Tarıkta aynı şe-"

Benim Oğlum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin