30

344K 8.5K 781
                                    


Neşe'den,


Ölüm sessizdi.

Boşluk. Karanlık. Diplerde.

Korkunç.

Hayatta hiçbir şeyden bu kadar korkmadım. Kayla'nın bir daha olmayacak düşüncesi hıçkırıklarımı geri getirdiğinde burnumu sertçe çektim. Titreyen dudağımı araladığımda garip hırıltılı ses yeniden çıkmaya başladı.

Ömer'in kafasını kolundan kaldırıp kızarmış gözleriyle bana baktığını gördüm. Cansu "Neşe."diye seslenirken hala ağlıyordu. Gözlerim yeniden bulanıklaşmaya başladığında kafamı iki yana salladım. Bu olamazdı. Onun bir daha olmayacak olması fikri korkunçtu. Doğru gelmiyordu.

Bedenim titremeye başladığında Ömer üşüdüğümü düşünüp beni yerden kaldırmaya yeltendi. Boğazımdan o korkunç garip sesler çıkmaya devam ederken ellerini ittirdim. Kollarımı karnıma çektiğim bacaklarıma sardım. Kimseyi istemiyordum. Onu da. Sadece Kayla'yı istiyordum. Şu kapıdan çıkıp yanıma gelmesini, doktorun yanılmasını istiyordum.

Gelmeyeceği düşüncesi bütün kontrolümü elimden alıyordu. Sesli bir şekilde inlemeye ve o garip, korkunç sesleri çıkarmaya devam ettim.

Nazlı teyzem o soğuk kapının arkasındaki kızına seslenmeyi bırakmıştı. Sadece içini çekiyordu. Bunu o kadar gürültülü ve sık yapıyordu ki nefes almakta zorlandığını düşündüm. Ben de olduğu gibi. Nefes aldığımdan emin değildim. Alıyorsam bile bunu hiç de sağlıklı bir şekilde yapmıyordum. Tükürüklerim boğazımda birikmiş hırıltı çıkmasına sebep oluyordu. Kalın, boğuk bir ses bana değil de boğazından geçemeyecek kadar büyük bir şey yutmuş ve boğulmaya başlamış büyük bir hayvandan çıkar gibiydi.

Teyzem diğer yanımda kolumu okşarken soğuk bir ürpertiyle titredim.

Kayla gidemezdi. Onun olmadığı bir hayatı hayal edemiyordum. Kocaman bir boşluk. Renksiz, griye bürünmüş bir hayat. Bayat, çürümüş.

Bana onsuzluğa alışacağımı söyleyeceklerdi. Beni teselli etmeye çalışacaklardı. Sonra hayat bir şekilde ilerleyecekti ve ben bazen gülümseyecektim. Onun olmadığı bir hayatta gülümsediğimi düşünmek beynimi ortadan ikiye ayırıyordu. Gülecektim ve eve gelip yalnız kaldığımda ondan özür dileyecektim. Beni affetmesi için sürekli tekrar edecektim ve ağlayarak uyuya kalacaktım. Sonra onun var olmadığını unutmaya başlayacaktım, özür dileyişlerim azalacak, onunla gittiğimiz yerleri yeni hatıralar kaplayacak ve o hiç var olmamış gibi olana dek bu devam edecekti. Bir gün gelecek ve sadece belirli günlerde mezarına gidip soğumuş acının ufak kıpırtısıyla kuru bir gözyaşı dökecektim. Sonra uzaklaşıp onsuz ve onu hatırlamadığım saçma, yanlış, kusurlu hayatıma devam edecektim.

Berbat bir arkadaş. Berbat bir dost. Berbat bir kardeş.

O yoksa benim yaşamaya ne hakkım vardı ki?

Onun payı da bana mı düşecekti?

İsyan etmiyordum.

Acıyla yaşamaya alışmak istemiyordum. Onu her zaman hatırlayıp benimle birlikte yaşamasını istiyordum. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Yerden destek alarak ayağa kalktım. Ayaklarımı sürterek Nazlı teyzeye doğru ilerledim. Burnundan o garip ve korkunç sesi çıkarmaya devam ederken beni fark etti. Yanına oturdum. Hiçbir şey söylemeden elini tuttum. Dudağından bir hıçkırık kaçtıktan sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Parmaklarını sıktım.

Kapı açıldığında oturduğumuz yerden hızlıca kalktık. Boğuk yeşil bir kumaşın örttüğü beden dişlerimin birbirine çarpmasına sebep olurken Nazlı teyze öne doğru atıldı.

"Nereye götürüyorsunuz kızımı?"

Elimi yeniden ağzımın üstüne kapattım. Bedenimi tutan güçlü bir kolun varlığını hissedince ona yaslandım.

"Kızımı nereye götürüyorsunuz?"

"Hanımefendi izin verin lütfen."

"Vural! Kızımı götürmesinler."

Elimi daha sıkı bastırdım. Elimin altındaki çenemin titremesine engel olamıyordum. Sıcak sıvı elimin üstüne aktı.

Kayla... Oradaki Kayla olamazdı. Benim arkadaşım, canım, kardeşim, her şeyim oradaki olamazdı...

"Kızım üşür. Vural bir şey yap! Götürmesinler onu! "

Sedyeyi taşımaya çalışıyorlardı. Nazlı teyze izin vermiyordu. Vural amca ağlarken Nazlı teyzeyi sedyeden ayırmaya çalışıyordu ama o kadar kuvvetli değildi sanki. Nereye götüreceklerdi? Kayla olamazdı.

Ama nereye götüreceklerdi?

"VURAL BİR ŞEY YAP!"

Kayla değildi. Kayla mıydı o sahiden?

Bacaklarımdaki gücü kaybettiğimde sendeledim. Nazlı teyze sedyeye tutunmaya çalıştığında Vural amca onu daha güçlü bir şekilde kendine çekti. Kayla'nın hep hayal ettiği gibi sıkıca birbirlerine sarılıyorlardı şimdi. Kayla çıksana şu kapıdan, çık da gör bunu. Hep hayal ettiğin gibi!

Nazlı teyzenin haykırışları kulağımdaki uğultuyu deldiğinde kalbim öyle bir acıdı ki onu bir daha göremeyeceğimi anladım.

Sedye arkasında bıraktığı tıkırtılı tekerlek sesiyle hızlıca asansöre doğru götürüldü. Yer ayaklarımın altından kayarken tek duyduğum ses Nazlı teyzeye aitti.

"Benim kızım üşür orada."

Kötü Çocuk IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin