3

459K 9.7K 1.2K
                                    

Semih'ten,

Bu kamp her yıl olduğundan daha sıkıcı geçiyordu. Kayla'nın gelmesiyle her şeyin düzeleceğini sanmıştım ama hala içimde beni rahatsız eden bir sıkıntı vardı. İlk defa buraya yanımda velimle geldiğim için olduğunu düşünüyordum ama annemi görmüyordum bile. Benden daha çok aktivitelere katılan çılgın kadını yakaladığım zamanlar da eğlenceli geçiyordu. Annem hiçbir zaman beni germemişti zaten. O babam gibi değildi. Çoğu zaman yurtdışına sık sık çıkması gereken kişinin babam olmasını dilemiştim. Annemle sürekli vakit geçirsek ilişkimiz bu kadar iyi olur mu bunu bilmiyordum ama babamdan daha iyi olacağına şüphem yoktu.

En iyisi olmak istemiyordum. Derslerimin iyi olması hiçbir zaman babama yetmemişti. En iyisi olmak zorundaydım. En iyi notları almak da babama yetmiyordu. Birçok şeyi aynı anda yapabilmeliydim. Ders çalışırken basketbolda en iyi olmak zorundaydım. Takım kaptanı olana kadar her gün bana işe yaramazın tekiymişim gibi bakıp durmuştu. Takdirini kazanmak için hep daha fazla çalışıp daha az uyumuştum. Takım kaptanı olduğumda omzumu sıvazlamasıyla ödülümü almıştım. Söylediği tek şey haytalık edip kaptanlığımı riske atmamamla alakalıydı. Annemle büyüseydim her şey daha kolay olurdu ama maalesef her zaman yanımda olan annem değil de hiçbir şeyden memnun olmayan babamdı.

Topu elime verdiği ilk günü hafızamdan silmek istiyordum. Daha altı yaşındayken anlamıştım ne kadar iyi olursam olayım babama yaranamayacağımı. Düştüğümde hiçbir zaman yanıma gelmediğinde anlamamıştım nedenini. Şimdi anlıyordum. Zayıf olmamdan utanıyordu. Hala...

Gözümden akan yaşı silip uzandığım minderden kalktım. Mesajlara bakmak için telefonu cebimden çıkardığımda seslendi.

"Semih."

Kafamı kaldırıp Cansu'yu görünce telefonumu kilitleyip yanıma bıraktım. "Bana nefret kusmaya ara mı verdin?"

"Birkaç dakikalığına."

Minderin yanını işaret edip ona bakmayı bıraktım. Yanıma oturmadan önce birkaç saniye ayakta vakit geçirdi. Benimle olmak istemiyorken bile benimle olmak istediğini biliyordum. Hiçbir zaman ona umut vermemiştim. Belki de bu yüzden ilgisi bu kadar uzun sürmüştü.

"Kamp sandığın kadar eğlenceli geçmiyor galiba."

"Arkamızdaki eğlenen insanların yerine benim yanımda olduğuna göre sen de aynı şeyleri düşünüyor olmalısın."

Uzanmadan önce yanıma bıraktığım kahveden bir yudum aldım. Hala sıcaktı. Ona uzattığımda tereddüt etse de sonradan vazgeçip bir yudum aldı.

"Son sınıf. Lisenin bitecek olmasına inanamıyorum."

Sohbet edecektik yani... Konuşmak istediği konuya gelene kadar havadan sudan bir sohbete var mıydım? Aslında hayır ama sanırım bir şeyleri konuşup halletmemiz gerekiyordu.

"Bu üzüntü duyacağım bir şey değil."

"Biliyorum. Sen hiçbir zaman liseli değildin zaten. Hep daha fazlasıydın. Ders notlarınla erkenden üniversiteye çağrılacağını bile düşünmüştüm."

Gülümsedim. "Sana bir sır vereyim mi?"

Kafasını çevirip renkli parlak gözlerini üzerime diktiğinde gerçekten meraklı gözüküyordu. "Hafta sonları ders alıyorum. Muhtemelen üniversitede birkaç dersten muaf olurum. Babam bunu araştırmıştır. Özel bir program." Cansu şaşkın gözlerle bana bakarken elindeki kahveyi alıp bir yudum içtim. "Kendini topla. Evlilik teklifi etmişim gibi bakıyorsun."

Boğazını temizlediğinde gülümseyip kahveyi uzattım. "Daha önce evlilik teklifi ettiğim için biliyorum. Sadece yüz ifadesini görmek için merak etme. Evlenmiyorum."

Kötü Çocuk IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin