17

377K 8.9K 1.6K
                                    

Hata yapacağımı biliyordum ama son zamanlarda zaten iyi bir insan olma yolundan fazlasıyla kaytarıyordum. Bir taksi durdurup hatırladığım kadarıyla tarif etmeye çalıştıktan sonra arkama yaslanıp burnumu çeke çeke camdan dışarıyı izledim.

Taksi durduğunda ücretimi verip kendimi dışarıya attım. Bu sokağı biliyordum.

İçeri girip bara doğru yürürken kimsenin olmadığını fark ettim. Bu saatlerde birinin olmasını da beklemiyordum zaten.

Tabureyi çekip oturduktan sonra "Sarhoş olabileceğim bir şey verir misin?"dedim. Sırtı bana dönük olan çocuk "Bu saatte mi?"diye sorduğunda "Evet."diye mırıldandım.

Bana baktığında gözlerini büyütmüştü. İncelemesine izin verirken bakışlarımı ondan ayırmadım.

"Bu saatte bu hal ne? Aldatıldın mı? Gözlerini böyle morartacak kadar ağladın ama benden sana tavsiye burası çözüm değil. Ne bileyim eve gidip müzik aç ve çikolata falan ye."

Konuşurken bakışlarımı bir an bile olsun ondan ayırmamıştım. Kendini çok zeki sanıyordu herhalde.

"Aldatılmadım. Aslında teorik olarak şu an sevgilim sayılan çocuk benim yanımda olmak varken güzeller güzeli çocukluk arkadaşına gidiyor ama aldatılmış sayılmam."dedikten sonra dirseğimi barın üstüne koyup başımı yumruk yaptığım elime yasladım.

Çocuk kuruladığı bardakları dizerken çarpık bir gülümsemeyle beni izliyordu.

"Seni tanıyorum. Çöplüğe düşmüş prenses gibisin. Sana bir şey vermeyeceğim."

Elimi çantama atıp para çıkardıktan sonra barın üstüne koydum.

"Reşit olduğuma emin olabilirsin. Vay be! Ne doğum günüydü ama. Ben hariç herkes sanki o günü bekliyordu. Üstelik sandığın kadar iyi değilim."

Tek kaşımı kaldırıp onu ikna etmek için bakarken "İnan bana."dedim. Gülümseyerek bir bardağı barın üstüne koyduktan sonra arkasını döndü ve elindeki bir şişeyle tekrar bana döndü.

"Al bakalım kötü kız."dedi dalga geçerek.

"Telefonumu çaldırdım. Bir arkadaşımı kaybettim. Erkek arkadaşım çocukluk arkadaşını mutlu etmenin derdinde. Daha kötü bir gün olabilir miydi?"diye sorduğumda başını eğerek gülümsedi.

"İçmekten vazgeçtin sanırım."

"Hayır. Söyledim ya daha önce de içtim ve yani tüm bu barmenler dert dinler olayı yalan mı? Bence iyi arkadaş olabiliriz. Çevremdekilerin dediğine göre tanıştığım kimseden kopamıyormuşum."

"Konuşmayı seviyorsun değil mi?"

Bardağı kaldırıp dikledikten sonra büyük büyük yudumlar aldım.

Boğazımdaki acıyı ve tadı düşünmeden yutkunduktan sonra boş bardağı barın üstüne bıraktım.

Yeni doldurulmuş bardağı bu sefer ara vererek üç yudumda bitirmiştim. Bana arkasını dönük işini yapan barmene Bay Harrington'ı anlatırken duvardaki saatten yarım saatin geçtiğini görebiliyordum.

Dördüncü bardağı elime aldığımda düşürmek üzereyken başka bir el tutup elimden çekti. Kafamı kaldırıp baktığımda mor bir surat ve bir çift renkli gözle karşılaştım.

"Sonunda."

"Aramızda bir arkadaşlık ilişkisi kurulduğunu sanıyordum."

Caner "Ne oluyor sana Kayla?"diye sordu.

"Hiç."deyip elindeki bardağa uzandığımda bardağı biraz daha geriye ittirdi.

"Bir deli mi ne ölmüş. Erkek arkadaşı da güzeller güzeli çocukluk arkadaşının yanındaymış. Ha bir de telefonunu kaybetmiş. Ailesinden birine ulaşamayacağım için seni çağırdım. Doğru hatırlamışım siz tanışıyorsunuz."

Kötü Çocuk IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin