BÖLÜM 65-Beyaz Dutlar

9.4K 358 16
                                    



Sabah gözlerimi üzerime düşen güneş ışınları sayesinde araladım.Karanlığa alışmış gözlerim hiç açılmak istemiyordu.Uyumama rağmen hala yorgun ve bitkin hissediyordum.Yataktan kalkıp üzerimdeki bornozu çıkardım ve pijamalarımı giyip tekrar yatağa yattım.Daha önce hiç bunalıma girmemiştim.Hayatım boyunca yaşamaktan zevk almıştım ve hala öyle devam ediyordu.Yeni güne gözlerimi hep umut dolu açardım.Ama bugün farklı duyguları yaşadığım birgün olduğu için pek de mutlu uyanamadım.Hala onu düşleyip onu bekliyordum.Vazgeçemiyordum bile.

Hiçbir zaman sahip olduğum şeyleri paylaşmak istemezdim.Sahip olduklarım benimdi.Başkaları asla onlara dokunamazdı.İşte Azat'ı da böyle sahiplenmiştim.Onu paylaşmak istememem olağandışı bir şey değildi.Her kız arasında duygusal bir bağ olduğu erkeği sahiplenirdi.Bende öyle yapmıştım.

Şu anda hislerim tekrardan gözden geçirmeliydim.Tekrardan düşünmek ve salıklı kararlar almam gerekirdi.Geleceğim için.

Bu yalnızlıkltan faydalanıp geçtiğim yolları tekrardan düşünmeye başladım.Ama o sırada annem odama girdi.Düşüncelerimi rafa kaldırıp anneme döndüm.

"Uyanmışsın tatlım.Kaç kez sana baktım.Öğlene kadar uyudun.Çok yorulmuşsun."saçlarımın arasına öpücükler kondurup bana baktı. "Sen iyi misin?"annem bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.Ama ona olanları anlatmak istemiyordum.Aslında anlatabilirdim.Sadece Azatla konuştuktan sonra herkese ilişkimizi sonlandırdığımızı anlatmak en doğrusuydu.Annemi daha fazla tedirgin etmede "İyiyim.Sadece biraz yorgunum.Dinlensem iyi olur."dedim.Onu bir şeylere ikna etmek zordu.Ters giden bir şeylerin olduğunu hemen anlardı.Ona yalan söylemeyi sevmiyordum.Bazen mecbur kalıyordum ama yine de yalan çok söylemezdim.Biraz oyunculuk yeteneğimi kullanıp onu iyi olduğuma ve bir şeyler yemek istemediğime inandırmaya çalıştım.En nihayetinde odadan çıktı.Annemin gitmesinin ardından tekrardan yatağıma gömüldüm.

Parmağımda yüzükle oynadım bir süre.Sanki o da ilişkimizin kirlendiğini anlamış gibi parlamıyordu.Tekrardan kapım çaldı ve Durul girdi içeri "Canım sen iyi misin?"

"İyiyim Durul ne oldu?"Durul derin bir nefes alıp yanıma oturdu. "Azat Çağan'a bir şeyler anlatıyordu.Çok sinirliydi."onun adını duyunca kalbim tekrardan deli gibi atmaya başladı.Ardından birkaç damla gözyaşıda peşinden geldi.Durul'a her şeyi anlattım.Beni dikkatle dinledi.Ona bir şeyler anlatmak beni rahatlatmıştı.Ben susunca çenemi hafifçe kaldırdı. "Sana tek bir şey soracağım Mehir.Neden hala o?"başımı geriye atıp tavana baktım.Güzel bir soruydu.Neden hala o?Neden?

Tavana diktiğim gözlerimi çekip oturur pozisyona geldim.Burnumu çekip konuşmaya başladım.

"Çünkü...Çünkü hiçbir şey beni onun kadar yaralamadı ve hiçbir şey beni onun kadar mutlu etmedi."dedim.Yanağımdan akan gözyaşlarımı sildi. "Arkadaşım sen gerçek aşka tutulmuşsun."

"Durul ben ne yapacağım?"sabırla nefesi verip bana daha çok sokuldu. "Bugün konuşma onunla.Azat'ın da kafasını toplaması gerekiyor.Ama yarın git konuş.Onu dinle.Sonra hislerini söyle.Ben eminim en doğru kararı vereceksiniz."onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıydım.Banim her zaman yanımdaydı.Dertlerime ortak olur yol gösterirdi.Şimdi de içimi açmıştı.Umut tohumlarıma can vermişti.

"İyi ki varsın."boynuna sıkı sıkı sarıldım. "İyi varım."dedi.Boynumdaki kollarımı çözüp ayağa kalktı. "Ben gideyim artık.Sende dinlen biraz.Çok düşünme yeter artık.Beynin patlayacak diye korkuyorum."arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.Sonra tekrar bana dönüp "Anneni idare ederim.Kimseyi göndermem buraya.Keyfine bak."hayali öpücük gönderip göz kırptı.Aynı öpücüğü bende ona gönderdim ve odadan çıkışını izledim.

Hava kararmaya başlamıştı.Ne kadar çok uyumuşum ben?Uyku değilde Durul beni kendime getirmişti.Kendimi hafiflemiş hissediyordum.Çok düşünmek yoktu.O yüzden komidinin üzerinde duran kitabı elime alıp okumaya başladım.Azat sayesinde Mitoloji kitapları okuyordum.Onun bana anlattığı efsaneler ruhumu okşuyordu.Mitoloji ona ait bir alandı sanki.Ben de onu okuyordum.

Kitaptaki Pyramus ile Thisbe'nin efsanesi smanlı kağıdı ıslatmaya yetmişti bile.

Aşıktır birbirlerine Pyramus ile Thisbe ama aileleri razı değildir bu işe. Kaçmaya karar verirler gece yarısı her zaman ki dut ağacının altında buluşacaklardır. Thisbe erken gelir ve beklemeye başlar o sıra avını yeni yemiş bir aslan yaklaşır oraya korkan kız kaçarken harmanisini düşürür. Düşen bez parçası aslanın ilgisini çeker ve onu parçalar bu sırada avının kanları bulaşır ona. Pyramus geldiğinde parçalanmış ve kanlı harmaniyi görür vaktinde yetişip sevgilisini kurtaramadığı için kılıcını çekerek göğsüne saplar fışkıran kanlar kızıla boyar bembeyaz dutları. Korkusu geçen Thisbe geri dönünce cansız bedenini bulur Pyramusun dayanamaz kılıcı alarak kendine saplar ve onun da kanı dutlara fışkırarak karışır sevgilisininkine. Derler ki bu aşkı anımsatmak için artık kızıla boyalıdır vaktiyle bembeyaz olan dutlar. Beyaz dutlar ise kavuşabilmiş sevgilileri kutsamaktadır hala.

Beyaz dutlar...Onunla eğer olur da eskisi gibi olursak bir tabak dolusu beyaz dut yiyeceğime söz verdim.Ne kadar da dokunaklı bir öyküydü bu.Boşuna dememişler Aşkın sınırları yoktur diye.Kaldığım yere ayracımı koyup yorganıma sokuldum.Elim yanımda duran ayıya kaydı.Onun bana aldığı ilk hediyeydi.Benim için değerliydi.Üstelik onun kokusu sinmişti.Özlemimi o ayıya sarılıp giderebilirdim.Yerini asla bir ayı dolduramazdı.Bir süre idare ediyordu beni.Kendime sürekli yarının iyi bir gün olacağını hatırlattım.Ta ki telefonuma gelen o görüntüye kadar...

Cancanlarım,tatlışlarım!!Aslında burada bırakıp uzun süre yazmamayı düşünüyorummm.Üzgünüm!!

(Aşağı bakmayın :):):)







Demeyi çok isterdim ama öyle bir şey yapmayacağım.Birazdan yeni bölüm geliyor.Sıkı durunnnn

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin