BÖLÜM 62-Kır çiçekleri

10.2K 388 8
                                    



Ağlasam sesimi duyar mısınız

mısralarımda?

Dokunabilir misiniz

gözyaşlarıma

ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerin kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce...

Gözyaşlarım ellerime düştüğü an anladım yaşadığımı.Tepkisizce duruyordum öylece.Bulunduğum durumu kavramaya çalışıyordum belki de.Kendimi iki insanın dudakları arasında sıkışmış gibi hissettim.Duygularım,hislerim benden çekiliyordu.Konuşamıyordum bile.

Bir damla daha firar etti gözümden.Ve sonra birkaç tane daha...

Belki de bundan sonra yapacağım tek şeydi ağlamak.

"A-Azat."doğru sözcüğü seçtiğimden bile emin değildim.Titrek ve acı çeken sesimle sadece onun adını söyleyebilmiştim.Dudaklarını Badeden ayırıp hızla bana döndü.Tıpkı benim onları ilk gördüğümde şaşırdığım gibi o da şaşırmıştı beni gördüğüne. "Mehir."dedi.Birbirimize sadece adlarımızla hitap edebiliyorduk.Bu durumda başka ne denebilirdi ki?

"Mehir ben...Ben açıklayabilirim.Ben hiçbir şey yap-"sözünü kesip ellerimi önümde siper ettim.Bana yaklaşmasını hatta dokunmasını bile istemiyordum.

"Siz erkekler hiçbir şey yapmazsınız zaten.En fazla ne yapmış olabilirsin ki?Çok çok bir kızı öpersin.Sakın bana dokunma.Hatta adımı bile ağzına alma artık."sesimi oldukça güçlü çıkmasına gayret ettim.Ne kadar başarılı oldumu bilmiyorum.İçimden bir şeylerin teker teker koptuğunu hissediyordum.Bir şeylerin sonuna geldiğimi..Sanırım her şeyin bir başlangıcı olduğunu söylediğimde sonları unutmuştum.Her hikayenin bir sonu olduğu gibi.Benim de hatta bizim de sonumuz bugündü.Birileri yeni hayatlarının başlangıç adımlarını atarken biz son adımlarımızı atmak için hazırlanıyormuşuz.Kitabın sonuna gelmiştim.Oysa daha başında gibi hissediyordum.Daha ilk cümleleri okuyordum sanki.Sanırım hikayemi biraz hızlı okumuştum.Ya da...ya da ben bitmiş bir kitabın ölmüş karakteriydim.Oysa ki başrol ölemezdi.O ölürsen kitap biter,film biterdi.Ama ben öldürülmüştüm sevdiğim adam tarafında.Yerimeyse yeni başrol koymuştu.Nasıl varolabilirdim ki o kitapta.Öldüğümde birkaç satır adım geçerdi o kadar.Ya da geri de bıraktığım anılar hatırlanırdı.

"Mehir lütfen böyle yapma."

Başka ne yapabilirim ki?

Ne yapmam gerekir?

Ölmüş bir karakter ne yapar?

Bunların hiçbirini bilmiyorum.Belki de unutulmayacak bir final konuşması yapmalıydım.Ama onu bile beceremedim. "Sadece benden uzak dur.Lütfen..."tekrardan akmaya başlayan gözyaşlarımı durdurmak için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.Azat'ın yüzüne bile bakmadan oradan ayrıldım.Herkes arabasına binip gidiyordu.Bense bilmediğim sokakların arasına girip gecenin karanlığında kayboluyordum.Sanırım şu anda ihtiyacım olan karanlıktı.Hem de alacakaranlık.

Ben böyle bir şey yaşamak için ne yapmıştım ya da ona ne yaşatmıştım.Daha birkaç saat önce beni herşeyden koruyacağını söyleyen adam,şimdi kendini başka bir kızın dudaklarına bıraktı.Bu canımı acıtıyordu.Hem de çok.

Kalbimi,ruhumu ve hatta bedenimi emanet ettiğim;her şeyiyle güvendiğim;korkularıma rağmen sevdiğim adam beni paramparça yapmıştı.

Kendimi küçük bir çocuğun elinde oynağı değerli vazo gibi hissediyorum.Annesi gelince korkuyla ellerinin arasından bıraktığı ve tuzla buz olduğu değerli bir vazo...Azat'ın ellerinin arasına koymuştum kendimi.Sıkı sıkı tutacağından emindim.Belki de birine bu kadar çok güvenmem en büyük hatamdı.

Bir duvarın dibine çöküp oturdum.Çıplak sırtım soğuk duvara değdikçe içim ürperiyordu.Ama bu umrumda bile değildi.Üşümem gerekiyordu kendime gelmem için.

Neden vazgeçemiyorum senden?Neden bu kadar canımı acıtıyorsun?Neden beni paramparça ediyorsun?

Tek bir cevabım var bütün sorulara.Seni hala deli gibi seviyorum.Ölmüş kalbimle,yaralı ruhumla,kanayan bedenimle bile seviyorum.

Kurak topraklarımı gübreleyen,en güzel çiçeklerini ekendin sen gönlüme.Vazgeçmek kolay mıydı şimdi?

Saatlerce ağlasam,seni düşlesem bile kabuk bağlayamaz yaralarım.Senden geriye kalan anılarla avunmaktır tesellim.

Kaç saat orada öylece kaldım bilmiyorum ama artık eve gitmem gerektiğini anladığım zaman ayaklandım.Dengemi bile kuramıyordum.Duvara tutunup zorla ayağa kalktım.Yürümeme engel olan topuklularımı çıkarıp elime aldım ve ana caddeye doğru yürümeye başladım.Hele ki çok uzaklaşmamıştım.Bu yüzden şanslıydım.Gecenin bu saati başıma bir şey gelmesi çok olasıydı.O yüzden yoldan geçen taksiyi hemen durdurdum.Taksici bana tuhaf tuhaf bakıyordu.Bakması normaldi.Yüzümdeki makyajın iğrenç bir hal aldığından eminim.Azat'ın yaşadığı o konağa gitmek istemiyordum.Onun olduğu yerde olmak bana daha çok acı çektirirdi.Ama oraya gitmekten başka şansım da yoktu.Şoföre konağın adresini söyledim.Çok geçmeden beni konağın önünde bıraktı.Çantamdaki bütün parayı verip taksiden indim.Bu konaktan da,Mardinden de,Azatdan da nefret ediyorum.Hiç kimseyi görmek,onun dokunduğu yerlere dokunmak istemiyorum.Tek isteğim ait olduğum yere gitmek.Ankara'ya...

Konaktaki herkes uyumuştu.Bu durum beni biraz rahatlatmıştı.Çünkü kimseye hesap vermek zorunda olmayacaktım.Hemen odama çıkıp kapıyı arkamdan kapattım.Sanki odanın içi bile o kokuyordu.Bu tekrardan ağlamama sebep oldu.Kapını yanına çöküp tekrardan gözyaşlarımı serbest bıraktım.Bir an önce buradan kurtulmalıyım.Berdel olacak olmam umrumda bile değil.Artık ne olursa olsun.Ben sadece mutlu olduğum yerde yaşamak istiyorum.Oysa bugüne kadar en mutlu olduğum yer burası,Azat'ın kollarıydı.

Çabuk vazgeçmişti benden.Üstelik Bade için.Onda olupta bende olmayan şey ne onu çok merak ediyorum.Bana daha önce hiç tatmadığım kullanılmışlık hissi veren bu duyguyu yaşatmasındaki amaç ne onu çok merak ediyorum.Ellerim isemsizce dudağıma gitti.Acaba beni öptüğü gibi mi öpmüştü onu? Yoksa onun dudakları daha mı yumuşaktı? Ya da ruju bulaşmış mıydı dudaklarına?

Ah!Ruj.Bugün yaşadığımız olay geldi aklıma.Kırmızı rujum ona bulaşınca nasıl tedirgin olmuştu. 'Ömür boyu bu rujla mı yaşayacağız?'demişti.Hayır hayır!Bunların olmaması gerek.Yaşadığım o değerli ve özel anları hatırlamamam gerek.Oturduğum yerden hızla kalkıp üzerimdeki elbiseyi sıyırdım. Bu elbiseyi çok beğenmişti. 'Senden gözlerimi alamıyorum.'demişti.En çok korktuğum şeyler başıma geliyordu.Anılarımla başbaşa kalıyordum.

Boğuk gözlerimle kendimi soğuk duşun altına bıraktım.Soğuk su damlaları geçtikleri yerlerde kapanmayacak yaralar açıyorlardı sanki.Tıpkı Azat'ın yaptığı gibi.Gözyaşalrımda su damlalarına eşlik edip beraber aktılar.

Duştan çıkıp bornozuma sarıldım.Üstümü bile giyinecek halim yoktu.Öylece kendimi yatağıma attım.Yalnız kalmak istiyordum.Yanlızca yalnızlık.Tıpkı kır çiçekleri gibi...

Kır çiçekleri istiyorum..

Kaderleri bana benzeyen.

Yalnızlıktan açarlar kimse bilmez onları,

Geniş ovalarda kaybolur kokuları... 

This is New Episode.Beğendiniz mi bilmiyorum ama ben çok zevk alarak yazdım.Bu arada biliyorum yeni bölümler geç geliyor ama benim de okumam gereken kalın Hukuk kitapları var.O yüzden bazen yazamıyorum.Kusura bakmayın.Ama daha çok bölüm yazmaya çalışacağım.İyi okumalar dilerimmm.Bu arada yeni kapağı beğendiniz mi?Yorumlarınızı bekliyorum

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin