"Neden şaşırmadım acaba?"

Uzanıp kapıyı açtığında kafamı uzatıp gelen kişiye baktım,pardon,gelen kişilere.

"Heyo!" diye sevinçle mırıldandı Nazlı. Kapının önünden el sallarken gülümsedi. "Biz geldik!"

"Heyo!" dedi Ali sinirle Nazlı'ya bakarken. "Neden geldiniz?"

"Gördün mü?" diye mırıldandı Nazlı Savaş'a bakıp. "Ne kadar sevineceğini sana söylemiştim."

Ali'yi kapının önünden ittirerek içeri girdi ve sırtındaki çantayı kanepeye bırakıp kollarını bana doladı.

"Ay Selin'im hasta mı oldun? Ne bu hal alnın pul pul olmuş?"

Geri çekildiğinde hafifçe gülümsemeye çalıştım. "Evet hasta oldum.Abin beni sinir hastası etti de ondan biraz."

Gözlerini devirdi. "Var öyle bir gıcıklığı."

Savaş da içeriye girince üzerindekileri çıkardı ve yanıma geldi. Elini hafifçe alnıma koyup kaşlarını çattı. Abi Savaş modeli.

"Yok ateşin kuzen."

"Terlemiş zaten," dedi Nazlı gıcık gıcık Savaş'a bakarak. "Terlemesi ateşinin düştüğünü gösterir."

"Öyle mi?" diye alayla Nazlı'ya baktı Savaş. "Odtü'de tıptasın galiba?"

"Odtü'de tıp yok."

"Olsa okuyacak mısın sanki?"

"Sen ne çok konuşuyorsun ya?"

"Bana diyene bak," diye homurdanarak kanepeye yayıldı Savaş. "Yol boyunca tek bir saniye sustuğun oldu mu acaba?"

"İnsanları çenemle bezdirmede Ege bölge birinciliğim var benim."

Kafamı iki yana sallayarak güldüm ve Savaş'ın karşısındaki kanepeye oturdum. Ali de Savaş'ın yanına oturdu ve Nazlı benim yanıma yerleşti.

Bir süre ortamda saçma sapan bir sessizlik oldu. Savaş elini sakallarında gezdirerek sanki evi ilk kez görüyormuş gibi inceliyor,Ali parmaklarını kıtlatıyor ve Nazlı da saçlarını örmeye çalışıyordu. Ben de aval aval onları izliyordum.

"Sohbetinize de doyum olmuyor," diyerek gevrek gevrek güldüm.

Hepsi aynı anda benim gibi salak salak güldü. Ve ortam yine sessizliğe gömüldü.

"Havalar da ısınıyor," dedim bu sefer.

"Isınıyor mu? Selin'im ne ısınması buraya gelene kadar burnum iki kere buz tuttu ya nefes alamadım neredeyse."

Nazlı'nın cevabına karşılık Savaş sinir bozucu bir şekilde güldü. "Keşke çenen buz tutsaydı birkaç saat kafa dinlerdim."

"Selin?" Ali'nin sesiyle ona döndüm. Hafifçe gülümsedi. "Kahve yapacağım da bana yerini gösterir misin?"

Hızla kafamı sallayarak ayağa kalktım ve mutfağa yöneldim. O da arkamdan geliyordu ve içeriden hala tartışma sesleri geliyordu.

"Hiç susmayacaklar mı?" diye sordum gözlerimi devirerek. Üst raftaki dolaptan kahveyi aldım. Ali de kaynaması için su koyuyordu. Usanmış bir şekilde bana döndü.

"Yetişkin bir Nazlı yirmi dört saat aralıksız konuşabilir."

Aynı anda güldüğümüzde bana doğru bir adım attı,ben önüme dönüp raftan dört tane kupa çıkardığımda tam yanımda durdu. Bir eliyle belimi kavradı,dokunduğu yer karıncalandığında gözlerimi kapattım. Beni kendine döndürdüğünde kapattığım gözlerimi açmak zorunda kaldım.

Ay IşığıWhere stories live. Discover now