38. Bölüm: Zaaf

3.1K 291 267
                                    

Şimdi en son olanlar belli, biliyorsunuz. Bu yüzden bölüm bu kadar geç geldi, ara vereyim dedim. Ama yakınmanıza gerek yok çünkü en uzun bölüm bu oldu. Tam 5343 kelime millet. Sonundaki duyguyu iyi veremedim ama kusura bakmayın ;;_;; İyi okumalar~

***

Yerimde bir kez daha huzursuzca dönerken kapalı gözlerimi daha da fazla sıktım. Ama lânet olası iki saatin sonunda bile değişen bir şey yoktu. Üstelik daha kötüsü, çoktan birkaç gün geçmişti. İlk iki gün yataktan kalkamamıştım bile. Hayır, tüm laflarımı kesinlikle geri alıyordum. Fiziksel acıyı siken ben olmuştum çünkü yapmaya kalktığım her şey benim sınırlarım içerisinde patlamıştı. Chanyeol'de değişen bir şey elbette yoktu. Ama o andaki öfkesi ve sert tavırları tamamen kaybolmuştu. Odadan bile çıkmadığım için, bunun benim tercihim olduğunu düşünmüş olmalıydı ki her akşam tepsiyle yemek getiriyordu. Bense buna sebep olan kişi konumuna geçtiği için, bu halimle bile nasıl intikam alacağımı düşünüyordum. Çünkü, ilk başta psikolojik olduğunu düşünsem de kasıklarıma hareket etmeye kalktığımda giren derin acının şakası yoktu. Çoktan geçmesi gereken şeylerin devam etmesi ise şaşırmam gerekenler listesini daha da fazla kabartıyordu. Hareketsizlikten tüm vücut sistemimi bozmak üzereydim, hatta belki bozmuştum bile ve geçen her saniye sinir kat sayım artıyordu.

"Sikeyim..." Gözlerimi açtım ve karanlıkta sessizce küfür ettim. Baş parmaklarımla alnımı hafifçe ovaladım ve birkaç saniye düşündüm. Bu şekilde devam edemezdi.

"O kadar da kötü olamaz." Derin bir nefes alarak fısıldadım ve sonra yerimde doğrulmaya kalktım. Sırtıma o anda giren keskin acıyla yerimde kasıldım ve nefesimi tutarak durdum. Dolan gözlerimle karanlık odada yerdeki pahalı halıya baktım. "Daha da kötü çünkü."

Kafamı kaldırıp odanın kapısına baktım. Ardından yanımdaki komodinde duran ve tek lokmasına dahi dokunmadığım yemek tepsisine. Bacaklarımı aşağıya sarkıtıp bir kez daha derin bir nefes aldım. "Oraya kadar dayanabilirsin."

Ellerimle yataktan destek alıp ayağa kalktım. Her hareketimde bıçak saplanıyormuş gibi bir acı sırtımdan geçiyordu ve bu gerçekten mantık dışıydı. Şey, belki normal insanlar için değil. Ama zaten normal bir dünyada yaşamıyordum ve bu evrene oranla bile fazla sıradışıydım. Bir gökdelen binasından yere plastik kabloyla çakılan benim için bu fazla basit kalıyordu. Olağandışı bir şekilde basit.

Gözlerimi karanlıkta daha iyi görebilmek adına, biraz da acıdan kısarak odadan çıktım ve zifiri koridora ayak bastım. Chanyeol'ün muhtemelen uyuduğunu biliyordum. Ama onun tüm duyuları bana göre fazla gelişmişti. Yani beni duyabilirdi. Uyanmaması durumunda evde bağıracağım için sağır bir insan bile beni duyabilirdi, bu yüzden sorun yoktu. Tek problem ölecekmiş gibi hissetmemdi. Ve tüm dünyayı başıma yıkmayı başarabiliyorsa, beni iyileştirebilirdi de. Zaten herhangi bir seçenek hakkı da tanımıyordum. Doğru düzgün uyuyamıyordum bile ve fazlasıyla agresiftim. Bakışlarımla duvarı delebilecekmişim gibi geliyordu.

VENEUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin