8. Bölüm ~ Adam ~

193 24 12
                                    

"Şstt..." diye bir ses geldi karanlıktan. Sonra yüzüme birinin yavaşça vurduğunu hissettim. N'oluyor lan? Başımı hafifçe sağa sola oynatıp gözlerimi aydınlığa açtım. Karşımda beni izleyen bir çift yeşil göz beklemesemde üstüne yemek döktüğüm çocuğun yanımda olacağını tahmin etmiştim. Gözlerini kısarak bana baktı. Revirde olduğumuzu anlamam biraz zamanımı almış olsa da yataktan doğrulup çocuğun karşına dikildim. Benim kalktığımı görünce "Çok şükür." Gibi birşeyler mırıldandı. Sessizliğin içinde birbirimizi süzerken hemen konuya girmem gerektiğini anladım. Uzun saçlarımı omzumun arkasına atıp konuşmaya başladım.

"Öncelikle sana çarptığım için, üstüne yemeğini döktüğüm için ve üstüne düştüğüm için çok ama çok özür dilerim." Dedim profesyonel bir oyunculukla. Elini kıvırcık yana yatık saçlarının arasına daldırdı. Bana gülümseyip yere baktı.

İşte o gülüş!! Biri üzerime toprak atsın! Bileklerimi kesin! Havuza falan itin! Şu manzarayı görmez olaydım.

Vermeyi unuttuğum nefesimi bir anda bırakınca boğazdan gelen bir gıcık sardı dört yanımı. Öksürmeye başladım. Kendi kaleme attığım gol yetmezmiş gibi birde karşı tarafa pas veriyordum. N'oluyor bana? Aşk işlerini ters bulan. Hayatı eğlencesine yaşayan bir kızdım ben. Mavi Sungu! Kendine hemen çeki düzen vermelisin!

Öksürük koması geçince aptal bir şekilde sırıtık sırıtık çocuğa baktım. Elimi başımın üstüne götürdüğümde birşey hissettim. Bez gibi birşey. Ne olduğunu anlamadığım için yüzümü buruşturdum.

"Başın... Çok acıyor mu?!" Dedi ponçik suratlı çocuk.

"Ne olmuş ki başıma?"

"Kafana yemek tepsisi çarpınca... bakim." Dedi hiç beklemediğim bir anda kafamı eğip ellerini saçlarımda gezdirdi.
Nefes al! Mavi! Sakin ol.

Saçlarımın ellenmesinden nefret ederim. Asla dayanamam. Hele biri elini sürsün pişman olur. Ama bu gidişata tek kelime edemiyorum. Çocuk sonuçta saçlarımla oynamıyor. Sadece kafama bakıyor.

Daha fazla dayanamayıp kafamı kaldırdım. O an yine yapmamam gereken şeyi yapmıştım. Geri çekilmeyi unutmuştum. Burun hizzamda o tatlış pembe dudakları duruyordu. Dudaklarına bakmayı kesip bakışlarımı bakışlarına sabitledim. Bu garipti. Şey... fazla garip... Bir öksürük sesi duyduğum da yere çakılmış gibi hissettim kendimi. Çocuktan hemen uzaklaşıp alnımı kaşıdım.

"Benim revirimde gizli aşk yaşamak yasak!" Tam tahmin ettiğim gibi canım Müdürem. Kaç gündür karşılıklı çay içmiyoruz ya özledi beni.

"Gizli aşkları size sormalı Müdüre hanım!"

Ooo çocuk fırtına kopardı. Başının yanmasını istemiyorum ama seni ben bile kurtaramam.

"Benimle düzgün konuş küçük bey."

"Emredersiniz." Dedi soğuk ve iğneleyici bir ses tonuyla. Bu çocuğun Müdüre ile arasında ne geçmiş olabilir ki? Ah Müdüre hanım ile benden daha iyi geçiniyor! Kıskandım. Müdüre hanım beni aldatıyor mu yoksa? Benim için tek olduğunu sanırdım. Ah! Hayır, hayır tek kelime etme! Bu ilişki burada bitmiştir!

İç sesimin yaptığı küçük piyes ile gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ama gülmemeniz gerekin ciddi bir ortamda sadece size komik gelen birşey olur da gülmek istersiniz ama gülemezsiniz ve daha çok gülesiniz gelir. Kendimi tutamayıp kahkahayı bastım. Bunun üstüne ölümcül bakışlarını bana çeviren canım Müdüre ile göz göze geldik.

초초초초

Yaşadığım küçük çaplı bir küçük düşme olayından sonra bir göt oluş hikayesi daha yaşadım. O Müdüre olacak Medusa kılıklı cadı üstüne birde ceza puanı yazmıştı. Stresli ve endişeli bir şekilde revirden çıktım. Bugün annem okula gelecekti. O yüzden düzgün davranmalıydım. Beni kötü bir anda ya da pozisyonda yakalamasını istemeyiz. En son geldiğinde basketbol maçından sonra Can'ın sevincini yaşarken karşılaşmıştık. '''Can'ın sırtında'''

~MAVİMSİ~ \\ NH \\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin