BÖLÜM 51

1.2K 161 67
                                    

Sessiz adımlarla kralın odasına doğru ilerledim. Uzun koridorda yürürken bütün gözler hüzünle beni süzüyordu, ama ben aldırmıyordum. O anda düşündüğüm tek şey aklıma koyduğum şeyi çok geç olmadan yapabilmekti.

Büyük ve görkemli kapıya gelince yolum kapıdaki askerler tarafından kesildi.

"İçeri giremezsiniz efendim, kralımız şu anda uyuyorlar."

"Beni içeriye girdirmemek için yalan söylemediğinizi nereden bileceğim?"

"Lütfen zorluk çıkarmayın-" diye başladığı cümlesi içeriden gelen kralın sesiyle bölündü.

"Bırakın gelsin."

Askerlerin gözlerinin içine bakıp gülümseyerek açtıkları kapıdan içeriye girdim.

Arkadan kapı görevliler tarafından kapatılınca, kral "Yakınıma gel evlat" dedi. Lafını ikiletmeden geçen gün oturduğum yere giderek oturdum.

"Söylediklerinizi düşündüm efendim" diyerek ne zamandır aklımda dönüp duran şeyleri dile getirmeye başladım. "Hanginizin doğru söylediğini bilemiyorum. Eski kral mı haklı, yoksa siz mi haklısınız hiçbir fikrim yok. Doğruları öğrenebileceğim annem de babam da artık hayatta değiller. Ama yine de size inanmak istiyorum" dedim ve bu sefer elimi tutan elini itmedim. "Sizi affediyorum efendim."

Solgun yüzünde bir gülümseme oluştu. Öyle ki sanki öğle uykusu için yatmıştı, hiçbir hastalık ve kötülük baş göstermemiş, bunların hiçbiri yaşanmamış gibiydi.

Üstünden büyük bir yük kalkmışcasına "Çok teşekkür ederim. Gerçekten çok teşekkür ederim" diye fısıldadı. "Artık öbür tarafta Aiden ve Linda'nın yüzüne rahatça bakabilirim. Onlara seni anlatacağım, bu kadar iyi yetiştiğin için çok mutlu olacaklarından eminim."

Kafam hala o kadar karışıktı ki, ne diyeceğimi bilemez bir şekilde öylece yüzüne baktım. Bir süre öylece oturduktan sonra da elimi yavaşça elinden kurtararak ayaklandım.

"Şey ben gideyim artık, siz de rahatça dinlenin efendim" dedim ve kapıya doğru yürüdüğüm sırada arkadan gelen sesle olduğum yerde durdum.

"Tureng! Neil sana emanet."

Gülümsedim ve yavaş adımlarla odadan ayrıldım.

Bu kralı son görüşümdü.

Olaylarla tahta çıkmış olan ateş kralı, ardında bir ton kafa karışıklığı ve hüzünlü yüz bırakarak, o gece gözlerini hiç açmamak üzere yummuştu.

***

"Normal bir insan amcasının yasını tutar, senin şu bize yaptırdığına bak Angela!" diyerek beni ve Melody'yi krallığın dışına doğru iteklerken isyan ettim.

Şu an krallıkta ateş halkının büyük bir çoğunluğu toplanmış ve kralın cenazesi için yas tutuyorlardı. Angela da oraya gitmek zorundaydı, ancak ondan önce halletmemiz gereken çok büyük bir derdimiz vardı. Kralın öldüğünün ertesi günü eski kral ve David krallığa gelmişti. Bu nedenle yeni seçilecek kral aileden gelenlerin fikirlerine sunulmak zorundaydı.

David ve babasına karşılık Neil ile Angela...

Taraflar belliydi, 2-2 beraberlik. Ve tahmin edin bu beraberliği bozacak olan hasta kraldan, Neil'i kral olarak seçtiğine dair bir oy alabilmiş miydik? Tabii ki hayır... Çünkü maalesef kraldan oyunu alamadan zamansız bir şekilde aramızdan ayrılmıştı. Size bu söylediklerim çok gaddarca gelebilir, ancak bir hafta içinde yas dönemi bitecekti ve kan dökülmeden bu taht kavgasının sonlanmasının bir yolunu acilen düşünmek zorundaydık.

Deniz HalkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin