BÖLÜM 19

2.4K 166 69
                                    

"İlaç vakti! Pişt intikam meleği ilaçlarım nerede?" dedim yanına giderek.

"Aramızdaki kaçıran ve rehine ilişkisinin gittikçe garipleştiğinin farkında mısın?" dedi garip çocuk çok dikkatli bir şekilde pencereden dışarıyı izlemeye devam ederek.

Söylediklerini es geçerek "Neye bakıyorsun böyle pür dikkat?" diye sordum.

"Adamlarım babamın buraya gelmek için yola çıktığını söylediler."

"Haa? Hani şu kral olan mı? Ya-yani eskiden kral olan mı demek istedim."

"Aynen o. Yaptıklarımı duymuş olmalı. Oof lanet olsun her şey sarpa sarıyor. Hemen hazırlan buradan ayrılıyoruz."

"HAYIR OLMAZ!" diye bağırdım. Tam Neil'e nerede olduğumu söyleyebilmişken buradan ayrılamazdık. "O senin baban. Oturup konuşun."

"Oturup konuşun demekten başka bir bildiğin var mı senin acaba? Hazırlan dediysem hazırlan."

"Gideyim de valizimi hazırlayayım o zaman. A a dur bir dakika, birisi beni haldur huldur kaçırdığı için yanımda hazırlayabileceğim hiçbir şeyim yok ki!" dedim alaycı bir ses tonuyla.

Gözlerini devirip "Burada bekle ben bir iki parça bir şey alıp geliyorum" diyerek gözden kayboldu.

Bense çaresiz onun gelmesini beklemeye başladım. Umarım biz buradan ayrılmadan önce Neil bizi bulabilirdi.

***

"Hadi hadi hadi, biraz daha hızlı sür arabayı! Babam bizi bulmadan önce buradan olabildiğince uzaklaşmalıyız" dedi intikam meleği arabayı kullanan ortağına.

Garip çocukla ben arka koltuklarda oturuyorken, ortağı dışındaki adamları ise dikkat çekmemek için başka yollardan başka araçlarla gideceğimiz yere gidiyorlardı.

"Kabul et, yaptığın intikam planı b*k gibi. Baksana amcandan önce baban buldu bizi. Ama ben sana demiştim, amcanın zerre kadar umurunda olmadığımızı söylemiştim."

"Kapa çeneni!"

"Ben sana demiştim demekten nefret ediyorum; ama ben sana demiştim."

"Bunu demin de demiştin."

"Aah kimi kandırıyorum; ben sana demiştim demek kadar eğlenceli bir şey yok haha. Ben sana demiştim, intikam meleği olan garip çocuk."

"İki dakika susacak mısın?" dedi ortağının sessiz kıkırdamalarını yok sayarak.

"Tamam tamam sustum" diyerek kafamı yoğun karın hakim olduğu dışarıyı gösteren pencereye çevirdim.

"Dağ evine varmamız için daha ne kadar yol gitmemiz gerekiyor?"

"Dağ evi mi? Bu ayrıldığımız ev dağ evi değil miydi zaten?" dedim kulaklarıma inanamayarak.

"Dağ evine varmamız için ne kadar yol daha gitmemiz gerekiyor diye sorduğuma göre, o ayrıldığımız ev dağ evi olmasa gerek öyle değil mi?"

"Halbuki çok da dağ evi gibi duruyordu."

"Şimdi bunu mu tartışacağız? Gerçekten yeni neslin insan çocukları bir garipler."

"Çocuk değilim ben!"

"Evet evet her neyse ne kadar yolumuz kaldı Matt?" dedi tekrar insan ortağına doğru.

Tam o sırada arabamızın önüne çıkan büyük bir araç bize çarparak büyük bir şiddetle savrulmamıza neden oldu. Her şey bir anda olmuştu; arabadan dumanlar çıkarken intikam meleğine baktığımda kafasını yanındaki cama çarpmış olduğunu gördüm. Ortağı Matt'in koltuğu onun hareket etmesini engelliyor ve oturduğu yere sıkışmasına neden oluyordu. Gözlerimi hafifçe Matt'e kaydırdığımdaysa çoktan bayıldığını fark ettim.

Deniz HalkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin