نهائي pt.٢

7.6K 836 852
                                    



Perde arasında bulduğu boşluktan sızan güneş ışığı, tenimi gıdıklıyordu. Tembel hareketlerle battaniyenin altından çıkıp gerindim. Gözüm saate takıldığında saatin 12:37 olduğunu gördüm. Geç kaldığımı farketmemle hızla yataktan kalktım. Fakat ayağım örtüye takıldı ve suratım parkeyle buluşunca acıyla inledim. Sızlayan vücudumu düşünmemeye çalışarak ayağa kalktım.

Güne bir düşüşle başlamasaydım şaşırırdım zaten.

Bugün ilk imza günümü gerçekleştirmenin verdiği heyecanla hazırlanmaya başladım. Dolabımı açıp ne giyeceğime karar vermiş ve üzerime spor bir kıyafet geçirmiştim. Dolabın kapağını kapatacakken kıyafetlerimin arasından sarkan şey dikkatimi çekmişti.

Elimi ona uzatınca burnuma dolan kokusu ile canlanan hatıraların sahibi kot cekette gözlerimi gezdirdim.

Yavaşça üzerime geçirdiğim cekete olabildiğince zarar vermemeye çalışıyordum. Tenime her bir değişinde hissettiğim yoğun duygular gün yüzüne çıkıyordu.

O gün zihnimde canlanırken tepeden tırnağı beni kaplayan heyecana engel olamadım. Taehyung'un kot ceketi üzerinden çıkarışı ve benim üzerime narince bırakışı her şeyi o kadar net hatırlıyordum ki.

06.11.2011 tarihinde sırıl sıklam olduğumuz o günden kalan hatırayı üzerimde taşıyordum.

O gün benim doğum günümdü ve hayatımda aldığım en güzel hediyeyi Taehyung vermişti. Bu kot ceketi ve benim en değerli anılarımı.

Dolabın kapağını kapatıp boy aynasında kendime baktım. Üzerimde bol duran ceket bana salaş bir görüntü katmıştı. Onun bir parçasını üzerimde taşımak kendimi daha özgüvenli hissetmemi sağlamıştı. Sanki o yanımdaymış gibiydi ve bu hissi sevmiştim. Bu yüzden üzerimden çıkarmadım.

Aynanın karşısında geçirdiğim zamanı fark edince sinirle alnıma vurdum. Ve hızla kol çantamı alıp evden çıktım. Labirente dönen çantanın içinden arabamın anahtarını çıkarttığımda hızla arabaya binmiştim.

Öğleden sonra gerçekleşecek imza gününe geç kalmıştım. Bu da demek oluyor ki kafeye uğrayamayacaktım. İçimde hissettiğim huzursuzlukla bir süre koltukta bekledim.

Anahtarı deliğe sokup çevirdiğimde motorun hırıltılı sesini duydum. Ve ellerim direksiyonu kavradı.

Bizi okuyan insanlarla tanışacaktım. İster istemez gerildiğimi hissediyordum. Güneşli gökyüzüne karşın esen rüzgarda titreyen yaprakları izledim.

Rüzgar eserken kaldırımda yürüyen insanların paltosu uçuşuyordu. İster istemez rüzgarın bundan zevk aldığını düşündüm. Ve yaramaz bir çocuğun kıkırdamasına benzeyen sesini işitir gibi oldum.

İmza günüm olduğu kitap evine geldiğimde arabayı uygun bir yer bulmaya çalıştım fakat çok şanslı bir insan olduğum için (!) her yer doluydu. İki sokak ötede anca boş bir yer bulabilmiştim.

Uğursuzluk bir sis gibi üzerime sinmişti. Günümün daha da kötü geçmemesini umarak adımlarımı sıklaştırdım. Kitap evine gireceğim sırada bana ayrılmış park alanını görmemle birlikte şartellerim atmıştı.

Ellerimle saçımı çekiştirip çığlık atmak ve debelenmek istemiştim. Ama ben bir yetişkindim. Yeterince olgundum ve toplum içinde şımarık bir ergen gibi davranamazdım.

Eve gidip yalnızken yastıkları tekmelemeyi aklıma not ettim.

Üzerime çeki düzen verdim. "Bunu yapabilirsin." Dedim kendi kendime. "Altı üstü birkaç kişi," diye fısıldadım. "En fazla ne kadar olabilir ki?"

if you || kth. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin