نهائي pt.١

7.6K 793 720
                                    


Sabahın erken saatlerinde kalktım. Üzerime aldığım iğreti bir palto ile kendimi sokağa attım.

Güneş nazlı nazlı ufukta salınırken soğuk rüzgarı ensemde hissediyordum. Toplamadığım saçlarım yüzümü gıdıklarken aldırış etmeden yürümeye devam ettim.

Ellerimi paltonun cebine koydum. Bir yandan sıra sıra dizilmiş çıplak ağaçların nemli gövdelerini izliyordum. Kış tüm şehrin üzerine bir sis gibi çökmüştü.

Hızlandırdığım adımlarımla bir süre sonra koşmaya başladım. İçime dolan oksijen ve yüzüme çarptıkça hissettiğim soğuk hava ile kendimi daha dinç hissettim. Otobüs durağına geldiğimde oturup beklemeye başladım.

"Ah! Siz If You'nun yazarı Min SooYun değil misiniz?"

Kafamı kaldırdığımda sesin sahibi genç kızı görmüştüm. Okul formasına bakarsak öğrenciydi. Kafamı sallarken gülümsemeyi ihmal etmedim.

"Şey... İmzanızı alabilir miyim?" Diye soran genç kız utandığını yüzüne düşürmeye çalıştığı saç tutamlarından anlayabiliyordum.

"Neden olmasın?" Dediğimde sevinçle çantasından kitapla bir tükenmez kalemini çıkarması bir oldu.

"Kim diye imzalayayım?"

"Danbi" dedi, "Lee Danbi."

Duyduğum isimle bir süre duraksadım. Gergin bir gülümseme ile duraklamamı gizlemeye çalıştım.

"Güzel bir isimmiş." Dedim.

İmzaladığım kitabı ona geri uzattığımda gülümsedi ve gelen otobüse binip uzaklaştı. Arkasından bir süre daldığımı fark ettiğimde kafamı sallayıp düşüncelerimi def etmeye çalıştım.

Beklediğim otobüs gelince bindim. Yüzümü sarmalayan sıcaklıkla gülümsedim. Bulduğum bir cam kenarına geçip oturdum.

Otobüs hızlandıkça yanımızdan akıp giden hayatı izledim. Dükkanlarını yeni açan insanların ve okula yetişmeye çalışan öğrencilerin tatlı telaşesine ortak olmuş gibi hissettim.

İstediğim durağa gelince tatlı bir heyecan beni sarıvermişti. Hızla indiğim otobüsten sonra yüzümü yalayıp geçen soğuk rüzgarla irkildim.

Her gün geldiğim ve aşina olduğum bu yolları bir kez daha eskitmek üzere adımlarımı kaldırımda gezdirmeye başladım.

Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Eski maviliğinin yerini griye bırakan gökyüzü yaşlanmışa benziyordu.

Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp savrulmalarına bir son verdim. Olduğum yerde durup sağ tarafıma döndüm.

Kafeyi gördüm. Yüzüme yayılan gülümseme ile bu sefer kendimden emin adımlarla kafeye doğru ilerledim. Kapıyı ittirdiğimde garsonlardan biri olan KangSoo beni karşıladı.

"Günaydın SooYun." Dedi gülümsemeyle. Tezgahın arkasından gelen rol icabı bir öksürme ile kafenin sahibi Bay Park, KangSoo'yu uyardı.

"Yani Bayan SooYun." Dedi utanarak.

"Resmiyete gerek yok." Dedim ve güldüm.

if you || kth. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin