"Ya?"

"Ya." Deniz Çağlanın boynuna dudaklarını bastırıp karısının kokusunu içine çekerek bir öpücük kondurdu. "Karıcığım o değil de... hem balayından erken döndük, hem de döndüğümüz gibi eve misafir çağırdın. Bana hiç acımıyorsun değil mi?" Çağla Denizin kolları arasında yüzünü ona döndü ve kocasının çocuk gibi büzüştürdüğü dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Hayır hiç acımıyorum."

"Ama-"

"Ama dönmemiz gerekliydi biliyorsun, aklım buradaydı hep. Serranın sesi kötü geliyordu." Deniz isteksizce başını salladı.

"Evet biliyorum, ama artık iyi gibi. Bence balayımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz."

"Ayıp olur Deniz. Daha yeni geldik, yeniden tatile mi çıkacağız?"

"Ama-"

"Aması yok." Çağla bu sefer kocasını yanağından öpüp kolları arasından sıyrıldı ve tezgahtan salata tabağını alıp salona geçmek için mutfaktan çıktı.

***

"Nihayet ya! Kızım ne uzun sürdü kocanla cilveleşmen!" Çağla elindeki tabağı yemek masasına yerleştirdikten sonra iki yanına kızları oturtmuş Betülün yanına geldi ve orta sehbaya oturarak arkadaşının anlatacaklarını dinlemek için beklemeye başladı.

"Kocan nerede?"

"Yukarıya çıkmıştır herhalde, üzerini değiştirip gelir."

"Hım, o zaman zamanımız kısıtlı. Şu misafirler de gelmeden hemen anlatmam lazım. Bak çaktırmak yok tamam mı?" Çağla ve Aslı hevesle başlarını sallarken Serra aynı kelimeleri bir kere daha duyacak olmanın mutluluğuyla arkasına yaslanıp gülümseyerek gözlerini kapadı.

"Kızlar, abim aşık olmuş!"

***


Semih ve Filiz arabayı parkedip indiklerinde arabasından inen Tibetle karşılaşmışlardı.

"Semih!" Uzun zamandır görüşememiş olduklarından birbirlerine sarılarak selamlaşmışlardı.

"Kız arkadaşım, Filiz. Filiz bu da Tibet." Tibet ve Filiz tanışmışlar ve Tibetin yönlendirmesiyle dış kapıya gelip kapıyı çalmışlardı.


***


"Ya Arda acaba ben gelmese miydim?"

"Melek saçmalama, Çağla o kadar davet etti, ayıp olurdu gelmesen."

"Ama ben kimseyi tanımıyorum ki?"

Arda sitenin demir kapısından geçerken görevli klübesindeki görevlilere selam vererek siteye girdi.

"Neden kimlik sormadılar ki?" Arda numaralara bakarak arabasını sürerken birkaç saniyeliğine bakışlarını Meleğe çevirdi.

"Aydının evi de bu sitede. Çok gelmişliğim hatta kapıdaki görevliyle sohbet etmişliğim var. Ayrıca Deniz de söylemiştir heralde, yoksa soraralardı hangi eve geldiğimizi." Melek anladığını belirtmek için başını salladığında Arda bahçesinde gördüğü tanıdık arabalarla numarasına bakmadan Denizin evinin olduğunu tahmin ettiği eve yaklaştı.

"Semihler de gelmiş." Melek abisinin adını duyunca iç çekip bakışlarını camdan dışarı çevirdi.

Arda arabayı uygun bir şekilde parkederken arkalarına yaklaşan diğer arabayı gördü.

"Tugay ın arabası." Arabayı durdurduktan sonra göz ucuyla Meleğe baktı.

"Tugayla tanıştın mı?" Melek yüzünü buruşturdu.

"Maalesef." Arda sırıtarak Meleğin kırıştırdığı burnuna dokundu.

"Aslında iyi biridir ama sinirlendiğinde Hulka dönüşüyor." Melek gülümsediğinde arabadan indiler.

"İyi akşamlar." Arda Tugay ve Borayla tokalaştı ve beraberce eve yürümeye başladılar.

"Duyduğuma göre istifa etmemişsin?" Melek merakla başını Tugaya çevirdi.

"Ne?"

"Dün şirketi az daha başımıza yıkıyordun da." Melek şaşkın bir şekilde parmağını kendine doğrulttu.

"B-ben mi? Sanırım dün ne olduğunu hatırlamıyorsunuz Tugay bey, tabi yaşlılık zor. Bordo çoloşmayacakson, doğro şorkötö diye tüm şirketi ayağa kaldıran ben değildim!" Tugay şaşkın bir şekilde karşısındaki kendini taklit eden kıza bakakaldığında Tugayın sinirleneceğini düşünen Arda sahte bir kahkahayla Tugayın yanına geldi ve elini omzuna yerleştirerek onu eve ilerletti.

Arkada kalan Melek ise kendinden uzaklaşan Tugayın ardından pis pis bakmaya başladı.

"Yok ya! Bunlar ailecek sorunlu. Benle uğraşmaktan ne zevk alıyorlarsa? Kendisi yetmezmiş gibi abisi çıktı bir de başıma!"

"Öhöüm!" Boranın öksürüğüyle hakkında konuştuğu kişinin arkasında olduğunun farkına varan Melek alt dudağını dişleyerek kendine sövmeye başladı. Sinirden nasıl da unutmuştu Boranın varlığını? Neden iki keredir bu adama rezil olup duruyordu ki?

Bir hışım ardına dönüp elindeki çantayı Boranın karnına geçirdi.

"Gülme!" Meleğin ikazıyla tuttuğu kahkahasını serbest boraktı Bora. Tabi ki bir kaç çanta darbesinin daha kurbanı oldu. "Gülme dedim Bora ya!" Zorlukla kahkahasını durdurup kendini gelen Bora gözlerini kısarak baktı Meleğin gözlerine.

"Bir dakika ya! Sen biraz önce... patronuna vurdun mu?" Melek eliyle saçlarını düzelttikten sonra tek kaşını kaldırdı.

"Şirket dışında patronum değilsin Boracığım!" Ardından arkasını dönüp kapısı açılan eve hızlı hızlı yürümeye başladı.


Devam edecek...






Kaçma Benden (düzenleniyor)Where stories live. Discover now