KB3-3

3.1K 152 4
                                    


Bora ve Burak Ardayı yatağına yatırdıktan sonra Bora odadan hiç beklemeden çıkmış, Burak ise Ardanın ayakkabılarını çıkaran Meleği izlemeye koyulmuştu.

Melek kendine döndüğünde gülümseyerek elini uzattı.

"Burak." Melek Burağın yüzüne dik dik bakmayı sürdürürken Burak gözlerini masum masum kırparak elini salladı. Bu tavrı Meleği biraz olsun gülümsetmeyi başarmıştı.

"Melek." Melek Burağın elini nihayet tuttuğunda Burak kızın elini bırakmadan ardına döndü ve kızı odanın dışına çekiştirdi.

"Hadi bize birer kahve yap." Neye uğradığını şaşırmış Melek elini kendine çekerek konuştu.

"K-kusura bakma ama b-burası benim evim değil. Böyle bir şe-"

"Ama bu evde Ardanın odasını ezberleyebilecek kadar vakit geçirmiş gibisin!" Melek kaşlarını çatarak dış kapıya sırtını yaslamış Boraya ölümcül bir bakış attı.

"Ne demeye çalışıyorsun sen?" Ne söylemeye çalıştığını anladığının gayet de farkındaydı Bora Meleğin. Söylemeye çalıştığı şey belliydi de, ne hakla böyle bir şey söylediğini kendisi de bilmiyordu Bora. Bir anda ağzından kaçıvermişti işte. İç çekerek gözlerini kaçırdı Bora ve çoktan ikisini yalnız bırakıp koridorun sonuna ilerlemiş Burağın peşine takıldı.

Melek salona girdiğinde Boranın kendini bir koltuğa atmış olduğunu ve Burağın ise raflardaki fotoğrafları incelediğini görerek gözlerini devirdi.

"Kahve içtikten sonra gidiyorsunuz!" Gözlerini kapatarak başını koltuğun ardına yasladı Bora. Kahveyi içip giderlerdi de, inşallah o vakte kadar Melek hanımın arkadaşı da gelmiş olurdu.

"Aha!" Melek kahve suyu koyup salona döndüğünde Burağın çerçevelerden birini eline aldığını gördü. "Biliyordum işte, bizim Serra bu!" Burak çerçeveyi kendilerine çevirdiğinde Arda ve abisinin geçen yaz gittikleri bir iş toplantısında arkadaşlarıyla bir yatta çekildikleri fotoğrafı gördü. Ve evet, o fotoğrafta Serra da vardı. Gerçi o fotoğraftaki üç kişi haricindeki kimseyi tanımıyordu ya.

Gözleri istemsizce Boraya kaydığında onun da fotoğrafa odaklandığını gördü.

"Evet evet, şimdi hatırladım. Bizim kızlarla arkadaş, hatta Aydının şirketinde çalışıyor çevirmen olarak. Siz nereden tanışıyorsunuz?" Burak çerçeveyi yerine koyarken cevapladı Borayı.

"Baharda düzenlediğim kampa katılmışlardı Betülle beraber. Bahsetmiştim ya Melisle durmadan tartışan kız diye, Serraydı işte o kız." Melek bu Serra muhabbetinden daha doğrusu Serranın her adı anıldığında duyduğu suçluluk duygusundan acayip sıkılmıştı. İç çekmeyle karışık derin bir nefes almıştı ki çalan zille yerinden fırladı ve kapıyı açıp Canı karşıladı.

"Nihayet!" Can içeriye girerken Meleğin solgun suratına kaşlarını çatarak baktı.

"Melek, sen iyi misin?" Melek başını iki yana salladı.

"Anlatacağım. Geç de sen." Can salona girdiğinde vakti zamanında yemeyip içmeyip Filizle hayatını araştırdıkları Borayı karşısında gördüğünde şaşırsa da duygularını bastırarak, yine Boranın hayatını deşelemek için Betüle yaklaşmaya çalışırken katıldıkları kamptan tanıdığı Burakla selamlaştı.


***


Can, Ardanın üzerini değiştirdi ve salona geçerek başını ellerinin arasına alarak düşüncelere dalmış Meleğin yanına oturdu.

"Anlat bakalım." Melek başını gömdüğü dizlerinden kaldırdı ve bacaklarını kendine çekerek kanepede Cana doğru döndü.

"Can... bugün Arda Serranın adını sayıkladı." Can kaşlarını kaldırdı.

"Şaşırdım. Arda... onunla tanıştığımda biraz sessizdi evet ama bunun sevgilisinden ayrıldığı için olduğunu söylemiştin sen. Zaten sonra git gide açıldı. Ne bileyim... hiç adı falan geçmeyince ben atlattığını sanmıştım."

"Atlatamamış işte, nasıl atlatsın. Arda hala seviyordu Serrayı. Serra ilişkilerini bitirdiğini söylediğinde- Off!" Melek elleriyle yüzünü sakladı. O kadar utanıyordu ki..

"Melek? Söyleyemediğin bir şey mi var?" Melek derin bir nefes aldı ve ellerini kucağında birleştirerek Canın gözlerine baktı.

"Can... ben o gün buradaydım. Birkaç günlüğüne Ardanın yanında kalıyordum ve... gerçekten neden yaptığımı bilmiyorum. Belki de o anki yaşadığım duygu yoğunluğuyla Ardaya karşı bir şeyler hissettiğimi sandım ve... ve Ardayı öptüm." Canın yüzündeki ifadeyle adamın ellerine uzandı. "Ama hataydı biliyorum, öyle bir şey yok! Ben asla-"

"Tamam! Anladım Melek, peki ya sonra?"

"Serra gördü. Ben salondan ayrıldıktan sonra...ardıma baktığımda Serrayı gördüm. Orada olduğunu bilmiyordum. Sonrası tahmin ettiğin gibi. Tartıştılar ve... Serra gitti. Can! Ben kendimi çok kötü hissediyorum; benim yüzümden ayrılmışlar gibi, Serra bizi görmeseydi eğer aralarındaki problemleri aşabilirlermiş gibi. Bora ve Burak Serrayı tanıyorlarmış. Salonda resmini görünce onun hakkında konuştular ve... Can salonda Serranın fotoğrafı var. Arda onu hiç unutmadı, unutmak da istemedi ki zaten!"

"Ne yapabiliriz ki?"

"Deneyebiliriz! Serrayla Ardayı yeniden bir araya getirmeyi deneyebiliriz. Lütfen! Bana yardım et..."



Devam edecek...



Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin