Bölüm 50: Bir Yaz Gecesi Rüyası

77.7K 4K 1.3K
                                    

50

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

50. Bölüm

Zeynep'ten

Tenimi yalayıp etrafa savrulan kavurucu sıcaklık bile yetmiyordu içimdeki ürpertiyi yok etmeye... Ağustos ayında İzmir sıcağının bile ısıtamadığı tek yerde olduğum için üşüyordum belki de çaresizce... Bakışlarım etrafta dalgınlıkla dolanırken yüzümde eğlenceden uzak bir tebessüm belirdi kendimle dalga geçercesine..

Cidden mezarlıkta içimin ısınabileceğini mi düşünüyordum ben?

Etrafımdaki mezar taşlarının altında yatan kayıp hayatlar, avuçlarımda ufalayıp durduğum toprak birikintisinin altında kaybettiğim can parçam dururken nasıl olur da kalbimin etrafındaki buzdan kaleler eriyebilir ki?

Nasıl olur da kalbim sahibinden bu kadar uzaktayken yaşamak gibi atabilir?

Atamıyor da zaten..Kalp atışlarım bile haftalardır tek düze..Sanki sadece bu hayattaki anlamsız varlığımı bir süre daha devam ettirebilmek için atıyor..tak tak..ve tak..Tıpkı aldığım her nefesin de sadece nefes almak için olması gibi..Yaşamayı iliklerime kadar hissetmek için değil de daha çok bir robot misali verilen komutları yerine getirmek için çalışıyor tüm bedenim..

Sevdiğim adamı görmenin heyecanıyla hızlanıp göğsümü zorlayan kalbe hasretim mesela..Sonra bana dokunduğu anlarda uyuşan bedenime..Ona dokunduğum anlarda alevlere dokunmuşçasına kavrulan parmak uçlarıma..Bana yaşamanın nefes almaktan ibaret olmadığını, asıl yaşamanın nefesimi kesen anlardan ibaret olduğunu tüm varlığıyla hissettiren adama hasretim..

60 gün oldu bugün..Onsuz geçen tamı tamına koca 60 gün..İki ay denince kulağa azmış gibi gelen ama 1440 saat denince yüreği titreten 60 gün..Bana arkasını dönüp gidişinin üzerinden geçen pişmanlık dolu 60 gün..

Evet pişmanlık..Lanet olsun ki o gün kolundan tutup gitmesini engelleyemediğim için, benden nasıl vazgeçebilirsin Rüzgar diye haykıramadığım için pişmanım..Pişmanlıktan ölünüyorsa eğer ben o sınıra çok yakınım..Ama bunca pişmanlığa rağmen canımı daha çok yakan ne biliyor musunuz?..Yine olsa yine yaparım..Çünkü Rüzgar'ı bırakmak benim için bir seçim olmadı hiçbir zaman..Bu seçim değil çaresizlikti..Bana başka çare bırakmadıkları için bu haldeydik..Ve ben çektiğim bunca acıya rağmen biliyorum ki yine olsa yine bunları yapardım..Çünkü yapmak zorundaydım..

"Elin adamı için yine gelip başımı şişirdin bücür diye kızıyorsundur sen şimdi değil mi?" deyip yüzümdeki buruk tebessümle kurumuş çiçeklerin altındaki toprağı biraz daha ufaladım parmak uçlarımda.."Yine Rüzgar yine Rüzgar diyorum diye çatmışsındır kaşlarını..Ne varmış ki bu oğlanda bu kadar anlatacak da diyorsundur..Haklısın aslında iki aydır çok başını şişirdim değil mi?..Ama ne yapayım işte senin yokluğunda ona sığındım..Onun yokluğunda da bir tek sana sığınabiliyorum abi" deyip toprak üzerindeki kurumuş otları temizlerken hafifçe gülümsedim.

Başımın BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin