Kalbimin Sancıları

6.1K 358 92
                                    

"Uyanma vakti! Din-dan-don!"

Savaş'ın gür sesi kulaklarıma dolarken gözlerimi kırpıştırarak açtım. Aynı zamanda o da odaya daldı ve bir insana ait olamayacak kadar büyük bir neşeyle yüzüme baktı.

"Güzellik uykunuzu alabildiniz mi hanımefendi?"

Hafifçe gerinip yerimde doğrulduğumda ukalaca bir bakış attım ona. "Oradan bakınca güzellik için uykuya ihtiyacım varmış gibi mi gözüküyor?"

Savaş neşesine neşe ekleyerek sırıttı ve odama girip yanıma oturdu. "Güzel güzel. Formundasın."

Burnuma gelen kokular bana yalan söylemiyorsa Savaş kahvaltı için menemen yapmış olmalıydı. Lakin arkadaşlar öyle bir dünyada yaşıyoruz ki burnunuz bile size yalan söyleyebilir. O sebeple Savaş'a döndüm ve şirince gülümsedim.

"Menemen yapmış olma  ihtimalin yüzde kaç?"

Bana dönüp bir süre yüzüme baktı. Ardından o da gülümseyip uzandı ve burnumu sıktı.

"Yüzde yüz."

Yatağımdan kalktı ve göz kırpıp odadan çıktı. İyi hissediyordum. Uzun süre sonra gerçekten kendimi iyi hissediyordum. Bunun sebebini sorgulamaksızın yatağımdan kalkıp banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı tepemde bir topuz yaptığımda aynaya baktım. Evet göz altlarım mor ve şiş şişti. Ayrıca bakışlarımda eski canlılık yoktu evet ama yine de kötü hissetmiyordum. Bu bile benim için büyük bir adımdı.

Banyoda işimi halledip salona doğru yürüdüm. Hava güzel olduğu için Savaş kahvaltıyı balkona kurmuştu. Karşısındaki yerimi alırken o da çaylarımızı dolduruyordu.

Menemen yapmıştı,benim sevdiğim gibi az yumurtalı. Ekmek kızartmıştı.Nutella,salam,salatalık domates,bir sürü reçel ve klasik kahvaltılıklar. Beni iyi görmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Onu seviyordum. Hayatımda sahip olduğum sayılı insanların başında geliyordu Savaş. Aynı kanı taşımamızın yanı sıra gerçekten abim gibiydi.

Karşıma oturduğunda ben kendi kahvaltı tabağımı hazırlamakla ilgilenirken o da beni izliyordu. Birazdan sorularına başlayacaktı,o yüzden sakin dakikaların tadını çıkardım.

İki zeytin,bir salatalık ve bir dilim salamı bitirip çayımı yudumlamaya başladığımda o da sorularına başladı.

"Dün akşam neredeydin?"

Dün akşam neredeydim. Güzel soru. Sarışın bir beyin anlattığı bir hikayeyi ağzımdan sular akıtarak dinliyordum işte. Haa bu adamla dün akşam tanıştığımı da unutmayalım. Ayrıca anlattığı hikayenin gerçek olup olmadığı konusunu açmıyorum bile. Unutmadan, adımı söylemediğim halde giderken bana adımla seslenişinden de bahsetmezsek olmaz.

O noktaya dönersek ise şöyle oldu.

O gözden kaybolana kadar ben salak salak onun gittiği noktayı izledim. Sonrasında ise aklımdan paranoyakça cümleler geçti.

'Adımı nereden biliyor,pislik sapık!'

Gibi.

'Zaten beni takip ediyordu,kesin peşime adam da taktırmıştır!'

Diye devam etti bu düşünceler. Ama yanılıyordum. Ali sapık bir pislik değildi,beni takip etmemişti,peşime adam da takmamıştı. Bileğimdeki minnacık Selin yazılı bilekliği nasıl görmüştü bilmiyordum ama adımı bilmesinin tek sebebi de buydu.

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin