Trihan Laurent Malcolm

Beginne am Anfang
                                    

Klaus "Isolde babamı biliyorsun!" derken sinirlendi biraz sanki.

"Evet biliyorum Klaus! Ama sen de benim eniştemi biliyorsun!"

"Halledeceğim Isolde! Biraz  zaman ver." Dedi ellerimi o kocaman elleriyle kapatarak.

Ben endişeyle gözlerine bakarken "Ama eniştem öğrenecek diye ödüm patlıyor." dedim.

"Öğrenmeyecek. Söz veriyorum!" dedi kaşlarını kaldırmış bana bakarken.

Gülümsüyorum gözlerinin içine bakarak.Sonra oradan  ayrıldık. O Seteland yolundan gitti...

Eve geldigimde kuzenlerimi ortalıkta göremedim.Merdivenlerden odama çıkarken halam adımı seslendi arkamdan.Önümü dönerek halama "Efendim Hala." dedim bıkmış bir şekilde suratımı buruştururken. Halam elleri belinde, kasları çatık bana bakarak "Efendim he! Siz sabah sabah nereye gittiniz hanımefendi?" dedi.

Bugün daha fazla yalan söylemek istemiyorum. Zaten yalancı kız olup çıktım!

"Şey ... Göle gittim." dedim gözlerimi halamdan kaçırırken.

Halam gözlerini şişirerek "Tatlım, orası çok ıssız biliyorsun!" dedi.

Sıkılmış bir şekilde oflayıp "Zaten ben de hemen döndüm hala." dedim.

Halamın bu muhteşem  iyimser tavrına akıl erdiremedim! Normalde beni bütün gün azarlardı. Halam elini havaya kaldırıp umursamaz bir şekilde sallarken "Her neyse.Bugün Prens Trihan Laurent Malcolm ve  kız kardeşi Katherina  Malcolm gelecek. Saraylarının bahçeleri için bahçemizdeki çiçeklere bakacakmış Leydi Katherina." dedi.

Şaşkın bir suratla "Koskoca Leydi mi? Ah ne garip!." dedim halamın o gözü yükseklerde suratına bakarak.

"Isolde! Eleştirmeyi bırak da hazırlan gelecekler neredeyse."

"Of! Beni mi görmeye geliyorlar sanki!" diyerek odama kaçtım. Halam hemen arkamdan seslendi.

"Yatağına bıraktığım elbiseyi giymeden aşağıya ineyim deme Isolde!"

Hızla bakışlarımı yatağa çevirdim.Yatakta elbise falan yok ki! Of! Bu Kadın benimle dalga geçiyor herhalde! Zaten bugün bi 'tuhaflık var evde ama neyse! Üstümde ki biraz eskimiş elbiseyi çıkarıp dolapta ki pembe elbisemi üstüme geçirdim. Tam o sırada kapım hızla açıldı! İçeriye giren, pardon dalan kişi kuzenim Erica 'ydı.

"Sen kapı çalmayı bilmez misin?" dedim iki elimi belime koyarak.

"Ah! Leydim ,affedin." diyerek benimle kafa buldu aklı sıra.

Sonra gerçek kimliğine büründü.

  "Ay! Sanane istediğim gibi girerim! " 

"Erica ne istiyorsun?" dedim Bir ayağımı öne atarak ritim tutarken.

"Annem sana Lordun gönderdiği elbiseden bahsetti mi?" diye sordu cevabını merak edermiş gibi  suratımı incelerken.

Ben ayağımla ritim tutmayı bırakıp şaşkın suratımla "Ne? O elbiseleri Lord mu göndermiş?" diye sordum Erica'nın o tipsiz suratina bakarak.

"Evet ama hiç  ümitlenme diye geldim! Sana elbise falan yok!"

"Erica sanki  çok meraklıydım." dedim arkamı dönerek yatağıma ilerlerken. Erica soğuk sesiyle "İyi. Anneme söylersen bende bazı bildiklerimi babama söylerim ona göre!" dedi .

Erica Klaus'tan bahsediyor! Enişteme Klaus'u söylemekle tehdit ediyor beni!

Pislik! Ben hızla ona dönerek sinirden patlamış bir şekilde "Erica defol odamdan!" dedim.

Masumiyet ÇağıWo Geschichten leben. Entdecke jetzt