~Üçüncü Bölüm~

Mulai dari awal
                                    

Görüşebilir miyiz? Daha doğrusu müsait misin? Geçenlerde bir hafta izninin olacağını ve evden çalışacağını söylemiştin, bu yüzden kafa dağıtmak için arkadaşın ile vakit geçirmek istersin diye düşündüm. Uzun zaman oldu~ 

Civciv

Şehirde edindiği nadir arkadaşlarından birisiydi. Sadece arkadaş olarak görüyordu, başka bir şey değil. Zaten başka birisine sırılsıklam aşık olan bir adama yavşamak pek onluk bir şey değildi. Böyle durumlarda destekleyici olurdu. 

Onaylayan bir mesaj attıktan sonra konum bilgisini aldı, kafa dağıtmak için iyi olacaktı. Sting iş yerinden nadir izin alabiliyordu ve reddetmek kabalık olurdu. 

Giyindikten sonra geldiği binanın önüne gözlerini kırparak bakıyordu, işe gelmek zorunda olmasa bile Dragneel Haber Ajansı'nın logosunu görebiliyordu, harika diye söylenmeye başladı kendi kendine. Sting'in iş yerine yakın alışveriş merkezi arkasındaki bina olduğu için bu duruma ses çıkarmayacaktı. Omzuna çarpan el ile irkildi. "Sting!" Arkasını döndüğünde kocaman gözlükleri ile ona gülümseyen adamı fark etmişti. "Sinek gibi görünüyorsun."

"Sende çok tatlısın canım benim." Gözlüğünün arkasından göz kırptığını görmüştü, salak salak sırıttı. "Pekala, ne almaya geldik?"

"Öncelikle içeri girelim, insanlar güneş gibi parlayan güzelliğimize karşı pek bir çaresizler biliyorsun." Tavrına göz devirdi, bu adamın saçma şakalarını seviyordu. 

Alışverişin büyük bir çoğunluğunda Sting'in evine ihtiyaç olabilecek malzemeleri almışlardı, Lucy onu neden çağırdığını anlamıştı. Adamın hayatının çoğunu karakolda geçiyordu ve ev eşyalarından bi' haberdi. "Beni bunun için kullandığına inanamıyorum."

"Kadın olduğun için anlarsın diye getirmedim, bu kadar delici tepki verip bakmana gerek yok. Biliyorsun ki yeterince eğlendik. Şimdi ise sana ödül olarak yemek ısmarlayacağım hem." 

"Bu sıralar önüne gelen beni yemeğe çıkarmaya çalışıyor..." Alaycı bir tavır takındı. "Bak sen, hayatına birileri mi girmeye başladı?"

"Pek sayılmaz ya da sayılır, ortada bir şey yok, sadece öylesine bir yemekti o kadar, her neyse, paran kaldıysa yemeğe razıyım." Göz kırptı. "Gidelim o zaman." Kafasını cama doğru çevirdi, kucağına Sting'in atış yaparak aldığı peluş ayıcık duruyordu. Polislere bu gibi oyunları oynamaları yasaklanmalıydı çünkü eksiksiz vuruyorlardı, rakiplere yazıktı. 

Bütün neşesi geldiklere noktaya vardığında kaçmıştı, belli etmemeye çalıştı, bu sıralar bir sürü şeyi belli etmemeye çalışıyordu zaten. Bir kaç gün önce geldiği bu yer nasıl oldu da tekrar karşısına çıkmıştı, yağmurlu günde kaçar adımlarla arabaya gidip söylenerek uyuduğu gelmişti aklına. Ucunda ölüm yok diye düşünerek Sting ile arabadan çıktı ve adamın esprilerine kıkırdayarak içeri girdi. 

Yemeklerini getiren garson Lucy'i tanımış gibi gülümsemişti, bakışları ise Sting'e döndüğünde soluklaşmıştı. Lucy bu durumdan hoşlanmamıştı, Natsu mafya babası gibi yemeğe getirdiği kadına göz kulak olmalarını emretmemişti ya da bu adam her geldiğinde ona servis yapacak hali yoktu ya? Tesadüf diye düşünmek istedi. "Geçen yine veterinerin oraya sapık gibi gidip bir saat boyunca arabanın içinden kapıyı gözetledim, kendimi bu konuda çok kötü hissediyorum ama dizginlerimi bir türlü elime alamıyorum Lucy."

Touch Me  [Nalu]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang