Sayfa 57

14.9K 514 0
                                    


Mehmet arabayı çalıştırıp hareket ettiği sırada Beyza elinde tuttuğu su kovasını arkamıza döktü. Ben arkama dönüp onlar gözden kayboluncaya kadar el salladım. Ve artık başka bir şehre doğru yol almıştık. Yola çıkalı birkaç saat olmasına rağmen ne Mehmet ne de ben daha hiç konuşmamıştık.

Sözler sukuta gömülmüş, zaman ise hayallere satılmıştı. Ortamda, radyoda duyulan hafif bir müzikten başka bir ses duyulmuyordu. Konuşacak durumda değildim zaten. Hâlâ babamın sözleri kafamda yankılanıyor ve acı çekmeme sebep oluyordu.

Bu sözleri daha önce söylemiş olsaydı belki şu an burada olmayacaktım. Beni sevdiğini bir dirhem hissettirseydi bana, o zaman acıları daha kolay hazmederdi bu gönül.

Kanadı kırık bir kuş kadar çaresiz hissettim kendimi.

Neredeyse ömrümün yarısını geçirdiğim memleketimden gittikçe uzaklaşıyordum. Yeni bir şehir ve yeni bir hayata doğru yol almıştım.

Yaşadığım tüm acıları da birer eski eşya misali gerimde bırakmak ve bir daha hiç hatırlamak istemiyorum. Çok mutlu olmak istiyorum Allah'ım ve her daim huzurlu.

Kafamda binlerce soruya cevap vermeye çabalarken, bir süre sonra kaç günün yorgunluğu ile gözlerimi açmakta zorlandığımı hissettim.

Ortamın sessizliği ve yolların güzel seyri beni daha çok uykuya iteledi ve sonunda uykuya yenik düştüm...

Görücü Usulü AşkWhere stories live. Discover now