Arada kendi kendine konuşuyordu.
"Gözün kör olsun Eduvardo, kızı karnı burnunda bıraktın"
"Gitme Manuela gitme, tuzak kurdular sana"
"Oh iyi oldu Selciyo sen o tokadı hak etmiştin"
O'nun bu haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Hatta arada başımı çevirip gülmekten kendimi alamıyordum.
Sonra birden kapı çalındı. Cemile anam, gözünü televizyondan ayırmadan,
"Kalk kız kalk şu kapıya bak" diye söylendi.
Elimdeki tülbendi kenara koyup kapıya vardım. "Kim o?" diye sordum.
"Benim kızım benim" bu aşina ses Saadet Hanım'a aitti.
Hemen kapıyı açıp içeri buyur ettim. Bu defa yalnız gelmişti anlaşılan. Yanında kimse yoktu. Soğuktan burnu kızarmış gözleri sulanmıştı.
Pardösüsünü çıkarmaya yardım ederken,
"Hay Allah çok üşümüşsünüz yoksa yürüyerek mi geldiniz?" diye sordum.
"Ah evet" diye cevap verdi içeri geçerken.
"Ne yapayım, hangi dolmuşa bineceğimi bilemedim" diye devam etti içerde.
Cemile anam gelenin dünürü olduğunu görünce hemen ayağa kalktı.
"Aman efendim kimler gelmiş kimler" diyerek Saadet Hanım'a sarıldı.
YOU ARE READING
Görücü Usulü Aşk
SpiritualÇocukluğumda öğrendim ben. Doğan güneşin batmaya mahkum olduğunu ve her yazın sonunda çetin bir kışın beklediğini... Güller bin bir hevesle açsa da nihayetinde kuruduğunu ve gecelerin soğukluğunu... Çocukluğumda öğrendim ben ölümün o soğuk yüzünü. A...