Bölüm 18 Köşeye Sıkışmak

7.4K 315 46
                                    

Lanet olsun Cem. Lanet olsun. Lanet...

Gidip, dudaklarından öpüp tebrik etmek lazım...

'Tebrik ederim aşkım. Beni çok güzel köşeye sıkıştırdın. Ayakta alkışlıyorum. Şak. Şak. Şak.'

Daha oyuna başlayalı 1 hafta olmamıştı ama  ben şimdiden çok fena köşeye sıkışmıştım bile. Beni okul konusunda köşeye sıkıştırmış olması da çok nahoş bir durum açıkçası. Oynayabileceği o kadar koz varken neden bunun üzerine gidip duruyordu bu gerizekalı acaba?

Niye acabası mı var salak nedenini bal gibi biliyorsun.

Of Cem offf... Haftanın son günü senin yüzünden uğraştığım şeye bak. Yani beklemiyor değildim aslında hafta boyunca ama en azından biraz daha zamanım olacağını düşünmüştüm. Beklediğimden erken başlamıştı bizimki.

Sabahın köründe sırf kahve içebilmek için 15 dakika erken uyanıp gelmiştim okula. Ben keyifle kahvemi yudumlarken Cengiz 'boku yedin sen' sırıtışı eşliğinde gelip karşıma oturmuştu. 'Ne oldu lan?' dememe kalmadan 'Hayırlı olsun kardeşim Ayla Hoca yüksek lisans öğrencisini almış.' İşte başımdan aşağı kaynar sular bu cümle nedeniyle döküldü.

Yüksek lisans yapmak istediğim hocaydı Ayla Hoca. Aslında hocadan dolayı değil bölümden dolayı o kadını istiyordum. Yoksa kadın feministti birazcık. Fakat istediğim bölümde bizim okuldaki tek hocaydı.

O anda derse girmeyip hocanın yanına gitmeyi düşündüm. Derse bir kaç dakika kalmıştı.Ancak ve ancak  Cengiz malı benimle aynı fikirde değilmiş ama o anda. Beni sınıfa sürüklemiş ben çıkmadan da hoca gelmişti ki gelen hoca derste tuvalete gidenlere bile tahammülü olmayan bir hocaydı. Kesinlikle üniversitenin kabusu.

Paşa paşa Cengiz'in yanına oturdum. Bu Cengiz dediğimiz eleman kara kaşlı kara gözlü kara-pala bıyıklı bir Türk cengaveri tipte bir adamdı. Uzun boylu, yapılı bir vücuda sahipti ki kaslarını kazaklarının altından bile görebilirdiniz. Adam kazaklara sığmıyordu. Kara kaşı, kara gözü, burnu, ağzı ise önce cetvel-pergel takımıyla özenle çizilmiş sonra yüzüne yerleştirilmiş gibi muazzamdı. Her yanından geçen bir iç çekerdi.

Şimdi itiraf ediyorum ki bu Cengiz'i gördüğüm ilk zamanlarda fantazilerimde uzun süre başta gelen isimdi. Yani...  Çapkın olduğumu zaten kabul ettiğime göre doğruyu söylemek gerekirse 'isimdi' biraz yanlış oldu çünkü hala öyle. Aslında bu da yanlış oldu çünkü bir süredir Cem var. Evet Cem hakkında fantazilerim var.

Cem... Ağzına tüküreceğim senin Cem. Ne bok yemeğe benim eğitim hayatımla oynuyorsun ki sen? Çok ayıp Cem. Çok ayıp Cem. Sikecem belanı Cem.

Beyinsiz Deniz git kendini sik Deniz. Kendi mezarını kendin kazan sen değil misin? Ne rakibine saydırıyorsun şimdi. Adama açık açık beni sıkıştır demedin mi? Neden şimdi kızıyorsun ki deli gibi? Adam tam olarak senin istediğin şeyi yapmadı mı?

Derin bir nefes aldım. Sakinleşmem gerekiyordu. Bu psikolojik git-gellerle bir yere varamayacağım belli zaten.

Öncelikle olanları bir masaya yatıralım. Cem hamlesini yaptığına göre şimdi hamle sırası bende. Ya da muhatabım bir hamle üzerine bir tane daha yapabilirdi. Öncelikle bir tane daha gelecek mi ona karar vermem gerekiyor. Ama dur. Bunu anlayabilmek için öncelikle şu anki durumu tam olarak çözmem etmem gerekiyor.

'Sen nereden öğrendin?' Cengiz'e döndüm.

'Ne? Ha?' Bir yandan bıyıklarının sol tarafını buran Cengiz bir yandan da telefonuna bakıyordu.

'Ayla hocayı diyorum la.'

'Haa öyle desene oğlum ya.' Sınıfta gözlerini gezdirdi. 'Şurdaki kız söyledi.'

TUTKU OYUNU (gay)Where stories live. Discover now