Bölüm 12 My Secret Friend

7.7K 318 18
                                    

Şimdiye kadar pek çok şarkı paylaştım ama hiçbiri için dinleyin dememişti. Bunu dinleyin, tavsiye ederim. Özellikle klibini izleyin. İzlediğim en iyi gender benderlardan.

Gender bender: bkz. karşı cinsin kılığına bürünme. Bir nevi cinsiyet bükme.

-- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- --

Mikrofon bir kez daha Cem'deydi.

Benimle bir kez itinayla göz göze geldi ve anlık olarak çarpık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Sonra bir nefes alıp girdi şarkıya.

You have loved
You were not alone
You have braved the weather
When the storm cut you to the bone
There was always shelter

My secret friend
I'll take you to the river
My secret friend
So we can swim forever

In your skin
To die a little death
This time there's no code word
When everyday frays in hollow ends
Dream sweet love submissive

My secret friend
Oh take me to the river
My secret friend
So we can swim forever

Break my deepest promise

My secret friend
Oh (I'll) take me (you) to the river
My secret friend
So we can swim forever


Şarkının sözlerini duyunca ben de bir sırıtış yerleştirdim suratıma. Adam an itibariyle sübliminalin amına koyuyordu. İstesem de engelleyemiyordum o dudaklarımın gerilerek 32 dişimi ortaya sermesini. Benim tersime başındaki çarpık sırıtışına rağmen o şarkı boyuna ciddiydi.

Bana çok şey anlatmıştı aslında bu şarkıyla. Evet onunla birlikte olmam demek gizlenmemiz, gizli yaşamamız demek oluyordu. Asla kendimizi açıklayamayacak ve 'gizli' sevgililer olsak bile herkesin gözünde 'arkadaşlar' olarak kalacaktık. Ben bunu zaten biliyorum, defalarca düşündüm. Buradaki asıl olay onun üzerini örtmeye çalışmamasıydı. Bu Cem'in bana 'Sana rahat bir hayat vaad etmiyorum.' deme şekliydi. Suyun altına, duvarların arkasına saklanmalıydık onunla olacaksam.

Aynı zamanda anlattığı başka bir şey daha vardı. Bu sefer şifrelenmiş sözcükler yok, yani her şey açık olacak. Yani 'Bir dahaki konuşmamızda her şeyi anlatacağım sana.' 

Karşımdaki adam kendine ait olmayan hatta kendi yazmadığı bir şarkıya bu kadar anlam yükleyebiliyor.

Acaba çok düşünüyor mu?

Yani ben nasıl gülmem bu durumda.

Şarkı bittikten sonra Cem beni çağırmadan sahneden indi. Ben o arada hala ağzımı toparlamaya çalışıyordum. Bana bakıp güldü. Mesajını yerine ulaştırmıştı. Konuşmaya ne gerek var ki? Biz şarkılarla anlaşırız. Bizim için yazılmış bir ton şarkı var.

Grup masanın başına gelirken Cem teğet geçip dışarıya çıktı. 

'Haydi gençler hareketlenin gidiyoruz.' konuşan Mert'ti. Ece hemen itiraz etti.

'Aaaa nereye? Saat daha 10.'

'Eve gidiyoruz güzelim. Orada devam etcez. Hem yayıla yayıla içeriz hem de yayıla yayıla sızarız.'

Herkes peşine takılırken ben rahatsız olmuştum. Doğru dürüst tanımadığım, arkadaş sıfatını bile henüz yakıştıramadığım birinin evine Selin'i götürme düşüncesi huzursuzlandırıyordu beni.

'Eee Mert sen hani ailenle yaşıyordun?' diye sordu Ece ben itiraz edemeden.

'Yok bize değil Cem'e. Onun ev hem büyük hem de tamamen müsait.'

Rahatlamayla birlikte 'Al işte bunun altından bir şey çıkacağı belliydi diye düşündüm.' Mert Ece, Atilla ve Nermin'i alarak kendi arabasına yollandı, bizi de Cem'in yanına yolladı.

Mert'in gösterdiği yere doğru gidip Cem'in arabasının yanına geldim. Yanımda Selin ve Merve. Şimdi işin can alıcı noktası ben öne mi binmeliyim yoksa arkaya mı? Hangisi daha mantıklı? Arka kapıyı açıp kızların binmesini bekledikten sonra kapıyı çarpıp öne bindim. Böylesi daha mantıklıydı. Boş koltuk varken kızları sıkıştırmam saçma olacaktı.

Yani mantık insanıyım ben. Duygularına kapılıp gidecek türden biri değilim. Bir şeye karar vermeden önce duygularımdan olabildiğince soyutlarım kendimi, sonra enine boyuna düşünür öyle karar veririm. Bu hayatım boyunca doğru kararlar vermemi sağladı mı? Her zaman değil belki ama çoğu zaman diyebilirim.

Henüz araba hareket edeli çok olmamıştı. Kızlar arkada bir süre fısır fısır konuştuktan sonra Selin Çekingen bir sesle sordu.

'Cem senin sevgilin yok mu?'

'Yok, olsa neden hep yalnız takılayım.'

Cem Selin'i oldukça sempatik bir tonla cevaplamıştı. Düşününce Cem Selin'e karşı her zaman kibardı. Bu yaşının getirdiği bir olgunluk mu yoksa Selin'in varlığından rahatsız olmuyor mu? Bir kere tahammül edemediğini söylemişti ama şöyle bir düşününce hareketlerine hiç yansıtmadı. Olgun da olsa bu kadar sakin karşılaması saçmaydı sanki.

'Yani ne bileyim. Belki uzaktadır.'

'Yok.' dedi gülümseyerek ve sustu. Burada 'Hoşlandığım biri var.' demesini beklemiştim ne yalan söyleyeyim. Ona doğru bakarken ben de sırıtıyordum. Karşımdaki adam kesinlikle boş işlerle uğraşmayan olgun bir adamdı.

Eve diğerlerinden önce vardık.

'Eee Cem içecek bir şey almadık?' dedim.

'Mert halledecek o işi.' dedi kapıyı açarken.

İçeri girip doğruca salona yöneldik. Doğruca gidip Cem'in kucağımda ağladığı koltuğa oturdum. Selin yanıma Merve karşı koltuğa oturdu. Cem karşıda yere. Yaklaşık 10 dakika sonra kapı çaldı. 15 dakika sonra ise herkes kendi köşesini kapmıştı. Mert hemen kendi yönettiği bir muhabbete başladı. Ortamın atmosferini kontrol etmekte üzerine yok resmen. Konu televizyonda popüler bir program. Benden başka herkes konuya hakim. Yani resmen her hareketleri açık açık üzerime oynanıyor.

'Hadi gel içecekleri ayarlayalım.'

İşte Cem'den beklediğim cümle de geldi. Paşa paşa peşine takıldım. Yani belli ki konuşmak istiyor. Zaten ben de öğrenmek için can atıyorum. Mert'te bize ortamı sağlamış. Daha ne?

Mutfağa girer girmez kapıyı arkamdan kapattım.

'Senin derdin ne?'

Eli buzdolabının kapısında yarım ağız bir gülümsemeyle yanıtladı.

'Daha açık sor.'

'Selin'den ayrılmamı ve seninle beraber olmamı mı istiyorsun? Bu mantıklı mı sence?'

'Yooo. Öyle bir acımasızlık yapmak gibi bir amacım yok. Ben senin vücudunu istiyorum.'

'Ohooo. Neden işte. Lan farkında değil miyim sanıyorsun? Sen bana aşık falan değilsin. O zaman git başka biriyle uğraş. Neden o değerli zamanını benim peşimde harcıyorsun ki? Çok mu eğlenceli yani?'

Gözlerimi kısmış sakin sakin konuşuyordum. Sinirli değildim. Sadece merak ediyorum. Çok saçma çünkü. Kardeşinin eski sevgilisiyim ya. Sevgilim var. Ayrıca başta gay olup olmadığımı bile bilmiyordu. Açık açık görüyorum ki aşıkta değil. Ne istiyor ki bu mal. Aklım almıyor.

'Tamam seninle bir anlaşma yapalım Deniz. Eğer gecenin sonunda sızmazsan her şeyi anlatırım.'

-- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- --

Sevdin
Yalnız değildin
Havayı cesaretinle karşıladın
Fırtına kemiklerine kadar kestiğinde bile
Her zaman bir sığınağın vardı


Benim gizli arkadaşım
Seni nehre götüreceğim
Benim gizli arkadaşım
Böylece sonsuza kadar yüzebiliriz


Küçük bir gün senin teninde ölüyor
Bu sefer şifrelenmiş sözcükler yok
Her günü boş sonlarla yıprattığında
Suyun altında tatlı aşkımızın hayalini kur 

Benim gizli arkadaşım
Beni nehire götür
Benim gizli arkadaşım
Böylece sonsuza kadar yüzebiliriz
 

En derinden verdiğim sözlerimi boz

TUTKU OYUNU (gay)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant