Bölüm 3 Telef Olan Plan

12.3K 523 40
                                    


Sabah koridorda koca bir valiz yığınıyla karşılaştım. Görünüşe göre ev arkadaşım ailesinin yanından dönmüştü. Bu sırada Hakan banyodan çıktı.

'Bakıyorum erkencisin. Gelecek haftaya kadar gelmeyeceğini sanıyordum.'

'Ben de düşünmüyordum ama staj ayarladım. Bugün öğlen başlıyorum.'

'Ooo uzun zamandır uğraşıyordun. Çok sevindim.'

'Aynen, bu sefer bana onlar ulaştı hatta.'

'Ünün oralara kadar ulaşmış desene. Baktılar bu çocuğun kendi başına ayarlayacağı yok, biz ona bir fırsat sunalım dediler.' Küçük bir kahkaha attım, karşılığında koluma hafif bir yumruk yedim. Vururken aynı zamanda sırıtıyordu.

'Kahvaltı yaptın mı?'

'Dersim öğleden sonra, daha yeni uyandım.'

'Süper, annem bir dolu şey gönderdi. Hadi yiyelim. Karnım açlıktan gurulduyor.' Birkaç çantayı kurcalayıp bir sürü paket çıkardık ve masaya taşıdık. 

-- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- --

Laboratuvardan çıktığımda hava kararmak üzereydi. Öğlen okula geldiğimden beri oradaydım, kendimi acıkmış ve yorgun hissediyordum. Kantine uğrayıp en azından su almayı düşündüm. Bunun çok iyi bir fikir olmadığını henüz kantini uzaktan görür görmez anladım. Cem'i görünce bilinçsizce dudağımın kenarını yaladım. Bu alışkanlık haline gelmeye başlamıştı.

 Yanında bölümdeki asistanlardan biriyle oturuyordu. Hem de güzel bir tanesiyle. Hem de yan yana. O anda kadın Cem'in kokuna elinin tersiyle hafifçe vurdu ve hafif bir kahkaha attı. Resmen flört ediyorlardı. 'Bu manyağın ne işi var burada?' diye düşündüm. Tam arkamı dönüp gidecekken fikrimi değiştirdim. Doğruca Cem ile asistanın oturduğu masaya yürüdüm. Çantamı karşılarındaki banka bırakıp oturdum.

'Cem seni burada görmeyi beklemiyordum.' Bana doğru kafasını çevirdi. Göz bebeklerinin büyüdüğünü görebiliyordum. Şaşırmıştı.

'Ben seni görmeyi umut etmiştim ama. Oturmaz mısın?' Yüzüne kocaman bir sırıtış yerleştirdi.

Hemen açıklama faslına girdi. Yanındaki kadın üniversiteden arkadaşıymış. Uzun zamandır görmediği için özlemiş. Belki bir iki kadeh bir şey içerler diye davet etmeye gelmiş ve bir söz kopartabilmiş. Gülüşmeler. Anılar. Bu ikisinin kesin arkadaşlıktan öte bir geçmişi vardı ve kadın kesinlikle Cem'e karşı boş değildi. İkisini baştan aşağı süzdüm ve gülümsedim. Yakışıyorlardı.

Bir süre onları dinledikten ve onlarla birlikte güldükten sonra kalkmaya niyetlendim.

'Bekle ben de gideceğim. Arabayla geldim. Seni bırakayım.'

'Hiç gerek yok. Yanındaki güzel bayanı bırakman daha iyi olur.' Sırıttım.

'Onun arabası var. Ayrıca bana sormak istediğin şeyler var yanılıyor muyum? Hadi.' Yürümeye başladı.

Gerçekten çok kabaydı. Kadına hayal kırıklığına uğramış görünüyordu ama Cem haklıydı. Ona sormak istediğim bir sürü şey vardı. Peşine takıldım. Arkasından sessizce yürüdüm. Park yerine gelince cebinden anahtarı çıkarıp düğmeye bastı. İlerideki siyah, gösterişli bir arabanın farları yanıp söndü. Arabanın sağ tarafına yönelip ön koltuğuna yerleştim.

'Biraz kaba davranmadın mı?'

'Ne önemi var ki?'

'Randevu şansını kaybedebilirsin.' Bilmiş bir şekilde sırıttım. 

TUTKU OYUNU (gay)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon