Bölüm 3

10.1K 319 10
                                    

Cüzdanımdan başımı kaldırıp şoför koltuğuna uzandım ve adama parasını verdim.Hastanenin otopark yerindeydik.Taksiden indiğimde etrafa göz attım.Patroncuğumun arabası otoparkta değildi.Acaba o farklı bir hastaneye mi gitmişti?Kulağımı otoparka girmekte olan siyah bir Range Rover'in tekerlek sesleri doldurdu.Ön cama daha dikkatli baktığımda iki çift kahverengi göz ve acayip biçimde tanıdık gelen yüz hatlarıyla karşılaştım.Patroncuğum daha yeni gelmişti.
Hava rüzgarlıydı.Saçlarım uçuşuyordu.Yüzüme doğru uçuşan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.Arabayı saniyeler içerisinde park etti.Arabadan indiğinde beni farketmişti.Sadece sırıttım.Umarım yine beni kolumdan tutup sürüklemeye kalkışmaz.Çünkü ona en ufak bi karşılık bile veremiyordum.

Arka koltuğun kapısını açtı.Poşetleri alıyordu.Galiba buraya gelmeden önce alışveriş yaptığı için geç gelmişti.Poşetleri tek eliyle tuttu.Arabanın uzaktan kumandasıyla arabayı kapattıktan sonra anahtarı kotunun cebine koydu.Beni umursamadan yürümeye başladı.Hey, bende varım burada!

Arkasından elimden geldiği kadar koşmaya çalıştım.Daha doğrusu ayakkabılarımın el verdiği kadar...

''Şey...biraz yavaşlar mısın?''dedim.Şimdiden nefes nefese kalmıştım.Ayağım bir yere takıldı ve neredeyse yere düşüyordum ama güçlü bir el beni belimden yakaladı.Bir anda başımın döndüğünü hissettim ve elimi istemsizce anlıma koyup şakaklarımı ovdum. Eli belime ilk değdiğinde vücudumda küçük çaplı bir karıncalanma oluşmuştu. Belki de heyecanlanmıştım.Gözümü açtığımda Yağız'ın her zamanki gibi kaşları çatıktı.Sinirliydi.Hemen kendimi toparladım ve doğruldum.

''Pardon,"dedim.Saçlarımı düzelttim.O da aynı hızda yürümeye devam etti.Bana boşuna sinirleniyordu.Sonuçta ben sadece onunla geldim,annesini ziyaret etmek de mi suç?Harekete geçtim.Hastane kapısından içeri girdiğimde soğuk havadan dolayı ürperdim.Yağız çok hızlı yürüyordu. Ve ben onun arkasından koşmak zorunda kalıyordum.Galiba onun bir adımı benim beş adımıma eşitti.Hastanenin resepsiyonuna doğru yürümeye başladığını görünce adımlarımı hızlandırdım.Ufak bir sollamayla onun hızına erişebilmiştim.Resepsiyon masasının önüne geldiğimizde Yağız gözlüklü resepsiyoniste''İnci Çağlar,bugün geldi''gibi bir şeyler dedi.Ben tabii o anda soluklanmaya çalıştığımdan onu dinlememiştim.Cebimde bir şeyler titremeye başladı.İlk başta böcek falan sanmış olabilirim ama sonradan telefonumun çaldığını anladım.Telefonumu cebimden çıkartıp ekranına baktım.İrem arıyordu.Önemsiz bi konu hakkında aradığını bilsem de açmaktan başka çarem yoktu.Yağız'dan uzaklaşıp telefonu açtım.

''Alo?''omzumun üzerinden Yağız'a baktığımda resepsiyonistle kavga ediyordu.İrem''Noldu bugün buluşacaktınız?''dedi.

Ona;ilk başta tatlı tatlı sohbet ediyorduk.Sonra ona bi telefon geldi gitmesi gerekti,Bende ona atarlandım o da bana bağırdı.Sonra onunla gitmek istediğimi söyledim o da bir adam dövdü ve beni yolun ortasında bıraktı demeyecektim tabiki.Ama eninde sonunda söyleyecektim.

''İrem şuan hastanedeyiz.Ben sana sonra bir gün anlatırım.''dedim.Telefonu İrem'in yüzüne kapatmıştım.Aksi takdirde kapatmamam konusunda direnirdi.Omzumun üzerinden Yağız'a baktığımda asansöre doğru yürüyordu.Eee madem gidecek,bana niye haber vermiyor bu?

Kafedeki olaylara hala sinirli olabilir.Adımlarımı hızlandırıp asansöre doğru yürüdüm.Yanına geldiğimde üstüne gitmedim.Asansörün gelmesini bekliyorduk.Asansör gelince ilk o girdi ve bana 5.kata basmamı söyledi.Asansörün düğmelerinin olduğu yere doğru döndüm.Birçok düğme vardı ki doğru düğmeyi bulamadım.Asansördeki düğme sayısı benim gömleklerimde bile yok. Saçmalıyorum.
Yağız bana doğru yaklaştı ve düğmeye bastı.
"Ben de tam basacaktım."dedim ve zoraki bir şekilde güldüm.Ona bakmaya çekiniyorum.Ona bakarken yakalanmaktan korkuyorum da diyebiliriz.Şuan patlamaya hazır bir bomba gibi duruyor.Umarım ben bombayı patlatmadan bomba imha ekibi gelir.Gözümü asansörün ekranına çevirdim.Yukarı doğru yavaşça çıkıyoruz.2,3,4ve 5...
Kapı birden açıldı ve içeri üzerinde temiz nevresim takımları bulunan sedyeyi iten bir adam girdi.Keşke biz indikten sonra sedyeyi içeri soksaydı.Adama çarpmamaya çalışarak asansörden çıktım.Yağız'ın çıkmasını bekledim.Ardından hiç vakit kaybetmeden yürümeye devam ettik.Uzunca bir koridora saptık.Hastane kokusunu içime çektim.Daha 6 yıl önce bu kokuya uzun süre maruz durumdayım.Ve o zamanlar bu kokuyu içime bir daha çekmeyeceğime dair yemin etmiştim.Bundan önce hastaneye hastalanmama rağmen hiç gelmemiş yanından bile geçmemişimdir.Ama bugün bu yeminini bozmuş oldum.Uzun ve sıkıcı hastane koridorunda yürürken kendimi rahatsız ve tedirgin hissettim.Koridorun sonuna yaklaşırken bi odaya saptık.Odadan içeri baktığımda yatakta yatmakta olan yaklaşık 40-45yaş arası,yüzünde yılların verdiği birikimin eseri kırışıklıklar bulunan tatlı bir hanımla karşılaştım.Kadın yorgundu ama hala gülümsüyordu.Güçlü gözükmeye çalışıyordu belki.Yağız'ın ardından tedirgin bir şekilde odaya girdim.Yataktaki kadının yanında bir de genç bi erkek vardı.Koltuğa oturmuş sıkıntıyla saçıyla oynuyordu.Bizi görünce ayağa kalktı.İlk Yağız'a sonra da bana bi bakış attı.Bense ona gülümsemekten başka bi şey yapmadım.Yağız elindeki paketleri yatağın yanında bulunan koltuğa bıraktı ve yataktaki kadının elini tuttu ve olduğu yere çöktü. Sanırım bu tatlı kadın inandırıcı olmasa da bu sert adamın annesiydi.Kadın yattığı yerden doğruldu.Yağız'a sevgi dolu bir bakış attı.Elini Yağız'ın saçına götürdü ve saçını yavaşça okşamaya başladı.Benim yapmak istediğim şeyi yapıyordu.Gerçi o Yağız'ın annesiydi.Bense sadece asistanı,çalışanı.
Yağız kafasını yavaşça eğdi ve kadının elinin içini öptü.Çok uysal gözüküyordu.Yağız başını kaldırdı ve mırıldandı.
"Özür dilerim,yanında olamadığım için."dedi.Kendimi suçlu gibi hissettim. Çünkü onun annesinin yanında olamamasının nedeni ben ve gereksiz toplantımız olmuştu.Ki bu toplantı da bana ve ona hiçbir şey kazandırmadı.Sadece kavga etmiştik.
"Sorun yok oğlum bak Emre halletti her şeyi."dedi yaşlı kadın.
Yağız başını kaldırıp koltukta oturan genç adama baktı.Sanırsam bu genç adamın adı da Emre'ydi.Yağız ayağa kalktı ve Emre'ye doğru yürüdü.
"Hani her şeyi halletmiştin?"dedi.Sesi tehditkârdı.Ve biraz da ürkütücü.
Emre de ayağa kalktı.Bu ayağa kalkma faslı umarım bi kavganın habercisi değildir."Halletmiştim.Sistemde bi aksaklık çıkmış."dedi gayet sakin bir ses tonuyla.Gözlemlerime bakarak şunu söyleyebilirim.Yağız akıllı,ciddi evlat,Emre asi ve umursamaz evlattı.Tabii bunlar şimdiki görüşlerim.
"Bir işi de doğru yapamadığımı söyleyeceksen biliyorum.Bundan önce milyonlarca kez söylemiştim."dedi.Yağız onun hakkında böyle mi düşünüyordu?
"Ben onu demeyecektim ama senin dediğin olsun."dedi.Gayet ciddiydi. Yüzünde en ufak bi mimik değişimi yoktu.
"Artık sen geldiğine göre ben gideyim."dedi ve annesinin yanına gidip yanağına ufak bir öpücük kondurdu."Görüşürüz anne" dedi ve Yağız'ın ters bağışları ile beraber yavaş adımlarla kapıdan çıktı.Emre kesinlikle umursamaz bi tipti.Bütün sorumluluğu Yağız'a bırakıp gitmişti.
"Ve siz bunun koca şirketi idare edebileceğini düşünüyorsunuz."dedi Yağız annesine dönerek.
Geldiğinden beri yerimden kıpırdamamıştım.Ne bir şey söyledim ne de hareket ettim.Bu olaydaki üçüncü şahıs ben oluyorum.
"Yağız bu hanım kızımız kim?"dedi.Yağız bana doğru döndü ve göz göze geldik.Gözlerimi ondan kaçırıp çantamla oynamaya başladım.Yağız"Yeni asistanım"dedi.
"Ee yavrum sende kullan at tıraş bıçağı gibi asistan değiştiriyorsun."dedi.Haklı!Kadın sonuna kadar haklı.
"Orası da beni ilgilendirsin validem."dedi.'Validem'i o kadar etkileyici bir tonda söylemişti ki...
"Ee kızım geç otur şöyle"dedi kadın az önce Emre'nin kalktığı koltuğu göstererek.Yağız'a baktım.Otur veya oturma demiyordu.
"Sağolu-"diyecektim ki Yağız lafımı böldü.
"Oturmasın o.Zaten şimdi gidecek."dedi.Bakışları üzerimdeydi.Benim adıma karar veremez ve zaten istese de şuradan şuraya gitmem.
"Gitmeyeceğim."dedim gayet emin bir şekilde.
Yağız tek kaşını kaldırmış 'Emin misin sürtük?'dermişcesine bakıyordu.Beni istese buradan hemen gönderebilirdi.Ama yapmadı.Koltuğu işaret etti ve otur diye mırıldandı.
Teklifini reddedemeyeceğim.Yavaş adımlarla koltuğa doğru yürüdüm.Bir hanımefendi misali temkinli bir şekilde oturdum.Çantamı da kucağıma koydum ve püskülleriyle oynamaya başladım.Boş yere gevezelik etmemdense susup küçük bir çocuk gibi bir tarafımla oynamak daha mantıklıydı.Kadın da Yağız gibi bakışlarını bana dikti.Sanki görücü geldiler de kız beğeniyorlar.
"Adın ne kızım?"dedi Yağız'ın annesi.Kısaca "Erva"dedim.
Kadın belli ki konuşası var "Anlamını biliyor musun?"dedi.İsmimin anlamını daha önce hiç araştırmamıştım."Anlamı mı?...ımm"diye gevelemem bana vakit kazandırabilirdi.Tam ağzımı açtım bir şey söyleyeceğim Yağız atıldı.
"Çok güzel,cesur,yiğit genç"dedi ve sırıttı.İsmimin anlamını ben bile bilmezken o biliyordu.
İsmimin anlamını biliyordu!
Araştırmış olabilirdi.İsmimin anlamını bilmesi beni her ne kadar mutlu etse de bu sevince fazla kapılmamalıyım.Bunu herhangi bir dergide görmüş de olabilir.Leyla moduna girmenin bir anlamı yok.
"Yağız yani."dedim.Yağız da yiğit anlamına geliyordu.İsimlerimizin aynı anlama gelmesi saçma bir şekilde mutlu etmişti.
"İyiymiş"dedim ve yüzüme ufak bir tebessüm kondurdum.Yağız da yatağın diğer tarafındaki koltuğa oturdu.Yataktan dolayı onun yüzünü zar zor görebiliyordum.Bir süre uzun bir sessizlik oldu.Sonra kapı açıldı ve seyrek saçlı yaşlı bir doktor içeri girdi.Elinde birkaç dosya vardı.
"İnci Hanım?"dedi.
Yağız'ın annesinin ismi İnci 'ydi demek.Resepsiyoniste de İ'yle başlayan bi isim söylediğini duymuştum.İnci Hanım yattığı yerden doğrulmaya çalıştı fakat çabaları boşaydı.Kucağımdaki çantayı koltuğa koydum ve ayağa kalktım.İnci hanımın kolundan tutup doğrulmasına yardımcı oldum.Bi an Yağız'la göz göze geldik.Yüzünde değişik bi ifade vardı.Galiba yaptıklarıma bir anlam veremiyordu.Doğru!Sabah kavga edip şimdi de annesine yardımcı olmam saçmaydı.Ama ben bunu İnci hanım için yapıyordum. Yağız için değil.
"Sizi bir günlük burada tutacağız.Ve birkaç test uygulayacağız.Şikayetiniz neydi?"dedi.
İnci Hanım derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Kemik ağrıları var.Ve vücudunda da bazı morluklar.Baş dönmesi,mide bulantısı da başladı.Ve son zamanlarda kilo kaybına uğradı."İnci Hanım yerine Yağız her şeyi anlatmıştı.İnci Hanım Yağız'a dönüp"Benim de dilim var Yağız'cığım"dedi.
Yağız azarlanıyordu.
Yağız'a baktığımda annesine omuz silkip konuşmaya devam etmişti
"Burun kanaması da var.Ve aşırı halsizlik."dedi.Konuşurken bir filozof gibi oluyordu.Ki söylediklerinin tek bir kelimesini bile dinlemedim.
Doktor uzun bir şekilde 'hım'ladı.Elindeki kağıda birşeyler yazıyordu.Oraya kelebek çizdiğine eminim.Doktor kağıtlardan başını kaldırıp olaya sonradan katılan hemşireye baktı.Hemşire doktorun bakışlarından birşey anlamıştı galiba.Dışarı çıktı.Ardından da doktor bir şey söylemeden dışarı çıkıp gitti.İnci Hanım elimi tuttu ve çok içten bir şekilde gülümsedi.Ben de yüzümdeki anlamsız ifadeyi öksüz bırakıp yüzüme kocaman bi gülümseme yerleştirdim.İnci Hanım ''Teşekkürler kızım''diye mırıldandı ve elimi serbest bıraktı.Bende gülümsedim.Sadece orada öylece durup kocaman gülümsedim.Beynimin yarısı kaybolmuş gibi hissettim.Ne yapacağımı veya ne söyleyeceğimi bilemiyorum.Sonunda saçımı elimle geriye doğru attım ve gidip koltuğa geri oturdum.Çantamı kucağıma alıp yine püskülleriyle oynamaya devam ettim.

Patroncuğumun Asistanıyım | Askıda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin