Züleyha'nın Ağzından:

Televizyonun karşısında oturmuş çiko ile pineklerken (çiko kim diye soranlara ayıcığımın adı) telefonumun çalma ve titreme sesi doldurdu odayı numarayı tanımıyordum açıp açmamak da tereddütte kalmıştım, ısrarla çalan telefonu sonunda açmıştım '' Alo''

''konuşmamız gerek '' dedi karşı taraftaki ses tanıdıktı ama tam olarak kim olduğunu çıkaramamıştım

''sen kim....?'' demeye kalmadan ''Ömer'' demesi ile dnup kaldım

''sen nasıl buldun numaramı '' dedim şaşkınca

''boşver şimdi bunları aşağı in konuşmamız gerek '' ne diyordu bu böyle akşam akşam oldu canım başka isteğin var mı diye geçirdim içimden

''ne dediğinin farkında mısın ? günler çuvala mı girdi hem benim seninle konuşacak bir şeyim yok '' dedim hırsla kendini ne sanıyordu bu

''5 dk var evdekileri bahane etme kimse olmadığını biliyorum eğer 5 dk içinde gelmezsen ben gelirim '' ağzımı açmış konuşacakken telefonun kapanma ssi ile kalmıştım öylece.

Bu kimi tehdit ediyordu böyle yaa ne sanıyordu kendini nereden geliyor bu öz güven. ayrıca evde kimse olmadığını nasıl biliyor cevaplarımı almam kolaydı ama yanına gidip gitmemek konusunda tereddütlerim vardı oturmuş düşünürken telefonuma bir meşaj geldi

''4''

neydi bu şimdi geri sayım mı ne olacak 321 deyince bomba mı patlayacak Allah ım yaa. endişe ve tereddütlerim ile odama geçip üzerime feracemi geçirdim başıma eşarp yapmaya çalıştığım esnada bir mesaj daha geldi.

''3''

bu adamın kadınların ne kadar geç hazırlandığı konusunda hiç bir fikri yok mu. aaa doğru onun mendebur suratına bakıp kim evet der ki yani haliyle bilmiyor. tamam biraz gideri var ama huyu kötü bir kere insanı korkutuyor. yani şimdi hediyeler de var ama offff neyse sonra tartışırım ben bunu kendim kendime.. eşarbıma güçlükle şekil vermeye çalışırken

''2''

mesaj daha. daha da acele ederek hazırlanmam bitmişti tam kapıya gidecekken annemin ocağı konturol et demesi aklıma geldi ne olur ne olmaz diye hemen koşarak ocağa baktım hepsinin kapalı olduğundan emin olduktan sonra anahtarlarımı ve telefonumu alıp kapıya koştum tam açmış çıkacakken karşımda dikilen Ömer

''1'' dedi ve suratına takındığı serseri gülümsemesi ile gözlerime dikti gözlerini '' sana ayrılan sürenin sonuna geldin Züleyha '' dedi ve beni itekleyerek içeri girdi ben ağzım açık bir şekilde kala kalmışken beni de tutup çeki ve kapıyı kapattı '' sen.... sen ...sen ne yapıyorsun çabuk çık dışarı ben 5 dk nasıl hazır olayım çıkıyordum işte hadi çık dışarı '' dedim ''beni ilgilendirmez ben o kadar zaman verdim sen zamanını iyi değerlendiremedin '' dedi elleri belinde beni karşısına lamışken içimde biriktirdiğim tüm nerjiyi kusma vaktiydi

'''İMDAA.....'' tüm enerjimi tek eliyle kapattığı ağzımla söndürmüştü ''bağırma '' dedi öfke ile ben kurtulmaya çalıştıkça o beni daha sıkı tutuyordu sırtım duvar ile bütün olmuştu ben hareket ettikçe o daha çok yaklaşıyordu göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum güçlü görünmek istiyordum '' sana zarar vermeyeceğim bi sakin ol sadece konuşacağım '' dedi yumuşatmaya çalıştığı sesi ile tabi ben buna inanır mıyım tabi ki de hayır öne atılmış kurtulmaya çalışırken '' bi rahat dur bir şey yapmayacağım sadece konuşacağız benden en son zarar gören kişi sen olursun korkma '' dedi sözleri az da olsa inandırıcı gelmişken gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı buna karşılık gözlerini gözlerime dikti ve biraz daha yaklaştı put gibi kalmıştım karşısında eli ağzımı kapatıyordu ve bu yakınlık benim hiç hoşuma gitmemişti '' seninle sadece konuşacağım başka bir şey yok şimdi elimi ağzından çekeceğim ve sen de bağırmayacaksın anlaştık mı ?'' dedi güvenebilir miyim ona bilmiyordum ama daha fazla onunla bu durumda kalmak da istemiyordum başımla onayladım o da buna karşılık elini yavaşça ağzımdan çekti diğer elin, belime ne zaman dolamıştı bilmiyorum ama onu da çekince fark etmiştim.

Bacaklarım istem dışı titrerken bağırsam mı acaba biri sesimi duyar mı diye düşünmeden edemedim ama tekrar kapatacaktı ağzımı en iyisi beklemek dedimiçimden ''sana zarar vermem benden en son zarar görecek kişisin '' deyip salona doğru ilerlemeye başladı ardında bıraktığı çamur izleri ayakkanbılarını çıkarmadığını gösteriyordu krem halının üzerinde duran izlere bakarken annemin beni kesin öldüreceği aklıma geldi ve bir adna '' dur dur dur '' diye bağırdım o buna karşılık çığlık atacağımı sanarak üzerime üzerime geldi ben de çekilerk '' ayakkabıların '' dedim o elini kaldırmış ağzıma kapatacakken bir bana bir de ayakkabılarına baktı '' bakma bana öyle annem kesin öldürür beni ne hesap veririm ben ona '' diye söylenirken bir yandan da terliklerin bulunduğu dolaptan terlik çıkardım ve önüne koydum bunları giy ayakkabılarını da çıkar mahvetme ortalığı ''dedim ve yanından geçerek salona yürüdüm.

Göz ucuyla kapıdan onun beni fark etmeyeceği şekilde onu izlerken yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı önce geçtiği yerlere baktı izlere daha sonra tekrar önüne dönüp ayakkabılarının bağını çözdü çıkarıp düzgün bir şekilde ayakkabılığa yerleştirdikten sonra terlikleri ayağına geçirdi o bu tarafa gelmeye başladığında bende hemen içeri girdim o beni fark etmeden koltuklardan birine oturup onun salona girişini izledim karşı koltukda duran Çiko ya bakıp yüzüne bir gülümseme yerleştirdi bu hali ile tıpkı babam gibiydi bir an acaba evli....

'' Selvi nerde ?'' Evli olsak demeyecektim tabiki de yine takınmıştı mahkeme suratını anlık duygu değilimi yaşıyor resmen

''Selvi mi ? bilmiyorum evinde dir her halde bu saat de nerede olacak başka '' dedim o Çiko nun yanına oturmuş beni izlerken

''evinde olsa sence buraya gelmemin ne mantığı olurdu '' dedi

'' bilmiyorum '' dedim başımı sallayarak

'' en son ne zaman gördün '' dedi

''okul çıkışı Sevinç ile mağzaya mı ne gideceklerdi o zaman gördüm '' dedim ve devam ettim '' bir şey mi oldu Selvi ye manyak arkadaşın ona bir şey mi yaptı yoksa '' dedim o benim sorumu takmadan

'' hangi mağza olduğunu söyledi mi ?'' dedi

''sen benim sorularımı cevaplamazsan bende senin sorularını cevaplamam '' dedim kollarımı göğsümde doladım

''sen beni tehdit mi ediyorsun ''

''evet '' gergin ve sinirli yüz hattı ile parmağını kaldırmış bana doğru sallarken konuşmak için ağzını açtı ama daha sözlerine başlamadan telefonu çalmaya başladı

''mustafa ''

mustafa ismini duyunca hemen ayağa kalktım kesin Selvi ye bir şey yapmıştı diye aklımdan geçirirken sessizlikten faydalanıp telefonu duyacağım kadar yaklaştım

''ne oldu Mustafa var mı bir haber '' dedi Ömer bir yandan da bana bakıp ne yapıyorsun der gibi başını salladı

'' hastanedeler miş Sevinç e bir şey olmuş sanırım ağlıyordu hiçbir şey anlamadım ben ........ hastaneye gidiyorum acilindeler miş '' dedi duyduklarım karşısında beynim donmuştu kabul etmiyordu ne zaman dolduğunu anlamadığım gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı

''ağlama '' dedi Ömer ve devam etti '' bu kadar sulu göz olma ya sende bahane arıyorsun ağlamak için önemli bir şey değildir '' dedi ve koluma destek olmak amaçlı dokundu ve yanımdan geçip gitti arkasından bende çıktım kapıyı kapatıp acele ile kilitledikten sonra bahçeden dışarı çıktım. bir yadan göz yaşlarımı silip bir yandan yürüyordum görüş alanımı kapatan göz yaşlarım ve beni taşımamak da ısrar eden bacaklarım, kolumda ki alçının ağırlığı derken sendeledim yanıma ne zaman geldiğini bilmediğim Ömer kolumdan tutup dengemi sağlamamda bana yardımcı oldu. kolumu tekrar ondan çekip yürümeye devam ettim ona beni de götür diyemezdim ya en azından bir alt sokak da taksi geçiyor taksi ile giderim diye geçirdim aklımdan

''nereye gidiyorsun araba burada '' dedi ömer arkamı dönmeye bile zahmet etmeden ''ben taksi ile giderim '' dedim bir iki adım atmıştım ki kolumdan tutan Ömer '' saçma saçma konuşma şu haline bak nasıl gideceksin böyle düşüp kalacaksın yolda hadi yürü '' deyip beni çekelemeye başladı

''ben iyim kendim gidebilirim beni bi bıraksan '' dedim çıkmayan sesim ile bir anda beni destekleye elleri bedenimden ayrılınca sendeledim bedenim yer ile buluşacakken Ömer '' evet evet maşallah dimdiksin '' deyip beni tekrar tuttu ve arabaya götürdü o an anladım ki itiraz edecek durumda değildim..

'

Sevmek Cesaret İsterजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें