Bölüm 2

8.2K 302 11
                                    

Züleyha'nın Ağzından:

Çalan alarmın sesii ile sabah namazına kalkmam gerektiğini anlamıştım ama nedense üzerimde her zamankinden daha büyük bir ağırlık vardı ve şeytan da dürtüp duruyor ne yapacaksın yat yerinde sıcacık diye önce ona cevabını vereyim 'şu an soğukta ve yorgun halimde kalkmaz sam cehennem beni çok güzel ısıtır ' yüzümde zafer gülümsemem ile yatağımdan doğruldum anlamsızca oturduğum yerde düşünürken sanki hayatımın değişeceğini anlamış gibiydim derin düşüncelere dalıp çıkarken ezan okunmaya başladı ve bende besmele çekerek ayaklandım banyoya gidip abdestimi aldıktan sonra seccademi yere serdim ve namazıma başladım.

Çok şükür bu vakit de şeytana uymadım deyip seccademi yerden topladım henüz okula bir buçuk saat vardı uykumda yoktu en iyisi biraz da kur'an okuyayım dedim kendi kendime ve annemin özenerek yapmış olduğu ve içinde kur'an-ı kerimimin bulunduğu çantamı duvarda ki yerinden elime alıp henüz düzeltmiş olduğum yatağıma oturdum ve birkaç sayfa okumaya başladım bir kaç sayfa daha okuduktan sonra tül çekili penceremden dışarıyı seyrettim hava epey aydınlanmıştı saatime baktığımda okula gitme vaktinin yaklaşmış olduğunu gördüm Kur'an ımı kapattıktan sonra tekrar ait olduğu yere koydum ve üzerime okul kıyafetlerimi giyinmeye başladım. okulumuz kıyafet konusunda serbestti imam-hatip olmasına rağmen başta konulan bir kural olmadığı için biz onikilere de bir şey demiyorlardı bende üzerime okula uygun kıyafetlerimi giyindikten sonra saçlarımı topuz yapıp şalımı başıma bağladım ve çantamı elime alıp sessizce odamdan çıktım annem ve babam sabah namazını kıldıktan sonra tekrar uyumuşlardı ikisi de yaşlı insanlar oldukları için rahatsız etmemeye özen göstererek sessiz bir şekilde evden çıktım.

Başım önümde ilerlerken yolun sonunda beni sitem eden gözler ile bekleyen Selvi ile karşılaştım onun bu halini görmem ile adımlarımı daha da hızlandırdım ve yanına geldiğimde.

''hayırlı.......'' sabahlar dememe engel olarak kendi atıldı söze.

''kızım sen nerelerdesin ya ne kadar zamandır seni burada bekliyorum '' dedi ellerini iki yana açarak. iyi de neden beklemişti beni daha önce böyle yapmazdı bir şey mi oldu acaba ağzımı açmış konuşmaya çalışırken

''ya ben beklediğini bilmiyordum sen .....'' işte ikinci defa sözüm kesilmişti aferin Selvi

''sakın bana unuttum deme!!'' dedi bir anda gözlerini gözlerime dikerek ben daha ne olduğunu anlamadan acı bir korna ve tekerlek yanması sesi ile üzerimize doğru gelen ve her yeri siyahlar ile kapalı olan arabayı fark ettik kendimizi güvenli bir yere çekmeye çalışırken kıvrak bir manevra ile son anda bizi teğet geçti ve hızla uzaklaştı peşindeki arabalarda onu takip ediyordu bu insanların derdi neydi böyle Selvi de en az benim kadar korkmuştu.

''iyi misin?'' dedim bir elim onun omzunda destek olarak

''iyi olmaya çalışıyorum ''dedi ve bir kaç öksürük ile nefesini düzenledi tekrar başını yerden kaldırıp gözlerime baktığında sanki az önce ölümden dönen biz değilmişiz gibi hesap sormaya başladı.

''ya sen nasıl unutursun bu gün beraber okula gidecektik ve yol üzerindeki eşarpcı dan benim için şal seçecektik '' dedi ben bu sözü ne zaman verdiğimi hatırlamaya çalışırken o koluma girip beni sürüklemeye başladı 15 dk sonra anlatmaya çalıştığı yere gelmiştik o şallar arasında kaybolmuşken bende yaşadığımız olayı analiz ediyordum kendi aklımda. o araba neydi öyle ya peşindekilere ne demeli sabahın nurunda gencecik yaşımızda ölecektik dertleri neydi acaba? diye aklımdan geçirirken kolumun dürtülmesi ile sarsıldım.

''şşşşşttt ayakta uyuyan güzel bak ben bunu beğendim ama bunlar da güzel sence hangisi olmalı?'' dedi soru soran bakışlarını üzerimde gezdirerek bende ne diyeceğimi bilemez haldeydim çünkü aklım başka bir yerde idi sabahtan beri sanki bedenim bu günü yaşamak istemezcesine hep bi çekingen ve geri planda olmak istiyordu içimde de bir sıkıntı... onunda beğenmiş olduğu şalı işaret ederek

Sevmek Cesaret İsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin