Bölüm 2

12.8K 388 8
                                    

Sanırım annemle konuşmak iyi gelmişti.Annem de işi hiç zorlaştırmamıştı ve tatlı tatlı sohbet etmiştik.Odamın kapısının önüne geldiğimde Ceren koşarak yanıma geldi ve pijamalarımdan çekiştirdi.''Apla buyu sana yabtım''dedi.Henüz çok küçüktü ve kelimeleri doğru düzgün telafuz edemiyordu.Elindeki A4 kağıdını elime tutuşturdu ve zıplaya zıplaya odasına doğru gitti.Koridorda pek fazla ışık olmadığından odama girmeyi tercih ettim.Odama girip kağıda baktığımda bizi-ailesini çizdiğini farkettim. Annemin saçlarını upuzun,babasını kızgın ve selimi kendisinden küçük çizmişti.Ama beni...beni tam olarak aynı çizmişti.Kısa boyum ,kahverengi kısa saçlarım...Resmi alıp beyaz gardırobumun üzerine yapıştırdım ve saatlerce o resme amaçsızca bakakaldım.
Sare gerçekten yetenekliydi ve çok iyi bir ressamdı.Ne kadar öz kardeşim olmasa da ban Selim'den daha yakın,
daha sıcakkanlı davranıyordu.Belki de beni kendine daha yakın hissediyordu.Bense...Ona karşı hep mesafeliyim.Tamam babası adi bir piç olabilir ama annesi annemdi.O da benim küçük kız kardeşim...Resme bakmayı bırakıp İrem'i aradım Ve İrem beni şaşırtıp hemencicik telefonu açmıştı.
''Alo.İrem nerdesin?''dedim sesimin yorgun çıkmamasına özen göstererek.İrem zaten olayı biliyordu gerçi.Ciddiyetini de kavramıştı.
''Evdeyim.Sen iyi misin? Nasıl çıkarttılar seni ordan?''dedi ve ekledi.
''Uzun hikaye.Bize gelebilir misin?Sormam ve anlatmam gereken şeyler var.'
"Sen gel demesen de gelirdim zaten.Çekirdek,çikolata?''dedi.Beni gerçekten iyi tanıyordu.''Çekirdek,çikolata...''diye onayladım ve telefonu kapattım.Ayağa kalktım ve yatağı düzeltmem gerekiyordu.Birkaç dakika sonunda yatağımı toplamayı bitirdim.Yatağa oturdum ve İrem'i beklemeye koyuldum.
____________________________________

Kafamı kaldırıp karşımdaki şaşkın kıza baktım.Olanları duyunca İrem hayli şaşırmıştı ve patroncuğumun saadetine engel olduğum içinde atarlanmıştı .İlk tepkisi;
''N-nasıl ya?Oha!'' olmuştu.
''Anladın mı?Kızım çok zor durumdayım.Ne yapacağımı da bilmiyorum.Şuan kabul etmiş bulunmaktayım ama hani dersen 'Koca şirkette herkese rezil olacaksın' vazgeçerim.''dedim ve devamını getirdim,''Ama çok saçma değil mi?Düğünü bastım diye hapse girecekmişim.Normalde filmlerde öyle değil ama.Sende bir şey söylesene!''dedim.ve kafamı kucağımdaki yastığa gömdüm.İrem bir şeyler mırıldanmaya başladığında kafamı yastıktan kaldırdım.
''Bence bu adam bir çeşit sapık veya akıl hastanesinden kaçmış bir deli.Fotoğrafı var mı?Ben adamı gözünden tanırım''dedi.
Öyle bir yeteneğinin olduğunu sanmıyorum ama yine de internetten Yağız'ın fotoğrafını bulup İrem'e gösterdim.İrem'in gözleri bi anda kocaman açtı ve elindeki yastığı bana fırlattı.
''Salak bu çocuk insan değil...''Duraksadı..Ne yani uzaylı falan mı diyecek ki?
Devam etti.''Bu çocuk bir melek!''diye bağırdı.Sonra da aşık olmuş gibi iç geçirdi.
"Saçmalama.Hem önemli olan iç güzellik ve o odunun içinin güzel olduğunu sanmıyorum"dedim.
''Buldun da beğenmiyorsun Erva.Hem bir daha böyle fırsat geçmez  eline evde kalırsın"dedi.
"İrem adam iş teklifi etti.Sanki evlenme teklifi etmiş gibi davranma."dedim yastıkla ona vururken.
"Ben olsam hemen kabul ederim"dedi telefonumu elimden alıp internetteki diğer fotoğraflara bakarken.
''İrem işi ciddiye almıyorsun.Bu hemen kabul edilecek bir şey değil.Ya bir düşünsene koca şirket ve ben. Daha şirket ne onu bile bilmezken nasıl kalkıp orada çalışayım?''dedim ve derin bir nefes aldım.
''Şirketi gözünde o kadar büyültme,Her şeyi çalışıp öğrenirsin.Zor değil''dedi.Onun için söylemesi kolay tabi.Sonuçta herkesin önünde rezil olacak veya herkesin ona kötü kötü bakmasını sağlayacak olan o değildi.
''Sen öyle san.Senin için söylemesi kolay tabii.Öğrenirim tamam da rezil olursam sıkıntı büyük.Ve ben rezil olmak is-te-mi-yo-rum.''dedim.
"Kim ister ki?"diye mırıldandım.
"Bak şimdi Erva.Mantıklı düşünürsek şimdiki işin ve gelecekteki işin arasında o kadar fark var ki.Hangisi artık sana daha avantajlı ve uygun geliyorsa-ki şirketten bahsediyorum- onu seç.Emin ol pişman olmazsın"
"Hem su akar yolunu bulur.Se kafanı takma"diye ekledi.
''Neyse.Ben kalkayım annem işten dönmüştür ,az sonra babam da gelir.Bir de onların atarını çekemem,sonra görüşürüz''dedi ve ayağa kalktı.Elini kulağına götürdü ve 'ara' işareti yaptı.Tamam anlamında başımı sallladım.Ve İrem odadan çıktıktan sonra yatağın üzerindeki çekirdek kabuklarını ve çikolata ambalajlarını çöpe attım.Saat 11 olmuştu.
Odama geri döndüğümde kısık bir sesle telefon zilimin tınısını duymaya başladım.Telefonum çalıyordu ama nerede?Etrafa bi göz attım ama telefonum ortada yoktu.En son yatağın üstüne atladım ve telefonumu yorganın altında-arasında buldum.Ekrana baktığımda numara rehbere kayıtlı değildi.Tam açacakken telefon kapandı.Şansa bak benim de kontörüm kalmamıştı ve numarayı geri arayamadım.Yatağın üstünde bağdaş kurup numaranın beni bir daha aramasını bekledim.Ve tahminim doğru çıkmış,aynı numara 2 dakika sonra yine aramıştı.Telefonu açtım ve karşımdaki kişi'Alo?'dediğinde o kişinin patroncuğum olduğunu anladım.Hemen yatağın üstünden kalkıp üstümü başımı düzelttim,neden olduğunu bilmiyorum.
''Alo,Yağız Bey siz misiniz?''
''Evet de numarayı kaydetmemiş miydin?Sana beni aramanı söylediğim bir kartvizit vermiştim diye hatırlıyorum.Neden aramıyorsun Erva?''dedi.Telefonda beni azarlamak için mi aramıştı?
Ayrıca aramamamın bir nedeni de o ,çünkü insan nefret ettiği,kin duyduğu insanı neden arasın ki,değil mi yani?
''Azarlamak için mi aradın-aradınız?''dedim ve cevap olarak kısa ve öz bir şekilde ''Neden aramadın?''dedi.Ah işte bunu hiç düşünmedim!
''Iıııı..Kaydetmedim çünkü...Şeyy..Heh!Listem dolu.Evet,listem o kadar dolmuş ki,valla silmeye üşendim yoksa kaydederdim.''gibi bir şeyler geveledim.
İnandırıcılığım yine üstümde!
''Her neyse. Şey ben yarın gel işlemlerin hepsini halledelim diyecektim''dedi ve ekledi''Bir yerde buluşuruz belki''
Her şey çok ama çok hızlı gelişmişti.Kabul etmeli miyim,etmemeli miyim bilmiyorum.
''Bilemiyorum. Yani daha doğrusu yapabileceğime inanmıyorum.Ayrıca hem benden hemen hemen kabul etmemi bekleme.Daha dün beni hapse attıracaktın ''dedim ve dudağımı ısırdım.Ama yara olan yeri ısırınca kısık bir sesle inledim.Sabahtan beri dudağımı dişleye dişleye yara etmiştim.Sanırım kanıyordu.
''Yaparsın.Kolay,zor bir şey yok ki.Hem bana güvenmeni beklemiyorum.''dedi.
''Sana güvenmiyorum''diye tekrar ettim.
Homurdanma ve ardından''Ayrıca Erva,bana güvenmesen de yapmak zorundasın''dedi.Artık numaramı da biliyordu.Hem işin yakasını bırakacak birine de benzemiyordu.
''Sağol ya''diyebildim.ardından da vedalaşıp telefonu kapattık.Artık rahatça uyuyabilirim diye düşünüyorum.Kendimi direkt yatağa attım.Yorganı da kafama kadar çektim ki boğulup öleyim.Bir beş dakika sonra yorgunluktan uyuyakalmışım.Eh tabi normal sabahtan beri neler neler yaşamıştım.Keşke hepsi bir rüya olabilseydi.Ve az sonra mutlu bir şekilde kalkıp kafedeki işime hiçbir şeyden habersiz bir şekilde gitseydim.Ama ben kaşındım,ne yazık ki yaramızı gören de tuzunu eksik etmedi ...
*****
Gözlerimi açtığımda oda kapkaranlıktı.Akşam galiba perdeyi kapatmıştım veya daha güneş doğmamıştı.Dirseğimden destek alarak doğruldum ve komodinin üzerindeki mavi kılıflı telefonumu elime aldım ve 2. tahminim doğruydu.Daha güneş doğmamıştı.Bu kadar erken kalkabildiğime inanamıyorum .Her gün sürprizlerle doluyum.Ayağa kalktım ve gerindim.Gerinirken sanırım göbüşüm açılmıştı. Başımı kaşıya kaşıya kapıya doğru yürüdüm,daha çok süründüm diyebiliriz.Banyoya girdim ve lavabonun üstünde asılı duran aynaya baktım .Dün dudağımı ısırdığım için yara kabuk bağlamıştı.Gözlerimin altı da morarmıştı.Musluğa eğildim ve soğuk suyu açtım. Yüzüme iki kez su çarptım.Ama hala uyanamamıştım.Sanırım bir kahve iyi gelebilirdi hemde sabah sabah.

Patroncuğumun Asistanıyım | Askıda Where stories live. Discover now