Ⅱ-9/EVDEN KAÇIŞ

Start from the beginning
                                    

Odama girdiğimde tekrar kapıyı kapattım. Kaçacaktım. Buraya kadar her şey tamamdı ama nasıl kaçacaktım?

Dolabımın üstünden küçük bir bavul aldım. Elde taşınabilir bir tür olduğu için, taşırken zorlanmazdım. Yatağımın üstüne koyup, fermuarını açtım. Sadece düşünerek vakit harcamak istemiyordum. Çantamı hazırlarken de düşünebilirdim.

Birisinden yardım almam gerekiyordu. Tek başıma halledemezdim bunu. İyi de, kimden yardım isteyebilirdim ki? Bu halimi Rüzgar'dan başka bilen yoktu ama o da erkekti. Bu durumda yardım istesem, uygun olur muydu? Ah, bu kadar bilgi sahibi değildim ki ben!

Zeliş'in de nerede olduğunu bilmiyordum. Aklıma Rüzgar'dan başka isim de gelmiyordu. Keşke, dedem burada olsaydı. O beni korurdu her şeyden. Bu durumda olmazdım o zaman. Bunu düşünmenin hiçbir faydası olmadığı için, tekrar Rüzgar'a odaklandım. Ona ulaşmaktan başka çarem yoktu. Peki, ona nasıl ulaşacaktım?

Bavulumun fermuarını çekerken, aklıma gelen düşünceyle sırıttım. Babamın aynı anda kullandığı iki telefonu vardı ve biri, genelde çalışma odasında olurdu. Kapandığım ilk yıllarda o telefona ulaşmaya çalışmıştım ama babam zeki insandı. Her gün odasını kilitleyip, evden çıkıyordu. Akşamları açtığını tahmin ediyordum ama hiç test etmemiştim. Onlar evde olduğu sürece, ben odamdan çıkmıyordum. Sanırım, bu akşam bunu öğrenmek için iyi bir fırsat vardı elimde.

'Allahım, nolur açık olsun' diye dua ederek, sessizce odamın kapısını açtım. Koridoru kontrol edip, ses var mı diye dinledikten sonra, etrafın temiz olduğuna kanaat getirerek, odadan çıktım. Ezbere bildiğim sureleri okuyarak onların kuvvetine sığınırken, parmak uçlarımda yürüyerek, çalışma odasının önüne geldim. Etrafı bir kez daha kontrol ettikten sonra, Besmele çekerek, kapının kolunu tuttum. Nefesimi tutarak, kapının kolunu yavaşça aşağıya indirdim. Açılmıştı!

Mutlulukla kocaman sırıtırken, bunu çok uzatmayıp, hızla odaya girdim. Birisi gelirse, duyabilmek için kapıyı aralık bıraktım. Ansızın basılmayı istemezdim. Yönümü masaya çevirdiğimde, telefonu gördüm. Hızla elime aldım. Bana verilen yarım saatlik süremin yarısı gitmiş olmalıydı.

Allahtan, babamın şifre koymak gibi bir derdi yoktu. Hızla telefonun kilidini açıp, rehbere girdim. Rüzgar'ın bu rehberde kayıtlı olmasını umuyordum. Yoksa hapı yutmuştum! Neyseki Rüzgar ÜSTÜN adıyla kayıtlı bir numara vardı. Derin bir nefes alıp aramayı başlattım.

Telefonun her çalışında, kalbim daha fazla heyecanla doluyordu. Kendimi aksiyon filmlerinin birinin içinde, başrol oyuncusu gibi hissediyordum. Ben onları izlerken bile heyecanlanan bir insandım. Şuan hala ayakta durabiliyor olmam şaşırtıcıydı. Bu telefon niye açılmıyordu?

Mesaj bırakmamı söyleyen kadının sesi araya girdiğinde, hırsla dudaklarımı ısırdım. Rüzgar, böyle yapmazdı. Anında açardı tüm telefonlarını. Tekrar aradım. Bakmak zorundaydı o telefona. Zamanım çok azalmıştı!

Bir kez daha çalıp çalıp, o gıcık kadın araya girdiğinde, gözlerim dolmuştu. Neredeydi bu Rüzgar? Niye telefonuma bakmıyordu? Allahım ben ne yapacaktım?

Bir ümit, üçüncü kez aramayı başlattım. İçimden dualar ederken, bu sefer kadının yerine Rüzgar'ın sesini duymak istiyordum. Her 'dıtt' sesiyle umutlarım azalırken, son anda o sesi duydum. Rüzgar, telefonu açmıştı!

"Bakın, hiçbir açıklama yapmayacağım. Aramayın artık!" Rüzgar'ın söylediklerini, ilk bir kaç saniye anlayamazken, sonradan düşen jetonumla, beni magazin muhabirlerinden biri zannettiğini anladım. Demek, bu yüzden açmıyordu telefonunu. Alelacele "Rüzgar" dedim. Benim olduğumu anlaması gerekiyordu.

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Where stories live. Discover now