18. bölüm: Vee...

2.8K 101 2
                                    

Oha!!! Yuhh!!! Yok artık!!!

Ben Burak Özçivit'i bekliyordum. Onu görsem bu kadar olmaz.

Ya neden ama neden?!?

Ya insan mı kalmadı. Bende nasıl bir şans var. Ben bu adama bu kadar yakınken nasıl uzak kalabilirim. Offf Allah'ım offff...

------------------------------------------

Ona baktığımda göz göze geldik. Umursamaz gibi yapıp arka tarafa geçtim ve masanın başındaki sandalyeye oturdum. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Elimden ne gelirdi ki.?

Diye düşünürken Enes hoca geldi yanıma. Okulumuzun gözde ingilizce öğretmeni. Nedense bana karşı bir ilgisi olduğunu düşünüyordum ama pek ilgilenmezdim ben çünkü aklımda da kalbimde de tek bir isim vardı: ÖMER!!!

Enes hoca bir şeyler söylüyordu. Söylediklerine arada kafamı sallıyordum. Çünkü aklım hala Ömer'deydi. Kafamı Ömer'in olduğu yöne çevirdim göz göze geldik kaşlarını çatmış bana bakıyordum hemen kafamı çevirdim ve Enes hocayı dinlemeye devam ettim.

Ders zili çalmıştı. Ömer gelince benim bir kaç sınıfımı ona vermişti idare. Derslerim hafiflemişti.

İki ders 11-A nın sınıfınaydı dersim. Sonra ki bir dersim boş. Genelde bu derste Enes hocayla bahçede oturur bir şeyler içeriz.

Tenefüs zili çaldı. Dolabıma kitaplarımı bırakmaya gittim. Tam o sıra Enes hoca seslendi.

- Damlaaa...

Hata yaptığını fark edince yineledi.

- Ihhmm... Damla hocammm...

-Efendim Enes hocam.

- Ben bahçeye çıkıyorum sizde gelirsiniz olur mu?

- Tamam siz çıkın zil çalsın gelirim.

Başını hafifçe öne sallayarak kapıdan çıktı.

Kitaplarımı dolabıma yerleştirip arkamı döndüğümde Ömer'le göz göze geldik. Kaşları yine çatıktı. Allah Allah ya neden böyle bakıyor bu adam diye söylenirken kapıdan dışarı çıktım. Zil çalmıştı. Yavaş yavaş merdivenlerden indim ve bahçeye çıktım. Gözüm Enes hocayı arıyordu. Kafamı sola çevirdim. Tam karşı bankta oturuyordu.

Yanına gitti hafif mesafeli bir şekilde yanına oturdum. Sohbet etmeye başladık. Gülüşüyorduk. Çünkü Enes hoca komik anılarını anlatıyordu. Bu adam her seferinde beni güldürmeyi başarıyor.

Gülüşmemiz bittikten sonra. Enes hoca hafifçe bana döndü.

- Damla sana bir şey söylemek istiyorum.

Hafifçe kafamı çevirdim ve

- Tabi buyrun Enes hocam söyleyin.

Dedim.

- Lütfen bana hocam deme .
Dedi.

O sıra da okulun kapısına doğru baktım. Ömer tam o sırada dışarı çıktı. Tam kapının önünde elleri belinde etrafa bakındı. Birini arar gibiydi. O sıra bizi gördü ve biz göz göze geldik. Bugün bu göz göze gelme üç oldu yorulmaya başladım şimdiden. Kaşları çatıktı yine. Sonra kafamı Enes'e çevirdim ve

- Afedersin duymadım, dedim.

Hafif tebessüm ederek.

- Diyorum ki artık şu sizleri bizleri bıraksak.

- Anlamadım?

- Yani... Damla ben seni ilk gördüğüm günden beri çok seviyorum. Çok çocukça olcak ama benimle çıkar mısın? Ya-nii sevgilim olur musun?

Kekelemeye başlamıştı. Söylediklerinin şokuyla kafamı çevirdim ve Ömer karşımda. Selam verdi ve ortamızdaki boşluğa oturdu.

Bi dakka bi dakka Ömer geldi aramıza oturdu ne alaka ya noluyoruz...

Arkadaşlar merhaba. Umarım beğeniyorsunuzdur güne hızlı başladı devam etmek istiyorum. Umarım hoşunuza gitmiştir. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum, esirgemeyin. Görüşürüz canlarım...

Gönlümün Kaptanı (edebiyat öğretmenim)Where stories live. Discover now