❆ 11. Bölüm ❆

75 26 4
                                    


Ne tuhaftı her şey. Bir yıl önce Herakles'le birlikte bir yerlere gideceğimi söyleseler gülerdim ama şimdi onunla birlikteydim, ve şu an burada kendimi güvenli hissediyordum.

Semius dedenin yerine vardığımızda önümüze iki kişi dikildi. Geçmemize izin vermediler. ''Semius dedeyi çağırın.'' dedim kararlı ve sert bir sesle. Bir anda arkalarında Semius dede belirdi.

''Esila?'' Sesi sorgulayıcı bir biçimde çıkmıştı. ''Evet.'' dediğimde gülümsedi. ''Neden içeri geçmiyorsun?'' Bakışları yanıma kaydığında Herakles'i gördü, yüzü gölgelendi, kaşları çatıldı.

''Esila, benim işlerim vardı zaten sen içeri gir.'' dedi Herakles bakışlarını Semius'dan ayırmadan. ''Hayır, yalan söylüyorsun. Ters giden bir şeyler mi var?''

''O içeri giremez.'' dedi Semius dede hiç beklemediğim bir sertlik ve kararlılıkla. ''Neden?'' Çatık kaşlarıyla bana döndü. ''Ona nasıl olup da güvenebilirsin?''

''Ben de bunu merak ediyordum Semius.'' Arkamdan gelen sesi takip ettiğimde bunun Perseus olduğunu fark ettim. Yanında Semum vardı. Birkaç dakika sonra da Hera, Ares ve Helen'in buraya geldiğini gördüm.

Herkes tamamen buradaydı yani. ''Esila, çabuk içeri gir.'' Semum'un buz gibi sesi her ne kadar korkutsa da ''Sana bana emir vermeyi kes dediğimde ciddiydim.''

Semius dede girdi araya. ''Esila, Herakles'le birlikte içeri giremezsin!'' Sinirlenmiştim artık. ''Nedenmiş o!'' ''Çünkü onlar kötüler.'' diye atladı konuşmaya Ares.

''Öyle mi? Onlar mı kötüler? Siz misiniz iyi? Bir de sen az öncekilerden sonra hala iyi diyebiliyor musun kendine?'' Hızlı adımlarla yanına gittim. İşaret parmağımı göğsüne bastırarak ''Hera'yı en yakın arkadaşımla anarken de böyle iyiyim diyebiliyor muydun kendine?''

Ares başını yere eğdi. Helen'in yanına gitmeden onu göstererek ''Ya da o! Sevdiği bir kızın olduğunu bile bile, bir de o kızla çok iyi anlaşmalarına rağmen o adamı elde eden bir kız mı iyi?''

Onlardan uzaklaşıp küçültücü bir bakış attım. ''İnsanları kandırarak, yalan söyleyerek, onları gözlerinin içine baka baka küçük düşürerek mi olunuyor iyi? O zaman haklısınız ben de kötüyüm.''

Herkes şaşkındı. Özellikle Perseus ve Semius dede. Semum şaşkınlığını öfkeye, Ares ve Helen utanca, Hera ise büyük bir hayal kırıklığına bırakmıştı.

Hera'nın yanına gittim. Ellerimi omzuna götürüp destek vermek ister gibi sıktım. ''Üzülme Hera. İnan ki böyle olmasını ben de istemezdim. Gerçekleri öğrenmeden kandırılarak yalanlarla dolu bir hayatın olmasını istemedim.''

Başını salladı. Gözlerindeki yaşı akıtmadı. Bunun yerine arkasını döndü. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Acılarını dökemediğinde dışarı, hep içinde yaşadığında en çok kendine zarar verirdin.

Ve o şu an bunu yapıyordu. Hiçbir şey söylemeden gözyaşlarını içine akıtarak, içindeki yangınla birlikte gidiyordu. Böylesi çok daha kötüydü, kendimden biliyordum. Duygular öyle yoğundur ki sizi zirveye çıkarabileceği gibi dibe de düşürebilir de. Yaşatabileceği gibi öldürebilir de.

Onu bu halde görmek kalbimin paramparça olmasına neden olmuştu. Öfke ve nefretin inanılmaz birlikteliği karşısındaki yenikliğimi umursamadan alev saçan gözlerimle Helen ve Ares'e döndüm.

Herakles yanıma geldi ve beni kolumdan tutup oradan uzaklaştırmak istedi. İzin verdim çünkü daha fazla böyle bir ortamın kirli havasını solumak istemiyordum.

❆  Tehtit ❆     #Wattys2016 [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin