❆ 7. Bölüm ❆

79 29 3
                                    


Bazen bazı kelimelerin bir anlamı kalmaz insan için. Tarif edemez bulunduğu durumu, hissettiklerini, düşüncelerini. Sadece hisseder varlığını ama bir anlam veremez nedense.


Tıpkı şu anda ben de kendimi böyle hissediyordum. İçimde tarif edemediğim bir his hüküm sürüyordu ama ben bunun ne olduğunu bilemiyordum. Yaşadıklarımın şokunu atamamışken üstüne Helen'in kaçırılması bulunduğum durumu daha da korkunç bir hale getirmişti.


Çıkmaz bir sokağın içinde kaybolmuş ve bir türlü yönünü bulamayan biri gibiydim sanki. Elimde hiçbir şey yoktu çıkabilmem için. Aksine beni daha da çıkılmaz bir yola sürüklüyordu geçen her dakika.


Hayatım ne zaman bu hale gelmişti? Ne zaman korku ve heyecanı birlikte tadar olmuştum? Semum'un sözleri kafamdan çıkmıyordu. '' Her şeyi bildiğini sanan küçük bir aptal çocuk gibisin ama emin ol hiçbir şey bilmiyorsun! Öğrenmek de istemiyorsun, görmek de, fark etmek de. Çünkü eğer yaparsan yenileceğini biliyorsun! Yenileceksin de Nemesis!''


Sahiden böyle miydi? Tüm bu karmaşıklığa bir anlam verememem aslında benim bunu yapmak istemediğimden mi kaynaklanıyordu? İçimden bir ses kesinlikle yanıtını verdi hiç düşünmeden.


'' Düşünmek istemiyorsun. Bu yaşadıkların sana anlamsız geliyor ama aslında içten içe olması gerekenlerin olduğunun farkındasın. Hepsi senin için yeni ve karmaşık ama bir o kadar da tanıdık.''


İç sesimin saçmalıklarını dinlememeye karar verdim. Odak noktamı tekrar Semum'a çevirdim. Kıvırcık saçlarının gölgelediği beyaz yüzü, dolgun ve belirgin pembe dudakları ve dikkat çeken yoğun kahve gözleri.


Görüntüsünün yanında sesini unutmamak gerek. Sinirlendiğinde yükselip korkutan ama normalde sakinleştirici ve etkileyici sesinin güzelliği gerçekten de etkiliyordu beni.


Sözleri var bir de. Ondan hiç beklenilmeyecek sözler söylüyordu çoğu zaman. Bunu gerçekten de söyledi mi diye durup durup düşündüğün sözlerinin anlamı, derinliği, güzelliği...


Neden böyleydi ki? Neden bu kadar etkiliyordu beni? Ben ne ara onunla ilgili bu kadar şey öğrenir olmuştum? Ne zaman o bunları söylemez ki diyecek hale gelmiştim?


Bana değer veriyor gibi gözüküyordu. Önemsiyor, koruyor, özlüyor gibi. Kokumu içine çektiğini duyabiliyorum mesela. Yada gözlerimin içine baktığında beni ezberlemek istermiş gibi bakan gözlerinin yoğunluğu karşısında eriyordum sanki.


Benim onu etkilediğimden bahsediyordu sürekli. Bir de bilseydi asıl onun benim üzerimdeki etkisini! Kabul etmek istemiyordum ama hissedebiliyordum. Nasıl olduysa kalbim onun senelerdir boş bıraktığım tahta yürümesine izin vermişti.


Hele ki dünkü sözleri onu bir adım daha yaklaştırmıştı inşasını daha yeni tamamladığım tahta. İstemiyordum! Henüz böyle bir şeyi yaşamamam gerekiyordu!


Ama kontrol edemiyordum. Tüm bunları yaşamamayı dilesem de içimde peri masallarına inanan küçük bir kız çocuğu vardı ve o tahtın sahibinin geldiğini fısıldıyordu kulaklarıma.

❆  Tehtit ❆     #Wattys2016 [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin