❆ 9. Bölüm ❆

74 26 14
                                    


Hiç konuşmamıştı. Çoğu zaman suskunluğun en güzel şey olduğuna inanırdım ama bu sefer öyle değildi. Bu sessizlik acı veriyordu, korku ve endişeyi büyütüyordu.

Kaçamak bakışlarımı hissetmiş olacaktı ki birden durup bana baktı. Utanç ama bir yandan da huzurlu hissediyordum kendimi. En azından tepki verebilmişti.

''Sürekli bakıp durma.'' dedi sert ve sinirli bir tonda. Kaşlarımı çattım. ''Benden bu kadar rahatsız oluyorsan neden her yerde karşıma çıkıyorsun ki?'' O olaydan sonra hiç konuşmamıştık.

Onu görmek istemediğimi düşünüyordu çünkü ona benimle vakit geçirmek istediğini söylediğinde 'Bana sordun mu?' demiş ve o onu görmek isteyip istemediğimi sorduğunda hiçbir şey söylememiştim.

Yani onu sevmediğimi düşünüyordu beni istediğini söylerken. Halbuki bilmiyordu ne kadar etkilendiğimi, sıcaklığıyla eriyip gittiğimi. Arkama dönüp ilerlemeye başladım.

Durduğunu hissettim.Bende durdum. Ona dönmek istediğimde aslında tam arkamda olduğunu fark ettim çünkü başım omzuna çarptı. ''Evet senden rahatsız oluyorum. Senden seninle ilgili her şeyden.''

Kalbimde baş gösteren sızıyı umursamamaya çalıştım. ''Rahatsız olduklarıyla vakit kaybeden tek akıllı(!) sen olduğun için bu hakaretini umursamıyorum.''

Tam gidiyordum ki kolumdan tutup kendine çekti, kolumu bırakmadan kendini uzaklaştırdı. Bu hareketi canımı yakmamıştı ki(!) ''Sana dikkatli olmanı söylemiştim.''

''Seni ilgilendirmi...'' ''Kes sesini. Şimdi nereye gidiyorsan git. Bir daha buraya gelmeye kalkma. Kimseyle görüşme.'' ''Bana emir vermeyi kes.''

Bir ses girdi araya. ''Semum. Emir vererek konuşmak sana hiç yakışmıyor.'' Semum'un tüm kaslarının gerildiğini hissettim. Bu Herakles'di.

''Misafirimizi yeterince ağırlayamadığımız için yeterince üzgünüz zaten.'' Kaşları iyice çatıldı. Haklıydı. Eğer odaya girmemiş olsaydı şu an hala o camdan oluşmuş yapının içerisinde olacaktım.

O an olanlar geldi aklıma. Semum'un sinirli bakışlarına sakin ve anlayışlı bir şekilde karşılık veren Perseus arasındaki gerilim tüm sinirlerimi zorlamaya başlamıştı.

''Hoşgeldin Semum.'' Semum gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. ''Biz de misafirimizle sohbet ediyorduk. Sende katılmaz mısın?'' Gözlerini açtığında yükselen alevleri görmüştüm.

''Keşke sohbetiniz zarar vermeyen bir biçimde olsaydı.'' deyip kolumdaki yanık izlerine dikti gözlerini. Perseus'un da bakışları koluma döndüğünde dehşet dolu bir ifade yerleşti tüm yüzüne.

''Herakles bizi biraz yanlız bırakabilir misin?'' Herakles dikkatle bize baktı. Yavaş adımlarla odadan çıktı. Perseus Semum'a döndü. ''Onu buradan götür.''Semum hiç vakit kaybetmeden beni kollarımdan tutup odadan çıkardı.

İşte böyle gerçekleşmişti her şey. Herakles şüpheci bakışlarını aramızda gezdirdi. Semum beni kolunun altına çektiğinde kaslarının kasıldığını hissedebilmiştim.

''Perseus'un isteklerine karşı gelemiyoruz öyle değil mi Herakles?'' Herakles'in çene kaslarının seğirdiğini gördüm. ''E o zaman sen de Perseus'un yanına dönüyorsun bu durumda. Sonuçta senin burada olduğunu öğrenmek istemez.''

Tehditkar sesi ve sert bakışları işe yaramıştı. Çarpıkça gülümseyen Semum arkasına dönüp -tabi beni de- yürümeye başladı. Arkama kısa bir bakış attığımda ortalıkta olmadığını gördüm.

Bir anda kollarını üzerimden çekti. Büyük bir boşluğun içine sürüklenmiştim anında. ''Nereye gideceğini öğrenmek istemiyorum ama umarım uzak bir yer olur.''

❆  Tehtit ❆     #Wattys2016 [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin