6- Yüreğinde Hatırla

Start from the beginning
                                    

Annem bakışlarımdan kaçmak için gözlerini çevirdi ve sırtını dikleştirdi. "Ne mana? Söyleyecek bir şeyim yok. Sadece onun bu konuda ne düşündüğünü bilmem gerekiyor."

"Yani onunla bir... İlişkin olmasıyla bir alakası yok mu?" Dikkatlice sordum. "Sehun onun oğlu olduğu için değil mi?"

Annem başını çevirdi ve kaşlarını çattı. "Ne diye beni sorguluyorsun şimdi? Sadece bununla ilgili değil. En başından genç bir oğlanla ilişkin olmasının yanlış olduğunu bilmen gerekirdi."

"Sadece bununla ilgili değil." Sözlerini tekrarladım. "Yani bu onunla cidden bir şeylerin olduğu anlamına geliyor, haksız mıyım? Dolayısıyla bu yüzden de Sehun ile ilişkim olamaz, yanılıyor muyum?"

Annem iç çekti ve şakağına masaj yaptı. "Odana çık, Lu Han."

Gafil avlanmıştım çünkü annem bana tam adımla seslenmişti. Onunla daha fazla kavga etmemeye çalışarak oturduğumuz koltuktan kalktım ve uzaklaştım. Bununla birlikte odayı terk etmeden önce, onu bir kez daha görmek için yürümeyi kestim.

"Üzgünüm, anne..."

Ergen bir kız gibi kendimi odama kilitledim, kendimi yatağıma fırlattım ve Sehun'u aramak için telefonumu aldım. Genelde telefondayken beni neşeli bir tonla selamlardı ama sanki ne konuda konuşacağımı biliyormuşçasına, bu sefer sesi koyu bir endişeyle geliyordu.

"A-Alo?.. Luhan hyung?"

Gözyaşlarımı tutmaya çalışırken dudağımı ısırdım ve boğazımdaki yumruyu yutkundum. "Se... Sehunnie. Baban... Ne dedi?"

Hattın öteki ucundan uzun bir iç çekiş duyabiliyordum, tam da beklediğim gibi. Babasıyla oldukça gergin geçen konuşmasını anlatmaya ve bu konudaki daha önceki kavgalarıyla aynı şekilde bittiğini anlatmaya başladı.

Ertesi gün doğum günüydü ve kutlamak için akşam yemeği planlıyorduk. Daha sonra babasının yüzüne bir daha bakıp bakamayacağımı bilmiyordum. Bana muhtemelen tiksintiyle bakacaktı ve ben de büyük ihtimalle gözlerinden kaçmak için başımı eğecektim. Oysa işleri Sehun için de garipleştirmek istemiyordum, bu onun doğum günüydü, onun eğlenmesini ve sadece mutlu olmasını istiyordum.

"Hyung, bunun beni durdurmayacağını biliyorsun, değil mi?"

"N-Ne kastediyorsun?" Titrek sesimle sordum, gözlerim şimdiden sulanmaya başlamıştı.

"Bizim için izin vermeseler bile yine de sana teklif edeceğim... Bu benim kendime sözüm. On altıncı yaş günümde... Hissettiğim her şeyi sana anlatacağım çünkü söz verdiğimizden beri aslında birbirimiz için neler hissettiğimizden hiç bahsetmedik. Farklı olacak, değil mi hyung? Yarın on altı olacağım, duygularımı geçen seneden daha iyi anlayabiliyorum. Sadece... Bilirsin, söylemem gerek. Bu konuda düşündüm, bu tabii ki zor olacak fakat ailelerimiz bize izin vermez... İse, o zaman aramızda bir şeyler olmaması gerekecek. Geçtiğimiz bir yıl üç ayı boşa harcadığımızı düşünme sakın, hayır, bu noktaya ulaşmak için yaşadık bunu. Birbirimizin gerçek hislerini bildiğimiz sürece sorun olmamalı, değil mi? Birbirimizle bir araya gelebildiğimiz sürece..."

Seyhun durakladı ve onun uzunca ve ağırca iç çektiğini duydum.

"Kabul edebilir misin, hyung? Eğer bu 'sevgili' sıfatını almamıza izin vermezlerse sorun değil. Yüreklerimizde daima sevgili olacağız, değil mi? Sadece sana dokunamayacağım çünkü o kişi olamayacağım. Bu çok kötü, di'mi?"

Dokunma kısmıyla yalnızca şaka yaptığını biliyordum ve o geceden beri bu konuda hiç konuşmamıştık ancak bundan bahsettiği için bir şekilde yine duygusallaşmıştım. Dudağımı sertçe ısırdım ama nihayet kaybetmiştim; gözyaşlarım en sonunda gözlerimden düşerken nefesim aksamıştı. Yeniden iç çekti, duymuş olmalıydı.

Oh Sehun's Diary [ÇEVİRİ]Where stories live. Discover now