Kuzey mihrimahın kolunu delirmişçesine sıkıyordu umursamıyordu kızın söylediklerini yakarışlarını tek yaptığı peşinden süreklemesiydi ödetecekti birşeyler fakat kuzeyde biliyordu ki neyi ödeteceğini bilmiyordu ,neler yapabileceğinide
Karanlık otoparka girdiklerinde mihrimah ağlamamak için kendini zor tutuyordu ne yapmıştı ki ,sakince kantin masasında oturmak dışında öğrenecekti bu katil ruhlu adamı anlamak güçtü
Kuzey demir kapıyı sağ elinin cebinden çıkardığı anahtarla açtı ve mihrimahı içeri fırlattı bugün bu işi bitiricekti
İstediğini alacaktı ,içindeki merakı giderecekti ,karşısında ki kıza baktı
Kız inatla gözlerine bakmıyordu kuzey mihrimahın önüne gitti,adım adım yaklaştıkca mihrimah adım adım kaçıyordu ki sırtının duvara vurup gideceği yerin bitirene kadar
Mihrimah kafasını yerden kaldırmıyor bu yakınlıktan dolayı rahatsız olmuştu bu kendini bilmezin dinden bir haber yaşadığını anlamıştı fakat yaşayanlara neden karşı böyleydi neden anlayış göstermiyordu mihrimah kafasını kaldırmadan konuşmaya başladı
"Bak ben dinimi bilerek yaşayanlardanım bu yakınlık çok fazla lütfen benden uzak dur hem ne yaptık ki sana sessiz sakince oturuyordum kantinde "
dedi sonuna doğru kafasını kaldırmıştı kuzey bir adım geri gitmişti fakat genede yakındı mihrimaha göre
Kuzey kafasını kaldıran kızın yüzünü inceledi
Beyaz bir ten , siyaha yakın kaşlar , minik burun , kırmızı ve kendinden habersiz davetkar dudaklar ahh tabi yaa ela gözler sahi nasıl bir gözdü bu oysa yemin edebilirdi ilk karşılastıklarında bal sarısıydı bu gözler
Kızın odağından çıkıp konuşmaya başladı
"Görülmemiş bir hesabımız vardı ,hatırlıyor musun onı ödeyeceksin şimdi burada "
Ciddiyetini bozmadan söylemişti bunları bu kızda kendini çeken şey her neyse bugun alacak ve doyuma ulaşacaktı
Yavaş ve kararlı adımlarla mihrimaha doğru ilerliyordu
Mihrimah ise iki duvarın kesiştiği alana sinmişti sırtını duvara yapıştırmışto adete
Kuzey mihrimahın tam önüne geldi elimi kaldırıp kızın başörtüsüne dokunacaktıki tapılası parmaklarına düşen gözyaşı ile eli havada kaldı
Elini indirdi yüzünü yaklaştırdı mihrimahın aşağıya bakan yüzüne kız adeta hıçkırık komasına girmişti
Kuzeyin tek derdi ise karşısındaki kıza yaklaştıkça aldığı büyüleyici kokuyu yakından almaktı burnunu kızın boyun girintisine getirip
Derin bir nefes çekti işte o an hissetti kuzey masumluğun kokusunu ,huzurun kokuda saklandığını
Fakat bir terslik vardı transtan çıkan kuzey mihrimahın hıçkırıklarını duyduğunda ilk defa acıma hissetti oysaki bu duygu ona çok yabancıydı
Mihrimaha
"Ağlama "
dedi sakin sesiyle kızda değişiklik göremeyince sinirlendi
"Lanet olası ağlama dedim sana akıtma gözyaşlarını boşuna "
Mihrimah ise kendinş kaybetmişçesine boyun büküp ağlıyordu kaderine
O babasının masum kızıydı oysaki
Ne yapmıştı öyle yeşillerin sahibi yok muydu hiç acıması , Allah korkusuMihrimah ölümü pahasına bu durumdan kurtulmalıydı karsısında hıçkırıklarını dinleyen adamı iki eliyle göğsündem itekledi
Kuzey kızın hıçkırık sesinin verdiği duygu karmaşasıyla mihrimahın yüzüne odaklanmıştı
İki elin göğsüne dokunmasıyla bir adım geriledi buda neydi böyle kor gibi yanıyordu mihrimahın saniyelik dokunduğu yer
Mihrimah ise hıçkırıklarını toparlayıp içindeki oluşan nefreti kusmaya başladı
"Yeter artık ,sabrım bitti ben bittim ,kuzey bana dokunma dedim sen ne yaptın karanlık odada aklıma gelmeyecek hareketler yaptın ,bak bu başımdaki nin adı senin için bir örtü olabilir ,benim için kafamdaki bez parçası saydığın örtü ayet benim için , ben babamın masum kızıydım sen ise masumluğumu alan bir katil ruhlusun ,beni bırak ,ben sana göre değilim eğlenilecek kız değilim bırak beni ,ilerdeki kocama sakladığım masumluğum kalsın gözlerini çek benden ,senden bana kalan son şey tenimdeki ateş "
Mihrimah içini dökmüş koşarak odadan çıkmıştı
Arkasında ise duygu karmaşasında boğulan şimdiden mihrimahın kokusunu özleyen bir kuzeyden habersiz.
******
Ha ha hı ha ha al ulan pislik kuruları hı ha ha "
Kuzey hiç durmadan karşısında ki iki adama öldürürcesine vuruyordu kaan ve bora ise şaşkındı çünki abileri basit suçlar işleyen şerefsizler için elini bile kaldırmaz
Adamlarına yaptırdı yapacağınışimdi ise kendi mekanında ki gizli suç odaları diye adlandırdıkları odada
Kaan ve bora duvara yaslanmış kuzeyin asıl neye sinirlendiklerini çözmeye çalışıyorlarKuzey ise ölümüne dövdüğü ikinci adamında diğeri gibi bayılmasıyla
"Hahhhh" diye derin bir nefes vererek duvara yaslandı
Kaan
"Abi sorun ne ? "Kuzey karşısında ki iki meraklı ve kararlı gözlere baktıktan sonra kafasını iki yana sallayıp
"Salla" demişti
Ve odadan çıktı ,mekanın öğlen olduğu için durağan bir hali vardı ,akşama dogru ise adım atacak yer kalmazdı burada
Kuzey karanlık koridordan ilerleryip porchesinin önüne geldi
Arabasına atladı ve hızına hız katarak ,yolların tozunu çıkardı ....Kısa sürede bir tek kaan boranın bildiği dağ evine ulaştı ,ne zaman kafa dinlemek istese buaya gelirdi ,kız sineğin bile giremediği bu evi seviyordu ,
Kuzeyin ,kaan ve boranın safsatası olarak düşündüğü istekleri gelmişti aklınaGüya üçününde aşık olduğu kızlarla birlikte bu eve gelip bir kaç gün tatil yapacaklardı. ,kuzey ise bu düşüncelerin imkansızlığına güldü ,fazlasını yapamazdı zaten
Kendini çardaktaki kendine ait yatak tarzı koltuğa attı ve gözlerinin yavaşça kapanmasına izin verdi ....
******
Mihrimah ise o hızla eve gelmiş kendini direk duşa atmıştı ,silmek istiyordu tanindeki izi ,
silip atmak istiyordu içinde yanan kor ateşi ama buna ne buz gibi su nede geçen zaman yarıyordu
Mihrimah çaresiz kalmıştı ilk defa ne yapacağını bilmiyordu ,nasıl davrandığını bilmiyordu
Bu bilinmezlik.ise kor gibi yakıyordu ciğeriniKendini odasına attı uyumak istiyordu ve bir an düşüncelerden kurtulmak istiyordu
Yatağına uzandı üzerindeki yorganı kafasına kadar çekti , keşke içindekilerede sünger çekebilseydi ama yok nafile kendisi istesede izin vermeyecekti yeşil gözlerin sahibi ...
Uyuyakaldı ....
Bu bölüm düzenlenmiştir...
Vote ve yorumları unutmayınız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ KARANLIK (FINAL)
SpiritualYALNIZCA YEŞİL VE ELA'NIN HİKAYESİ " neden susuyorsun?''ne düşünüyorsun?' uzun susuşlarımda kafamdan geçenleri toparlayamıyorum. cümle kuramıyorum, derlenip toparlanamıyorum. bir yerlere çarpmaktan korkuyorum. cesaretim çoktan kırıldı, kelimelere...